TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

İslam dünyası arasında engelleri kaldırmalı, serbestleşmeyi sağlamalıyız


01.04.2015 / İstanbul



Türk-Arap Ekonomi Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı ve ICCIA (İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası) Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, dünyanın önemli bir değişim döneminden geçtiğini belirterek, “Bu değişim sürecini rahmete ve ortak kazanca çevirmek zorundayız” dedi. Başta vize olmak üzere ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Hisarcıklıoğlu, “Sadece Türkiye ve Arap Ligi arasında değil, bütün bir İslam dünyası arasında serbestleşmeyi sağlamalıyız” ifadesini kullandı.​

Türk-Arap Ekonomi Forumu; TOBB Başkanı ve ICCIA (İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası) Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu , Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Al-Iktissad Wal – Aamal Group CEO’su Faysal Abou Zaki, Arap Ligi Büyükelçisi Mohammed Fateh Al-Naceri ile çok sayıda Türk ve Arap işadamının katılımıyla İstanbul Four Seasons Bosphorus Hotel’de yapıldı.




Video Yükleniyor...


 

Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada son 6 yıldır dünyanın, hızlı bir ekonomik ve siyasi değişim içerisinde olduğuna işaret ederek, “Bu değişimi özellikle bizim coğrafyamız çok daha güçlü hissediyor. Elbette her değişim süreci sancılıdır. Türk özel sektörü olarak biz, coğrafyamızda bugün yaşananları, doğacak yeni bir geleceğin sancıları olarak görüyoruz” dedi.

 

Ortak hareket edilmesi ve “birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap var” öğüdüne uyulması halinde sağlıklı bir geleceğe sahip olmanın mümkün olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “İştee o zaman bölgemizi istikrarlı ve müreffeh hale getirebiliriz. Türkler ve Araplar olarak bizler yüzyıllar boyunca birlikte yaşadık. Müşterek bir hayat tarzı geliştirdik. Tarihin derinliklerinden gelen ortak değerlerimiz ve kültürümüz sayesinde, herkesten kolay diyalog kurma ve anlaşabilme imkanına sahibiz. Her şeyden önemlisi, inancımız gereği, birbirimizi kardeş ilan ettik. Bizi başkalarından farklı kılan bu özelliklerimiz sayesinde, bugün karşımıza çıkan değişim sürecini rahmete ve ortak kazanca çevirmek zorundayız.

 

Ne yazık ki bugüne kadar, ekonomik alanda bu ortaklığı yeterince tesis edemedik. Atlantik Okyanusu’ndan Basra Körfezi’ne kadar uzanan Arap Coğrafyası 370 milyonluk nüfusu ve 2,9 trilyon dolarlık yıllık üretimi ile büyük bir ekonomik güç. Diğer taraftan Türkiye 78 milyon nüfusu ve 800 milyar dolar gayri safi milli hasılası ile bu bölgenin en büyük ekonomisi ve en büyük sanayi ülkesi. İnşaat, turizm ve tarım alanlarında da dünyanın en büyük ekonomilerinden biriyiz. Dahası, ülkelerimizin içinde bulunduğu coğrafyada dünyanın en büyük enerji kaynaklarına sahibiz. Bu kaynaklardan sağlanan çok büyük bir sermaye birikimimiz var. Küresel enerji ve ticaret koridorlarının da tam merkezindeyiz.  Yani Allah bize muazzam nimetler ve fırsatlar vermiş. Ama bize verilen bütün bu imkanlara rağmen, biz kendi üzerimize düşeni yapamadık. Coğrafyamızı daha müreffeh ve istikrarlı hale getirecek en önemli işi beceremedik. Aramızdaki ekonomik ilişkileri yeterince büyütemedik.”

 

-Tek elle alkışlanmaz

 

2014 yılında Türkiye’nin Arap ülkeleri ile karşılıklı ticaretinin 45 milyar Dolar olduğunu bildiren Hisarcıklıoğlu, sahip olunan alan, doğal kaynaklar, nüfus ve potansiyel göz önünde bulundurulduğunda bu rakamların denizde bir su damlası olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Bugün Arap ülkeleri 870 milyar dolar ithalat yapıyor. Ama bunun ancak 34 milyar dolarını biz satıyoruz.  Biz 242 milyar dolar ithalat yapıyoruz. Ama Arap ülkelerinden aldığımız malların toplamı 10 milyar doları ancak buluyor. Bunun da büyük çoğunluğu enerji ithalatın geliyor. Kardeşiz diyen bizler toplam ticaretimizin sadece %7’sini birbirimizle yaparken, Avrupa Birliği ülkeleri dış ticaretlerinin tam yüzde 45’ini birbirleri ile yapıyor. İşte batının zenginliği bu işbirliğiyle geliyor. Bir Arap atasözünün dediği gibi “Yed Vahıd Ma Tısfag.” Yani tek el ile alkışlanamaz. Biz şu an tek elle alkış yapmaya çalışıyoruz. Artık iki elimizi de kullanma zamanı gelmiştir. Ben hepinizin gözlerinde bu umudu görüyorum. Birbirimize inanırsak bunu başarabileceğimizi biliyorum” diye konuştu.

