03.02.2015 /
2015, kalkınma açısından özel bir yıl. 2015, Avrupa Birliği’nin Dışişleri Servisi ve Avrupa’nın dünyadaki rolü ile ilgili ilk Avrupa Yılı olma özelliğini taşıyor. Avrupa çapındaki kalkınma örgütleri için bu, Avrupa’nın dünya genelinde yoksulluğun kökünü kazıma hedefinin görücüye çıkartılacağı ve daha fazla Avrupalının kalkınma konusuna odaklanarak bir şeyler yapmasının sağlanacağı eşsiz bir fırsat… 2015 aynı zamanda, 2000 yılında üzerinde görüş birliğine varılan Milenyum Kalkınma Hedeflerinin ve uluslararası toplumun, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve sürdürülebilir kalkınma için küresel çerçevenin geleceğine karar verecekleri yıl.
2013 yılı Eurobarometre sonuçları, AB vatandaşlarının kalkınma konusuna nasıl baktığına dair şaşırtıcı bir resim ortaya koyuyor.
· Ankete katılanların %80’den fazlası, kalkınma yardımlarının önemli olduğuna inanırken; %60’lık bir kesim daha fazla yardım vermemiz gerektiğini düşünüyor.
· Ankete katılanların üçte ikisi, kalkınmakta olan ülkelerde yoksullukla mücadelenin Avrupa Birliği’nin temel önceliklerden biri olması gerektiğine inanıyor.
· Bununla birlikte katılımcıların %50’si ise, Avrupa Birliği yardımlarının nereye gittiğini bilmediklerini ifade ediyor.
2015 yılında Avrupa vatandaşlarına AB kalkınma yardımlarının nasıl işlediğini ve bu yardımların gerçek anlamda, kalıcı fark yarattığını daha iyi anlatabilmek için elimizden gelen her çabayı göstereceğiz. Vergi mükelleflerimize paralarının, dünyanın farklı yerlerinde kendileri, aileleri ve toplumlarını geçindirmek üzere, kendi hataları olmaksızın yoksulluğa sürüklenen insanların güçlendirilmesine yönelik olarak nasıl en iyi şekilde kullanıldığını göstereceğiz.
Yıl boyunca sahne ışıklarını, ortağımız olan ülkelerdeki insanlara çevirerek bu alanda yapılan çalışmaları vurgulayacağız. Hızla değişen dünyada, kalkınmakta olan ve kalkınmış dünyalar arasındaki çizgiler, giderek daha belirsiz bir hâl almaktadır. Eskiden kalkınmakta olan ülke statüsündeki bazı ülkeler [günümüzde] donör ülke statüsüne yükselirken diğer bazı ülkelerse yoksulluğa hapsolmuştur. Bu arada yeni birtakım finans kaynakları ve kalkınma ortakları da ön plan çıkmıştır. Kalkınma manzarası, klasik donör-faydalanıcı ilişkisinden işbirliği, karşılıklı sorumluluk ve karşılıklı menfaat yönüne doğru kaymıştır. Barışçıl ve müreffeh toplumlar inşa edilmesinde kalkınmakta olan ülkelere dünya çapında yardım etmek, sadece adaletin bir gereği değildir. Bu aynı zamanda, Avrupa açısından ekonomik ve ticari potansiyeli daha yüksek, daha güvenli bir dünya da yaratacaktır. Bu yıl ve bu web sitesi, tüm bunları yansıtacaktır.
Sen de katılabilirsin!
· Ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan kalkınma konulu tartışmalara görüş ve düşüncelerinle katkıda bulunabilirsin.
· Kalkınma örgütüne katılabilirsin.
· Kalkınma projelerinde gönüllü olarak çalışabilirsin.
Kaynak: https://europa.eu/eyd2015/en/content/eu-development-aid
AB Kalkınma Yardımları
2015 yılı AB kalkınma işbirliği konusunda belki bilmediğiniz 15 şey
1. AB yardımları yardıma en çok ihtiyacı olan ülkelere odaklanmaktadır.
AB kalkınma yardımları, dünya genelinde Afganistan’dan Zimbabve’ye uzanan, yaklaşık 150 ülkeye ulaşmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda, kalkınmakta olan birçok ülke güçlü bir ekonomik büyüme kaydetti ve yoksulluğu azaltmayı başardı.
