Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Başkanı Göktekin Dinçerler, girişim sermayesinin bir sektör olarak düşünüldüğünde aslında bir yatırım aracından bahsedildiğini söyledi.

Bu yatırım aracının amacının, girişimcilere destek olmak olduğunu belirten Dinçerler, “Ne anlamda destek olmak? Bu işin bir finansal boyutu var. Ama bunun yanı sıra o finansmanla birlikte bir bilgi birikimini, bir networkü ve tecrübeyi bu girişimcilere aktarmak. Girişim sermayesi dediğimizde birçok aşamadan bahsedebiliyoruz büyük anlamında, ekonomik büyüklükler anlamında. Bu iş melekleri dediğimiz bir fikir aşamasındaki yatırımdan başlayıp, girişim sermayesinin erken aşaması dediğimiz venture capital dediğimiz bir noktada devam ediyor” dedi.

Dinçerler, girişim sermayesinin sadece küçük şirketler için değil büyük ama hala büyüme potansiyeli olan şirketler için de geçerli olduğunu ifade etti.

Sektör meclisi içinde üç ana gurubun olduğunu anlatan Dinçerler şöyle devam etti: “Bir tanesi, bu erken aşama yatırımı yapan birey ve kurumlardan oluşan temsilciler var. Bunlar iş melekleri, melek yatırımcılar ve dediğim gibi erken aşama girişim sermayesi fonlarının yöneticileri. Bir diğer gurup, daha ileri aşama fonların yöneticilerinden, temsilcilerinden oluşuyor. Üçüncü gurubumuzda, sektörün yeni olması itibariyle çok ortak çalışma yapacağını düşündüğümüz kamu kurum ve kuruluşlarını davet ettik. Sağ olsun onlarda düzenli şekilde geliyorlar. Bunlar kimler? Ekonomi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı önemli üyelerimizden. Bunun yanı sıra eko sistem girişimciliğe destek veren ya da bu işlerin bir noktasında olan bir takım kurumlar var. Bunlar SPK gibi, İMKB gibi, Rekabet Kurumu gibi, KOSGEB, TÜBİTAK gibi ve KOBİ A.Ş. gibi kurumlar”.

-TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Başkan Yardımcısı Zontul

TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Başkan Yardımcısı Haluk Zontul da sektörü iki farklı boyutta değerlendirdiklerini söyledi.

Bir işin başarılı şekilde hayata geçmesi için bir dizi parametre olduğunun altını çizen Zontul, “Güzel bir iş fikrinizin, güzel bir ürününüzün, güzel bir hizmetinizin olması lazım. Ama buna sahip olmanız yalnızca sizi başarılı yapmıyor. Türkiye’de bakıyorsunuz çok güzel aile şirketleri var, belli bir noktaya gelmişler, üretiyorlar, satıyorlar belli bir düzeyde karlılar. Ama kendi bilgilerinin sınırlarına dayanıyorlar. Para bulunabilir bir şey oluyor. Bankadan krediyle yatırım için bulabiliyorsunuz. Ama bulamadıkları bunun küresel ölçekte nasıl yapılacağına ilişkin bilgi oluyor, küresel bağlantılar oluyor. Bizim büyük ölçekte yatırım yapan arkadaşlarımız, bu aile şirketlerine, bu KOBİ’lere ya da bu büyük firmalara kendi işlerini daha verimli nasıl yapacaklarını, işlerini daha iyi nasıl örgütleyebileceklerini bilgisini getiriyor” dedi.

-TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Üyesi Kurttepeli

TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Üyesi Emre Kurttepeli ise, Türk toplumunun girişimci bir toplum olduğuna inanmadığını belirterek, “Biz ona girişken diyoruz. Çünkü yeni bir şey yapmaya çalışmak aslında girişim yaratmak değil. Yani o yüzden girişkenle, girişimcinin arasındaki fark, örneğin Apple yapıp, Apple haline getirmek bir girişimcilik. Adam kalkıp Pixar’ı yaratıp arkasından onu bir yere getirmek girişimcilik. Şimdi bunu yapamadığınız zaman ortaya çıkan tablo sadece girişkenlik dediğimiz sadece işte denemeler” dedi.

Kurttepeli, bugün o girişkenlikten, girişimciliğe büyük bir akış olduğunu söyleyerek, “Bugün genç nesil çok daha eğitimli. Yurt dışında tahsil görmüş, dünyaya duyarlı yenilikleri takip ediyor. Ama bunlar bir şekilde fonlama mekanizması bulamadığından aileden biraz borç alıyor. O yetmediği zaman bankaya gitse kredi alamaz, halka açılsa zaten açılacak yeri yok. Firmalara gittiği zaman birçok firma zaten konuyla ilgili olmadığı için hep bizim yatırımcının tersine bir dominasyon mantığı çıkıyor. O yüzden bu fonlama mekanizmasında özellikle erken dediğimiz bölümün işlemesi lazım” şeklinde konuştu.

-TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Üyesi Karabey

TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclis Üyesi Ali Karabey de, “Türkiye’de risk almayı sevmeyen insan dolu, biz o yüzden daha az riskli işlere giriyoruz. Girişim yapmıyoruz. Girişkeniz daha çok yani daha az risk almayı seviyoruz. Fakat daha sonra İsrail’e gittim ve bir anlamda da benim bütün bu teorim bitti. Yani bizim coğrafyamızdan dolayı riski sevmediğimiz tezi bitti benim kafamda. Niye Türk insanı daha fazla çabalamıyor, niye daha fazla risk almıyor? Çünkü çok özel bir konumdayız coğrafi olarak, bir kültür zenginliği var, mutlaka birçok doğal kaynağa sahibiz ve bu yüzden belli bir rahata ulaşmışız daha kolay bir şekilde. Bundan mı acaba bizim daha atak olmamamız. Ama onunda olmadığını düşünmüyoruz. Çünkü bir zaman baktığımız zaman evet bu kadar fazla zenginlik var ama biz bu zenginliğin değerini çıkartamıyoruz ortaya. Hala belli bir refah seviyesine ulaşmış ülke değiliz aslında. Bence burada bizim başarısızlığa olan bakışımızın çok büyük rolü var” dedi.