 

-Ekonomik işbirliğini nasıl güçlendireceğiz?

 

Ekonomik işbirliğini istenilen seviyelere çıkarmak için ilk şartın gerekli hukuki zemine kavuşmak olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sınırlar, ülkeler arasındaki insan, sermaye, mal ve hizmet hareketliliğinin önünde bir engel olmamasını istedi. “Bir taraftan kardeşiz diyoruz, diğer yandan kardeşlik hukukunun gereğini yapmıyoruz” diyen Hisarcıklıoğlu vize konusundaki sıkıntılara da değindi.

 

TOBB Başkanı ve ICCIA Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Bizim kültürümüzde kardeşler birbirinin evine vize alıp değil, selam verip girer. Şunu unutmayın, iş insanları en rahat ulaşabildikleri ülkeyle ticaret yapar. Bu sorunu artık hızla çözmek, ortak bir karar almak zorundayız. En az insanların serbest dolaşımı kadar önemli bir konu da malların serbest dolaşımıdır. Bu kapsamda, öncelikle dondurulmuş durumda olan Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin tamamlanması çok önemlidir.                Serbestleşme, aramızdaki ticaret hacminin arzuladığımız seviyelere çıkmasına katkı sağlayacak, işbirliğimizi güçlendirecektir. Sadece Türkiye ve Arap Ligi arasında değil, bütün bir islam dünyası arasında serbestleşmeyi sağlamalıyız. TPS-OIC’i artık ne kadar geciktireceğiz? Sadece ticaret anlamında değil, karşılıklı yatırım anlamında da bir Türkiye olarak her türlü işbirliğine hazırız” dedi.

 

-Türkiye’nin ekonomik gücü

 

Türkiye’nin özellikle sanayi, turizm, inşaat ve tarım alanlarında müthiş bir tecrübeye sahip olduğunun altını çizen Hisarcıklıoğlu, büütün bu alanlarda dünyanın en büyük güçlerinden biri olduklarını söyledi. Diğer yandan Türkiye’deki bankacılık sektörünün dünyada marka haline geldiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu şu ifadeleri kullandı: “2008 küresel krizinden sonra bütün devletler, bankacılık sistemlerine kaynak aktarırken, bizim bankalarımız tek bir kuruş yardıma ihtiyaç duymadı. Şu an Türk bankacılık sisteminde sermaye yeterlilik rasyosu %15’in üzerinde. Yani diğer ülke ortalamalarının iki katı sağlamlıkta. İşte bütün bu alanlarda Türkiye’nin tecrübe birikimi ile, Arap coğrafyasının sermaye birikimini bir araya getirebilirsek muazzam fırsatlar doğacak. Bu fırsatları iyi görmemiz, iyi değerlendirmemiz gerekiyor.”

 

-G20 ve B20 çalışmaları

 

G20 ve B20 çalışmaları hakkında da bilgi veren Hisarcıklıoğlu, “Birlikte hareket edebileceğimiz diğer bir alan da, üçüncü ülkelerde birlikte çalışmak, beraber dünyaya açılmaktır. Bu kapsamda B20 çalışmaları büyük önem taşıyor.  Bildiğiniz gibi dünyanın en büyük 20 ülkesinin bir araya geldiği G-20 oluşumu var. G20 içinde küresel ekonomik meseleler görüşülüyor, ortak çözümler ve işbirliği fırsatları aranıyor. Bu 20 ülkeden biri olan Türkiye 2015 yılında G-20’nin dönem başkanlığını yürütüyor.G-20’nin iş dünyası kanadı olan “Business 20”, yani B-20’nin dönem başkanı da benim” ifadesini kullandı.

 

TOBB Başkanı ve ICCIA Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bu süreçte küresel iş dünyasının ticaret, altyapı ve yatırımlar, büyümenin finansmanı, istihdam, yolsuzlukla mücadele ve KOBİ’ler ve girişimcilik alalarında çalıştıklarını belirtirken, bu yıl içinde G20 ülkelerinin iş dünyalarını, bu ülkelerin liderleri ile bir araya getirerek, sorunlarının çözümü noktasında liderlere kendi önerilerini sunacaklarını dile getirdi.

