10.11.2012 /
TOBB Türkiye Gıda Sanayi Sektör Meclisi Başkanı Necdet Buzbaş programda, sektör meclisi hakkında bilgiler vererek, yaptıkları faaliyetlerden bahsetti.
Sektör meclisi olarak iki aylık periyotlarla toplantılar yaptıklarını anlatan Buzbaş, bu toplantılarda, sektörün temel sorunları ve güncel konuların ele alındığını söyledi.
Buzbaş, son iki yılda Biyogüvenlik Yasası, biyoyakıt politikalarının gıda ve yem sanayine etkileri ve 5996 Sayılı Gıda Yasası’na ilişkin çalıştaylar yaptıklarını ifade etti.
-Gıda sektöründe kayıtdışılık
Türkiye’deki gıda güvenilirliğiyle alakalı riskin kayıtdışılık olduğunu vurgulayan Buzbaş, “Şimdi kayıtdışılık daha ziyade ekonomik kayıtdışılık. Yani maliyeye vergi, SSK’ya bildirim vesaire. Gıda güvenilirliği açısından orada herhangi bir kriter yok. Bu kayıt dışılığın bizce en önemli tarafı, maddi tarafın ötesinde gıda güvenilirliğiyle olan kısmıdır” dedi.
Buzbaş, sektör olarak 40 seneye yakın tüzükle idare edildiğini belirterek, sonunda 2010 yılında 5996 Sayılı, veteriner hizmetleri, bitki sağlığı, gıda ve yem sanayini kapsayan AB ile tam uyumlu Gıda Yasasının çıktığını söyledi.
-Sektörün yapısal sorunları
Türkiye’de tarımın yapısal sorunları olduğunu anlatan Buzbaş, bu yapısal sorunlar halledilmeden verilen teşvikler ile rekabetçi fiyatta ürün ortaya koyulamayacağını ifade etti.
Buzbaş, yapısal sorunların başında verimin geldiğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Mesela buğdayda dekar başına aldığınız miktar Türkiye’de 350-400 kilodur, Fransa’da 800 kilodur. Neden? Birincisi sulama tarıma bizde daha yeni başlanmıştır. Tamamen doğaya bağlısınız. Suladığımız yerleri, bahçe sulama dediğimiz ne varsa suluyoruz. Dolayısıyla teknik sulama dediğimiz damlama vesaire bunlar altyapı. İkincisi buraları geçtiğiniz zaman ürünü elde ettiniz. Şimdi tarım üstü açık bir fabrika. Bu yıl şu kadar olur, öbür yıl farklı olabilir. Dolayısıyla rekabetçi fiyat istikrarını sağlayabilmek için birtakım kuruluşlar var. Mesela lisanslı depoculuk dediğimiz şey. Bakınız lisanslı depoculuk yasası çıkalı 5 yıl oldu. Geçen sene buğday için başladı, bu sene de fındık için başlıyor. Yani bu ayçiçeği meselesi değil, fındık Türkiye’ye ait bir üründür. Dünyada yüzde 90’ı Türkiye’de üretiliyor. Ama fiyatını istikrarlı hale getiremiyor”.
İkinci yapısal sorunun topraktan ürünün pazara sürülmediği evre olduğunu belirten Buzbaş, “İklim şartlarına bağlı olarak elde edeceğiniz ürünün miktarı değişkendir. Sizin pazarı regüle etmek adına ürünün çok çıktığı zaman makul bir şekilde bunu elinizde tutmanız, az çıktığı zaman bunu vermeniz lazım ki, fiyat istikrarını sağlayabilesiniz. Şimdi Türkiye’de bu kurumlar, kuruluşlar yok. Yani yeni yeni bunlar yapılanmaya çalışıyorlar. Şimdi böyle olduğu zaman doğrudan doğruya büyük alıcılar sizi yönlendiriyorlar. Yani büyük alıcıların ortaya koyduğu, bir yerde tekelleşme diyelim” dedi.
-Tarımın önemi
Türkiye’nin tarım ülkesi olmayı 1950’de bıraktığını ve sanayileşme evresini yaşamaya başladığını anlatan Buzbaş, sanayi devriminin çok geriden takip edildiği için 2012 yılında gelinen noktada hala sanayileşmenin birinci basamağında durduğunu söyledi.
Buzbaş, 1950’den 2000’li yıllara kadar tarımın ikincil kaldığını, ancak dünyadaki nüfus artış hızına göre gelecekte tarımın önemli bir sektör olacağını ifade etti.
TOBB Türkiye Gıda Sanayi Sektör Meclisi Başkan Yardımcısı Rint Akyüz de gıda sanayinin hem Türkiye hem de dünya için çok önemli bir sektör olduğunu ifade etti.
TOBB Türkiye Gıda Sanayi Sektör Meclis Üyesi İlknur Menlik ise gıda sektörünün risklere çok açık bir sektör olduğunu belirterek, “Yani tarımdan başlayıp, fabrikada işlenip ondan sonra arz edilmesi. Rafta siz aldıktan sonra da bitmiyor riskle ilgili faktörler. İşte örneğin bir et ürününü aldınız, arabanızda bagajınıza koydunuz, 2 saat sonra eve götürdünüz, soğuk zincirini kırdınız. Evde pişirdiniz ve bundan bir zarar gördünüz. Şimdi bütün dünyada gıda mevzuatı, gıda güvenilirliğinin tesisinde birinci derecede gıda üreticisini sorumlu kılar, bizim mevzuatımızda da böyledir. Avrupa mevzuatı, dünya mevzuatı böyledir. Dolayısıyla sektör olarak ya da ürün bazında bir sıkıntı ya da bir olumsuz haberle karşı karşıya kaldığımızda önce iddiayı analiz ederiz ne iddia ediliyor? O iddiayla ilgili bilimsel literatür ne diyor ona bir bakarız ki bunun örnek olaylarını da yaşadık. Ve bilimsel literatüre dayalı medya ve ilgili paydaşlar nezdinde kesintisiz bilgi akışı sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
TOBB Türkiye Gıda Sanayi Sektör Meclisi Başkan Yardımcısı Okyar Yayalar da Türkiye’de kuralların olduğunu ancak uygulanmadığını, bütün meselenin kuralsızlıktan geldiğini söyledi.