Bu nedenle AB 2014’ten başlayarak, Hindistan gibi büyük ülkelerle Malezya ve çoğu Latin Amerika ülkesi gibi ülkelere yönelik doğrudan yardımları yavaş yavaş sonlandırmaya başladı. Bu sürece 'graduation' adı verilmektedir. Birlik bunun yerine artan bir şekilde, dünyanın en yoksul yerlerine odaklanmaya başladı. 2014-2020 döneminde AB desteğinin yaklaşık %75’lik kısmı aynı zamanda çoğunlukla doğal afet ve çatışmalardan da muzdarip olan ve dolayısıyla, vatandaşları daha da kırılganlaşan bu ülkelere yönelik olacaktır. Ayrıca dünya genelinde AB, çatışmalar karşısında kırılgan durumda olan veya çatışmalardan zarar gören tüm ülkelere destek sağlayan tek donör konumundadır.
2. AB, milyonların yaşantısının iyileştirilmesine yardımcı oluyor.
2000 yılında dünya ülkeleri, 2015 yılına kadar gerçekleştirilecek Milenyum Kalkınma Hedefleri konusunda görüş birliğine vardı. Bu hedefler aşırı yoksulluğun yarıya indirgenmesinden HIV/AIDS’in yayılmasının durdurulmasına ve tüm çocuklara ilköğretim fırsatı tanınmasına kadar pek çok konuyu kapsamaktadır. AB, bu vizyonun müzakerelerinde öncü rol üstlenmiştir.
Geride kalan on yıl içinde, AB fonları sayesinde, yaklaşık 14 milyon çocuk ilkokula gidebilmiş; 70 milyondan fazla insana daha iyi içme suyu imkânı götürülmüş ve 7.5 milyondan fazla yeni doğum, yetkin doğum personeli tarafından gerçekleştirilerek hem annelerin hem de bebeklerinin hayatları kurtarılmıştır.
İşte bunlar AB’nin, hedeflere ulaşılmasını teminen verdiği destek biçimlerinden sadece birkaçıdır. Yine de yoksulluğun tarih sayfalarına gömülmesi için halen yapılması gereken çok iş var.
3. AB yardımı şeffaftır ve paranın nereye gittiğini takip etmek kolaydır
AB birçok kez en şeffaf yardım donörleri arasında gösterilmiştir. Yardımlarımızın ne kadarının nerelere ulaştırıldığı, ne amaçla harcandığı konularında bilgi verilmesi vergi mükelleflerinin ödedikleri paraların doğru şekilde kullanıldığını görmeleri bakımından yararlıdır. Böylece mevcut donörlerin aynı çalışmaları tekrarlamaları önlenmekte ve yolsuzluk ve fonların kötüye kullanılmasının önüne geçilmektedir.
AB parasının nereye kullanıldığını takip etmenin farklı yolları vardır; AB Yardımları Rehberi (EU Aid Explorer) hangi donörlerin dünyanın hangi köşesinde neler yaptığına dair doğru bilgiye kolay ulaşmanızı sağlar. Avrupa Komisyonu'nun mali şeffaflık sistemi her yıl Avrupa Komisyonu'ndan kimin ne kadar fon aldığını gösterir.
4. Yolsuzluk ve usulsüzlüğün önlenebilmesi amacıyla AB yardımı düzenli olarak denetlenmekte ve kontrol edilmektedir.
AB programları mali kayıtlarında herhangi bir eksiklik olmaması bakımından düzenli olarak bağımsız denetimlere tabi tutulurlar. Ayrıca, Avrupa Sayıştayı her yıl belirli projeleri ve ülke programlarını inceler. Bir usulsüzlük ya da yolsuzluk şüphesi halinde Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Bürosu dikkatine sunulan davaları takip eder. Avrupa Komisyonu ve yararlanıcı ülkelerdeki AB Delegasyonları, finanse ettikleri proje ve programları takip ve kontrol eder; bu amaçla düzenli ziyaretler gerçekleştirirler. Bunların yanı sıra AB fonlarıyla neler gerçekleştirildiğini görmek üzere dışarıdan uzmanlar da projeleri ziyaret ederler. Bu kontrol ve değerlendirme sistemi kapsamında fonların kötüye kullanıldığına dair ciddi bir şüphe uyanması halinde, AB fon aktarımını durdurarak gerekli tedbiri alabilir. Bu tedbirler fonların iadesini de kapsayabilir.
5. AB ve üye devletler, dünyadaki en cömert resmi kalkınma desteği sunan donörlerdir.
Avrupa Birliği ve Üye Devletler, birlikte, dünyadaki en büyük yardım donörü konumundadırlar. 2013 yılında kamu yardımlarının ya da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)'nün ifadesiyle "resmi kalkınma desteğinin" yarısından fazlasını sağlamıştır. Avrupa Birliği ve Üye Devletler, 2013 yılında dünya genelinde ülkelerin yoksullukla mücadelesine 56.5 milyar € destek ayırmıştır.
Bazı AB ülkeleri Avrupa'daki kriz sırasında kalkınma yardımlarını kısmış olsa da toplam rakamlarda yeniden artış görülmektedir, ancak yine de Avrupa'nın taahhüt etmiş olduğu seviyelerin altında kalmaktadır.
6. Gelişmekte olan ülkeler AB yardımlarının nasıl kullanıldığı, nereye harcandığı ve neler yapılacağı konusunda önemli söz sahibidir.
AB, kalkınma programlarının kendi ülkelerinin kalkınması için hükümetlerin belirlediği öncelikleri takip etmesini sağlar. Fonların örneğin sağlık, okullar ya da yollara yatırılması kararı AB ile hükümetlerin yakın işbirliğiyle alınır. Hükümetler çoğunlukla program ve projelerin yönetim sorumluluğunu da üstlenirler.
"Ülke Sahiplenmesi" adı verilen bu ilkeye ilişkin daha fazla bilgiye AB'nin “Değişim Gündemi"nden ulaşılabilir. Burada aynı zamanda AB yardımlarının sonraki yıllarda iyi yönetişim, insan hakları, demokrasi, sağlık, eğitim gibi belirli sektörlerin yanı sıra tarım ve enerji gibi sektörlere de nasıl kanalize edileceğini özetlemektedir.
7. AB, kalkınma projelerini birebir uygulayabilmek amacıyla ilgili alanda uzmanlığı bulunan kuruluşlarla çalışır.
AB, çoğunlukla hükümet dışı kuruluşlara fon verir. Bunlar yasal hakları konusunda kadınlara yardımcı olan bir kadın avukatlar derneği olabileceği gibi örneğin insan hakları alanında mücadele eden Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası bir kuruluş da olabilir. Böylece, ülkeleri en iyi tanıyan ve her bir alanın uzmanı olan kuruluşların AB fonlarını en iyi şekilde kullanmaları sağlanır. UNICEF ya da FAO gibi BM örgütleri ya da Üye Devletlerin kalkınma kuruluşlarında da son derece deneyimli ortaklar bulabilmekteyiz.
8. AB, ortak ülkelerle işbirlikleri planlarken sivil toplum kuruluşlarını sürece dahil eder.
Programlarını hazırlarken AB yalnızca hükümetlerle çalışmaz sivil toplum kuruluşlarının da görüşmelere katılmalarını sağlar. STK'lar, hükümet dışı kuruluşlar, sendikalar, insan hakları grupları, çevre örgütleri, ticaret odaları ve benzeri kuruluşlar olabilir. AB'nin dış faaliyetleri kapsamında sivil toplum kuruluşlarıyla çalışmasına ilişkin bilgi notu nda bu konuda daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.
9. AB yardımlarının yaklaşık % 25'i, AB ile yakın diyalog halinde kendilerinin belirlemiş olduğu önceliklere uygun olarak çalışmalarını yürütebilmeleri amacıyla doğrudan hükümetlere verilir.
Buna "bütçe desteği" adı verilir. Böylece kalkınma faaliyetlerini kendi elleriyle yürütebilmeleri için, örneğin eğitim ya da tarım sektörlerinde reform ve modernleşme çalışmalarıyla, ülkelere gerekli araçlar sağlanır. Gelişmekte olan ülkeleri sürücü koltuğuna oturtarak AB o ülkenin kendi politika ve sistemlerini doğrudan desteklemek suretiyle sonuçların uzun soluklu etki yaratabilmesini sağlar.
AB aynı zamanda bütçe desteğini hükümetlerle yürüttüğü ve iyi yönetişim ve kamu fonlarının yönetimi gibi önemli meselelerin görüşüldüğü daimi bir diyalog süreci çerçevesinde de yürütür. Bu bilgi alışverişleri yoksulluğun azaltılması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması çabalarının sonuçlarına ilişkin düzenli değerlendirmeler yapılmasını kapsar.
AB'nin kullandığı diğer bütçe desteği yöntemlerine ilişkin daha fazla bilgi için AB'nin üçüncü ülkelerde bütçe desteğine yeni yaklaşım bağlantısına göz atabilirsiniz.
10. Dünya çapında 139 delegasyonu ve ofisi ile AB, üye devletlerinin herhangi birinden daha fazla temsilciliğe sahiptir. Aynı zamanda dış yardımları bütçesinin yüzde onundan daha azına tekabül etmektedir.
AB’nin 2013 yılında dış yardımlara ayırdığı toplam tutar 14.86 milyar €’dur, bu meblağ toplam AB bütçesinin yaklaşık %9’una tekabül etmektedir. Bir başka deyişle, Avrupa’nın yardımlarıyla dünya çapında insanların yoksulluktan kurtarılmasının her bir Avrupalıya maliyeti günde 8 cent’i geçmemektedir.
AB dış yardımlarının nereye aktarıldığı ve hangi amaçla kullanıldığı konusunda ayrıntılı bilgi için bakınız yıllık rapor.
11. Pek çok ülkede AB ve Üye Devletleri kalkınma alanındaki çabalarını birleştirerek daha çok birlikte çalışmayı ve aynı işin iki kere yapılmasının önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
40’ı aşkın ülkede “Ortak Programlama” dediğimiz çalışmayı başlattık. Bu, gelişmekte olan bir ülkede başlıca sorunlar ve zorluklar konusunda AB ve Üye Devletlerin beraber değerlendirme yapmaları ve ardından, çalışmalarımız için ortak bir çerçeve hazırlamadan önce, hangi sektörler üzerinde odaklanmamız gerektiğini tespit etmeleri anlamına gelmektedir. Bu süreçte her donör masaya güçlü yanlarını, uzmanlığını ve karşılaştırmalı üstünlüklerini getirir, ardından işin nasıl paylaşılacağına karar verilir.
Mümkün olan hallerde, faydalanıcı ülkenin hükümeti bu süreçte lider rol üstlenerek kendi planlama ve kalkınma stratejisinin dikkate alınmasını temin eder. Netice itibariyle, tüm donörler kendi programlarını uygularlar –ancak bunu ortak bir yanıtın bir parçası olarak gerçekleştirirler. AB dışından gelen ilgili donörler de bu Ortak Programlamaya katılabilirler. Konuyla ilgili ayrıntılara AB’nin dış yardımları konusundaki Yıllık Raporuna eşlik eden bu belgenin ilgili bölümünden ulaşılabilir.
12. AB ticaret ve finans, tarım, güvenlik, iklim değişikliği ya da göç gibi alanlardaki çalışmalarının gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğun giderilmesine katkı sağlaması için büyük çaba sarf etmektedir.
Biz buna “Kalkınma için Politika Uyumu” adını veriyoruz. AB ve Üye Devletleri tarafından bu alanlarda yürütülen çalışmaların çoğu kalkınmayla bağlantılıdır. Örneğin, AB büyük Avrupa tek pazarını gelişmekte olan ülkelere giderek daha fazla açarak, bu şekilde onlar için ekonomik büyüme ve iş yaratmaktadır. AB’nin ayrıca bazı ülkelerle yasadışı kereste kesimini engellemeye ve yasal yollardan hasat edilen kerestenin Avrupa’ya ithal edilmesine yönelik anlaşmaları bulunmaktadır.
Bir başka örnek ise doğal maddeleri işleme endüstrisindeki iş anlaşmalarını daha şeffaf hale getiren AB mevzuatıdır: Doğal maddeleri işleme endüstrisi ve bakir orman sektörlerindeki büyük AB şirketleri tarafından hükümetlere yapılan 100,000 € üzerindeki tüm ödemeler kamuya açık hale getirilecektir. Bu şekilde petrol ya da mineral gibi doğal kaynakları bol olan ülkelerin sivil toplumu, bu kaynakların kullanımıyla elde edilen gelir konusunda hükümetlerden hesap sormak için gereken bilgilere ulaşmış olacaktır. Kalkınma için Politika Uyumu konusunda ayrıntılı bilgi için bakınız bu rapora.
13. AB’nin insani yardımı ile kalkınma işbirliği farklı olmakla birlikte, birbirine paralel yürümektedir.
İnsani yardım kriz durumlarında süratle hayat kurtarılmasına yardımcı olmakta ve çatışma ya da doğal afet sonrasında gıda, barınak ve tıbbi bakım gibi temel ihtiyaçların giderilmesini sağlamaktadır. Kalkınma işbirliği ise yoksulluğun ortadan kaldırılması ve toplumun her kesiminin sürdürülebilir ekonomik büyümeden faydalanmasını temin etmek amacıyla ülkeleri orta ve uzun vadede desteklemektedir. AB, bu iki alanın birbiriyle bağlantısını kurmak suretiyle acil durumdan kalkınma yardımına geçiş sürecinin sorunsuz bir şekilde yaşanması için yoğun çaba sarf etmektedir.
Bununla birlikte, çalışmalarımız bunlarla sınırlı kalmayarak daha da ötesine geçmektedir: Dünyada pek çok yer örneğin iklim değişikliği gibi sebepler yüzünden mükerrer krizlere maruz kalmaktadır. İnsani yardım çalışanları ile kalkınma uzmanlarının birlikte çalışarak bu ülkelerdeki toplumların dayanıklılığının arttırılmasına yardımcı olmaları gerekmektedir. Bu, bir devletin acil durum hazırlıklarının ya da sağlık ve eğitim sistemlerinin güçlendirilmesi anlamına gelebilmektedir. Fakat aynı zamanda gıda piyasalarının, yerel toplulukların ve kişilerin bireysel hayatlarının desteklenmesini de içererek onların riskleri önlemesini ve yönetmesini, ayrıca kuraklık, şiddet, çatışma veya doğal afetlerin sebep olduğu şoklardan süratle toparlanmalarını da hedefleyebilir.
14. Dünya 1990’dan bu yana aşırı yoksul insan oranını yarıdan fazla azaltmayı başarmıştır.
Uluslararası tanıma göre günde 1.25 Amerikan dolarından daha az bir meblağ ile yaşayanlar “aşırı yoksul” kapsamına girmektedir. Bu sınırın altında kalan insan sayısı 1990’dan bu yana 700 milyon azalmıştır. Örnek vermek gerekirse, AB bu ülkelerde mal ve gıda nakliyesini ve yerel ekonomilerin güçlendirilmesini sağlamak amacıyla 87,000 kilometreyi aşkın yol yapımı ve tamirine yardımcı olarak sürece katkıda bulunmuştur. AB ayrıca gıda güvenliğini temin etmek amacıyla 46 milyonu aşkın insana ayni ve nakdi yardım sağlamıştır.
Bununla birlikte daha yapılacak çok iş bulunmaktadır: Günümüzde 1.2 milyar aşırı yoksul insan bulunmakta olup, dünyada her sekiz kişiden birisi yeterli yiyecekten yoksundur.
15. Avrupalılar yoksul ülkelerdeki insanlara yardım etme sorumluluklarının olduğunu düşünmektedir ve çoğu Avrupalı bu süreçte üzerlerine düşeni yapmaya hazırdır.
Avrupalıların büyük bir çoğunluğu (%85) gelişmekte olan ülkelerdeki insanlara yardım etmenin önemine inanmaktadır. Bu sonuca kısa süre önce 28,000 Avrupalı ile gerçekleştirilen Eurobarometre anketi neticesinde varılmıştır. Çoğu insan aynı zamanda bu ülkelerde yoksullukla mücadelenin AB’nin başlıca önceliklerinden birisi olması gerektiği ve AB’nin daha fazla kalkınma yardımı sağlaması hususunda mutabıktır. Büyük bir çoğunluk ayrıca yoksul ülkelere gönderilen yardımların sonuçta Avrupalılar üzerinde de olumlu bir etkisinin olduğunu düşünmektedir.
Her iki kişiden birisi her bireyin gelişmekte olan ülkelerde yoksullukla mücadelede rol oynayabileceğini düşünmektedir –ve neredeyse yarısı bu ülkelerden gelen gıda ve diğer ürünlere daha fazla ödemeye hazır olduklarını beyan etmişlerdir. Avrupalılar en etkili yardım yönteminin gönüllülüğe dayandığını (%75), bunu hükümetler tarafından sağlanan resmi yardımların (%66) ve gelişmekte olan ülkelere yardımcı olmak üzere örgütlere yapılan bağışların (%63) izlediğini düşünmektedir.
Kaynak: https://europa.eu/eyd2015/en/content/eu-development-aid