 

-İslami finans sistemi

 

Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Dünyanın dört bir yanından iş örgütleri ve dev şirketlerin CEO’ları bu çatı altında buluşuyor. Ancak görüyorum ki üyelerimizin büyük bir kısmı batı dünyasından. Biz yapıyı değiştirmek için bir ilki gerçekleştirdik. Dünyanın farklı coğrafyalarında B-20 bölgesel toplantılarını hayata geçirdik. Bu toplantıların ilkini de Suudi Arabistan’da yaptık. Ayrıca Finansman ve altyapı komitelerinde İslami Finans Sistemi konusunu gündeme soktuk.

 

Amacımız dünyanın farklı bölgelerinde yapılan altyapı yatırımlarına finansman aranırken, bizlerin elindeki İslami finans kaynaklarının da kullanılmasını sağlamak. Yani İslami Finansman sistemini dünyaya yaymak.  Buradan tüm Arap kardeşlerime, işadamlarına sesleniyorum. Sizler de gelin, bu çatı altında yerinizi alın. Destek verin. Bu coğrafyanın sorunlarını çözmemize ve ortak fırsatlarımızı daha güçlü savunmamıza esini daha fazla duyurmamıza katkı verin. Sesimizi duyurmamız gereken kitle bu oluşumun içinde bizi bekliyor.

 

Özellikle bizlerin bu coğrafyaya yeni bir tohumu ekmemiz gerekiyor. Arap dünyasının nüfusu 2050 yılında 600 milyona ulaşacak. Bu çok büyük bir hazinedir. Benim burada söz ettiğim toprağın altında olan hazine değil, toprağın üstünde olan hazine, yani dünyanın her tarafına mal satabilecek Arap girişimcilerdir. Yeni Arap neslini, başarılı girişimcilere dönüştürecek tohumu şimdiden atmalıyız. Zira girişimcilik demek, zenginlik demektir. Türkiye’nin son 30 yıldaki zenginleşme hikayesinin anahtarı da Türk girişimcileridir. Biz Türkiye Odalar ve Borsaları Birliği ve B20 Türkiye olarak sahip olduğumuz birikim ve networkle bu konuda sizlere her türlü desteği sağlamaya hazırız.”


-Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise konuşmasında, çözüm sürecinin başarılı bir şekilde nihayetlenmesi durumunda Türkiye'nin gayrisafi milli hasılasının her yıl yüzde 1 artabileceğini ve bunun da bölgede etkisini göstereceğini ifade etti.

 

Şimşek, 10. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada, şu anda petrol fiyatlarının önemli bir konu olduğunu, ancak bölgedeki bütün geçici karışıklıkların ötesinin görülmesi gerektiğine dikkati çekti.

 

Zor zamanlarda iş yapabilmenin kolay olmadığını ifade eden Şimşek, hem Türk hem Arap hem de diğer ülkelerden meslektaşları ve iş adamlarının bütün karışıklık ve zorluklara rağmen kararlı olduklarını dile getirdi.

 

Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti:

 

"Bütün resmi görebilmemiz gerekiyor. Burada bazı önemli noktalar var. Bunlardan ilki bütün jeopolitik gerginliklere ve etnik çatışmalara rağmen nasıl ileriye gidebileceğimiz sorusudur? Düşük petrol fiyat fiyatını bütün bölge ve hatta petrol ihraç eden ülkeler için dahi avantaja nasıl dönüştürebiliriz? Türkiye ile Arap dünyası arasındaki yatırım ve ticareti nasıl canlandırabiliriz? Bölgede büyük fırsat vardır. Bu bölgede maalesef şu anda çeşitli çatışmalar var. Toplumun daha hoşgörülü olması için çaba göstermeliyiz. Kucaklayıcılık bölgede anahtar olacaktır. Türkiye'de farklı etnik gruplar yaşamaktadır. Farklı dini gruplar vardır. Biz bütün konuların üstesinden gelmek için temel hak ve özgürlüklere önem verdik. Demokratik standartları zenginleştirmeli ve bunun sayesinde daha dengeli ve kendi içinde tutarlı politikalar yaratmalıyız. Türkiye'nin bunu başarması aslında bir örnek ve bölge

 

-"KOBİ'lerin finansman imkanlarının geliştirilmesi için önlemler alınmalı"

 

Düşük petrol fiyatları nedeniyle petrol ihraç eden ülkelerin 1,7 milyar dolar kaybettiğini ve petrol ithal eden ülkelerin ise bu miktarı kazandığını söyleyen Şimşek, "Niçin bu fiyatlar düştü? Birtakım sebepler var. Bu fiyatların düşük ya da yüksekte olmasından bağımsız olarak her halükarda çeşitlilik yaratmak zorundayız. Her şey iyi iken bunun üzerinde pek durmayız. Ama fiyatlar düştüğünde kötü bir şeymiş gibi gözüken aslında büyük bir fırsattır. Bu da bize çeşitlenmenin kapısını açacaktır. Bu bölgede bundan ders alınarak daha akıllıca adımlar atılır" dedi.

