Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Faik Yavuz, çevre ve enerji konularının iki ülke arasındaki işbirliğinde en çok gelecek vaat eden konular olduğuna dikkat çekti.

Yavuz şöyle konuştu: “Herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, Anayasamızla teminat altına alınmıştır. Bu hakkın korunması hedefini, vatandaş olarak,  işadamı olarak ve iş dünyasının çatı kuruluşu olarak daima destekliyoruz. Sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesi, çevrenin korunması ve iklim değişikliği ile mücadele konuları, bugünün olduğu gibi, geleceğin de temel meseleleri olmaya devam edecektir.

Dolayısıyla, çevreyi koruma, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma iş dünyamızın da öncelikleri arasında yer almaktadır.

Türkiye, aralarında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’nün de yer aldığı çevre konusunda çok sayıda uluslararası sözleşmeye taraftır.

Biraz önce de belirttiğim gibi, Türkiye aynı zamanda, 21 Aralık 2009 tarihinde, “Çevre” faslında Avrupa Birliği ile müzakereleri başlatmıştır. 
Hepimiz biliyoruz ki, Avrupa Birliği’nin “Çevre” müktesebatına uyum konusu, teknik olarak zor ve aynı zamanda ciddi yapısal değişimi gerektirmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Avrupa Birliği Entegre Uyum Stratejisi”ne göre, uyum süreci, yaklaşık 60 milyar Avro tutarında bir yatırım zorunluluğunu beraberinde getirmektedir.”

-Türkiye yenilenebilir enerji hedefine ulaştı

1990 yılından itibaren Türkiye’nin ekonomik kalkınma sürecine bağlı olarak, kişi başına karbondioksit salımının artmakla birlikte, Türkiye’de 2007 yılında bu miktar 5,3 ton iken, aynı miktarın AB’de 10,2 ton, OECD’de ise ortalama 15 ton olduğuna değindi. 

Yavuz, “Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği için belirlediği, 20/20/20 stratejisini katılım müzakerelerimizin dışında tutmak, kuşkusuz mümkün değildir” dedi.
Türkiye’nin enerjinin yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması hedefine ulaştığını belirten Faik Yavuz, “2020’ye kadar, Avrupa hedefinin de üzerinde olacak, %30 gibi bir orana ulaşmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yavuz konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Hızla gelişen bir ülke olarak enerji talebimiz de kayda değer bir biçimde artmaktadır; 1990-2008 yılları arasında yıllık enerji talebi artışı %4,3 olmuştur. Bu, OECD ülkeleri arasında en yüksek artıştır.

Enerji arz güvenliğimizi sağlanmanın en etkin ve sağlıklı yolunun kaynakları çeşitlendirmeden geçtiğinin bilincindeyiz. Bu nedenle sadece fosil kaynaklı yakıtlar değil, aynı zamanda hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına dair mevzuat çalışmaları ve yatırımlar yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.

Bu süreç, başta enerji, demir-çelik, madencilik, çimento, cam, ulaştırma, tarım-hayvancılık, inşaat, kağıt sanayi, otomotiv, denizcilik, kimya olmak üzere birçok sektörümüzün geleceğini de yakından ilgilendirmektedir.”

-Enerji verimliliği

“Bu süreçte, enerji verimliliği üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konudur. Enerji verimliliği, girdi maliyetlerinde azalmaya, dolayısıyla rekabet gücü artışına katkı sağlayacaktır. Zira, bin dolarlık milli hasıla üretmek için 400 litre petrole eşdeğer enerji harcıyoruz. Bu rakam, OECD ülkeleri ortalaması için 200 litre, Japonya ve Danimarka gibi ülkelerde ise sadece 100 litredir.
Genel anlamda çevre konusu ve özellikle de iklim değişikliği konusu, Türk-Alman iktisadi ve ticari ilişkileri için ciddi fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsat mutlak surette eyalet düzeyinde de söz konusudur.

Biraz önce bahsetmiş olduğum “Avrupa Birliği Entegre Uyum Stratejisi”ne göre teknoloji transferi, know-how transferi, ortak yatırımlar için yaklaşık 60 milyar avroluk bir potansiyel söz konusudur.”

-TOBB’un çalışmaları

Biz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak, Çevre ve İklim Değişikliği konusunda bir dizi çalışma yürütüyoruz. Politikamızı Birlik bünyesinde oluşturduğumuz Çevre ve İklim Değişikliği Daimi Komitesi vasıtasıyla belirliyoruz. Komite; aralarında, çimento, demir-çelik, kimya, enerji, makine, otomotiv gibi önde gelen sektörlerin temsilcilerinden oluşuyor.
Diğer taraftan, Bölgesel Çevre Merkezi REC işbirliğinde, çevre alanındaki AB müktesebatının üstlenilmesinin maliyeti belirlemeye dönük, etki değerlendirme analizi üzerinde çalışıyoruz.

Ayrıca, özellikle enerji verimliliği konusunda, küçük ve orta ölçekli işletmelerde bilinç oluşturmak ve kapasite inşa etmeyi hedefleyen bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bu projenin geliştirilmesi ve uygulanmasında, Alman Odalarının deneyimlerinden istifade etmek istiyoruz.”

-Alman Bakan Remmel

Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Çevre ve İklim Koruma Bakanı Johannes Remmel ise konuşmasında, Kuzey Ren Vestfelya Eyaletinin ekonomik yapısı hakkında bilgilendirmede bulunurken, Türkiye ile ticari ilişkileri artırmak istediklerinden söz etti.

Almanya’da yenilenebilir enerji kullanımını yüzde 40’lara çıkarmak istediklerini ifade eden Remmel, enerji tasarrufu için yeni yatırımlar yapmak gerektiğinin altını çizdi.