 

Türkiye ile Arap dünyası arasındaki bağların daha fazla güçlendirilmesi için katılımcıların öneriler getirdiğini anlatan Şimşek, şunları kaydetti:


"Çeşitlilik çok önemli. Neden Orta Doğu'dan daha az mal almaktayız? Çünkü enerjiye yoğunlaşmış durumdayız. Türkiye ile Arap dünyası arasında ticaret gelişsin diye uğraşıyoruz. KOBİ'ler için de bazı düzenlemelere ihtiyacımız var. Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığında bu konunun üzerinde duracağız. KOBİ'lerin finansman imkanlarının geliştirilmesi için önlemler alınmalıdır. Genç bir nüfusa sahibiz. Onların istihdama ihtiyaçları vardır. Bu insanların kalifiye olması da önemlidir. Eğitimin öncelikle alınmasını gerektiğini düşünüyorum. Eğitimle birlikte altyapı ve Ar-Ge'nin de ön sırada yer alması gerekiyor."


"Türkiye'nin Yemen'de istikrarı sağlama çabalarını takdirle karşılıyoruz"

 

Lübnan El İktisad Vel Amal Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Yardımcısı Faysal Ebu Zeki ise forumun ilk yıllarında çeşitli zorluklarla başa çıkmak zorunda kaldıklarını belirterek, tüm bunlara karşın bu zaman zarfında, Türk ve Arap uzun vadeli hedefleri ve ortak çıkarları doğrultusunda stratejik ve rasyonel gelişimin başarıldığını söyledi.

 

Gelecek günlerin de çok kolay olmayacağını, bu nedenle bugün bir araya gelindiğini dile getiren Ebu Zeki, şunları kaydetti:

 

"Önümüzdeki zorlukları, krizleri, çevremizdeki istikrarı tehdit eden sorunları ele almak bizim hedefimizdir. Bütün bunlar bizim temel gerçekleri görmemiz için bir vesiledir. Bu gerçekliklerden bir tanesi Türkiye ve Arap ekonomik birliğinin stratejik bir önem taşıdığıdır. Sadece ticaret, bankacılık, yatırım, turizm veya gayrimenkulden söz etmiyorum. Türkiye ve Arap bölgesinin ortak çıkarlarından ve bu çıkarlar doğrultusunda refahı, istikrarı geliştirebilmesi, dolayısıyla da dünya barışına katkı sağlayabilmesini kastediyorum."

 

Basra körfezi ve diğer Arap ülkelerinin, Türkiye'nin Yemen'de istikrarı sağlama çabalarını takdirle karşıladığını aktaran Ebu Zeki, bu tür girişimlerin, Türkiye ve Arap ülkeleri arasındaki ortak çabaların ne kadar değerli olduğunu gösterdiğini ifade etti.

Ebu Zeki, Türkiye ve Arap ekonomik ortaklığının genişlemekte olduğunu ve ekonominin pek çok farklı sektörü kapsadığını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, "Eğer bu sürece bir katkıda bulunmuşsak bundan ancak memnuniyet duyarız. Bizim amacımız insanları bir araya getirmek, karşılıklı güvenin oluşmasını ve fırsatların yaratılmasını sağlamaktır. Nitekim bu ekonomik ortaklık, bölgedeki krizlere ve dünya ekonomisinin olumsuz etkilerine karşın varlığını sürdürmektedir" diye konuştu.

 

- "Siyasi görüş ayrılıkları ekonomik işbirliğini amaçlayan toplantıları gölgelemeyecek"

 

Arap Birliği Türkiye Büyükelçisi Muhammed Fatih El-Nasıri de Arap Birliği Genel Sekreterliği'nin 2005 yılından bugüne kadar Türk-Arap Ekonomi Forumu'nu takip ettiğini ve varılan sonuçlardan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

 

Nasıri, siyasi görüş ayrılıklarının ekonomik işbirliğini amaçlayan toplantıları gölgelemeyeceğine dikkati çekerek, "Bizlerin birlikte çalışıp, ileriye doğru yol almamız gerekiyor. Ekonomimize ancak böyle katkıda bulunabiliriz" dedi.

 

Türkiye'nin, Suriye'den göçe zorlanmış olan yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacıyı aldığını aktaran Nasıri, "Türkiye, buraya 2,5 milyar dolardan fazla harcadı. Uluslararası devletlerin katkısı, fazla zikredilecek bir rakam değil. Yapılan dış yardımlar, 300 milyonu geçmiyor" diye konuştu.

Nasıri, Arap dünyasında istikrarsızlık ortamının devam ettiğini ve tek beklentilerinin selametle güvenlik ortamına ulaşmak olduğunu sözlerine ekledi.



 





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA