28.11.2011 / Ankara
HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.
Toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantıya konuk olan Bakan Çelik ve Bakan Yıldız ile son ekonomik gelişmeleri, sanayicilerin sorunlarını, önerilerini ve beklentilerini istişare etme fırsatı bulacaklarını ifade etti.
Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisinin çok zor bir dönemden geçtiğine işaret ederek, “Dün beyaz dediklerimizin, bugün kara çıktığı; dün doğru bildiklerimizin bugün yanlış olduğu bir dönemin içindeyiz. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında dünyanın yeniden yapılanmasına baktığımız zaman müthiş bir değişimin içerisindeyiz” dedi.
-“Domino taşları yıkılırsa 2 trilyon dolarlık risk var”
2008’de başlayan süreçten bahseden Hisarcıklıoğlu, dünyadaki ekonomik krizinin ağır şartlarla bütün dünyayı kapsadığını ve bugün Avrupa ülkelerine sirayet ettiğini anlattı. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Avrupa’daki pek çok ülke bugün borç sarmalında ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bizim 2001 krizinde yaşadıklarımızın aynısını bugün Avrupa’dakiler yaşamakta. Maalesef 2008 krizi başladığı tarihten itibaren alınmayan tedbirler nedeniyle kriz büyümüştür. Bir şeyin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Fransa, Almanya ve İngiltere’deki bankaların; Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İspanya ve İtalya’ya verdiği, toplam borç miktarı yaklaşık 2 trilyon dolar. Bu ne demek oluyor? Eğer domino taşlarından birisi yıkılırsa, Avrupa 2 trilyon dolarlık bir riski kaldırmak zorunda.”
Türkiye’yi en çok ilgilendiren noktayı ise dış ticaretimizin yüzde 50’sinin bu ülkelerle yapılması olarak açıklayan Hisarcıklıoğlu, Türk özel sektörünün ise bu son dönemde müthiş bir başarı hikâyesi yazdığını dile getirdi. Türkiye’nin kriz öncesi üretim düzeyini yakalayan 24 ülkeden birisi olduğunu bildiren TOBB Başkanı, “Bu ülkeler içinde 7. sıradayız. 2011 yılı ilk yarısı itibarıyla, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz. Milli gelir düzeyinde, özel sektör makine-teçhizat yatırımlarında ve özel sektör istihdamında tarihi zirvelere ulaştık. İlk 9 ayda sanayi üretim hacmimiz yüzde 9,7 oranında büyüdü” ifadesini kullandı.
-“Bütün ekseni, iki ana stratejiye oturtmalıyız”
Türkiye’nin iki sebepten dolayı büyümesini devam ettirmek zorunda olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Birincisi 2023 yılında 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefimiz var. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içerisine girmek istiyoruz. İkinci nokta ise her yıl istihdam piyasasına katılan 750 bin kişi var. Türkiye bütün ekonomi yasalarını, çalışma hayatı da dahil olmak üzere, bütün eksenini bu iki ana strateji üzerine oturtmak zorunda. Eğer bu iki ana stratejiyi hedefimizden kaçırırsak kaybederiz. Onun için Sayın Bakanlarımızla yapacağımız çalışmalar da bu iki ana hedef doğrultusunda. Üretmezsek, çalışmazsak bu mümkün değil. Ancak hedefe böyle ulaşabiliriz. Yoksa kötü örnekler yanıbaşımızda duruyor.”
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise TOBB İkiz Kuleler'de düzenlenen Sanayi Odaları Konseyinde yaptığı konuşmada, dünyada enerji verimliliğiyle alakalı ciddi mesafeler alındığını belirterek, bu doğrultuda yapılanların yayımlanan kanunlardan öteye götürülmesi gerektiğini söyledi.
Enerji tasarrufunun yaşam kalitesinden ödün vermeden, çok fazla detaylara inmeden de sağlanabileceğini dile getiren Yıldız, tasarruf edilen enerjinin aslında temin edilenden daha kolay ulaşılan ve daha ucuz olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin enerji verimliliği konusunda Avrupa ülkelerinin gerisinde olduğunu bildiren Bakan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Enerji verimliliği bir kültürdür. Bu kültür maalesef bizde enerji üretimi konusundaki kadar gelişmemiş. Türkiye her geçen gün büyüyor. Her yönden ülkemizi kalkındırmamız lazım. Enerji tasarrufu bunun istinası olmamalı. Her 1000 dolarlık GSMH için yaklaşık 290 litre petrol işleyen bir enerji harcamanız lazım. Bu değer OECD ülkelerinde ortalama 200 litreyken, Japonya'da 100 litreye kadar düşüyor. Bu enerji verimliliğinin Türkiye için daha da önemli olduğunu bize gösteriyor. Özellikle sanayi sektöründe Avrupa ülkelerindeki eş değerleriyle karşılaştırdığımızda ton ham çelik başına gelen enerji olarak yüzde 8'ler civarında daha fazla elektik tüketiyoruz. Ton cam başına yüzde 16'lar civarında yine ısı enerjisi fazla tüketiyoruz. Yüzde 40'lar civarında daha fazla elektrik tüketiğimiz sektörler ve ülkeler var.''
-Enerjinin daha etkin ve verimli kullanılması için işbirliği
Bakanlık olarak TOBB başta olmak üzere birçok sivil toplum örgütüyle enerjinin daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için işbirliği yapacağını belirten Yıldız, sanayicilerin verimsizliğin başlıca kaynağı olan motorları daha verimli teknolojilerle değiştirmesine çalışacaklarını söyledi.
Bakan Yıldız, Hollanda'nın uzun süreli anlaşmalarla sanayisinde yüzde 22 dolayında tasarruflar sağladığını vurgulayarak, ''Büyüyen Türkiye'nin küçülen enerji sektörü olmamalı. Türkiye'nin en az yüzde 10 elektrik üretimiyle ilgili tasarruf sağlaması mümkün. Her sektörle ilgili tanıtımlarımız ve elde ettiğimiz sonuçlar var. Çok fazla gayret serf etmeden sadece 58-59 projede 80 milyon lira tasarruf sağlanabiliyor. Bugün 23 tane OSB'de kurulan enerji yönetim birimleriyle bunu bütün OSB'lere yaymamız lazım. Yıllık toplam enerji tüketimi bin ton petrol işlemenin üzerinde olan bütün işletmelerin de bu sisteme dâhil olmasını istiyorum. Çok fazla detaylara girmeden yüzde 10'lar civarında enerji tasarrufunu sağlayabiliriz" dedi.
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de , TOBB İkiz Kuleler'de düzenlenen Sanayi Odaları Konseyinde yaptığı konuşmada çalışma hayatının önünde çok önemli gündem maddelerinin olduğunu belirterek, bunlarla ilgili mevzuatı bir yıl içinde tümden ortadan kaldırmak istediklerini söyledi.
Türkiye'nin Avrupa ülkelerine göre işsizlik sorunun çözümü konusunda özel sektöründe katkılarıyla mesafe aldığını ifade eden Çelik, son bir yılda 1 milyon 700 bin kişiye istihdam sağlanmasıyla işsizlik oranının yüzde 9,2'lere gerilediğini anımsattı.
G-20 zirvesinde Türkiye'nin istihdam odaklı büyümeyi en iyi başaran ülke olarak ilan edildiğini aktaran Çelik, çalışma hayatıyla ilgili yapılacak yeni düzenlemelerin iş hayatına daha da olumlu yansımalar getireceğine inandığını ifade etti.
Bakan Çelik, yasaların hükümetler ya da sivil toplum örgütleri için yapılmadığını, yapılan düzenlemelerin ülke ve gelecek için düşünüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
''Meclise sevk noktasına gelen sendikal mevzuat denilen ama bugün artık 'Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı' olarak tanımladığımız ve tek bir yasa haline getirdiğimiz bu düzenlemeyle ilgili TOBB'un da sözünün olduğunu biliyoruz. 12 Eylül döneminin ürünü olan mevcut yasayı düzenlememiz tek bir bakış açısıyla ele alınmamalı. AB ve İLO normları çerçevesinde bu düzenlemeleri yapmamız gerekiyor. Çünkü biz bazı sözleşmelere taraf olumsuz. Bugüne kadar çalışma hayatıyla ilgili mevzuatımızın ertelenmesinden, ötelenmesinden dolayı Türkiye kısa bir listeye alındı. Gerekli düzenlemeleri yapmazsak bu kara listeye dönüşür mü bu da bizi elimizde. Kısa listeden kara listeye geçilmesi söz konusu olursa buna da cevap bulmamız gerekiyor. Sorunsa bu hepimizin sorunu. İstihdama dayalı büyümenin devam etmesi gerekiyor. Tabi bunu yaparken de insan hakları, işçi hakları ve çalışma hayatındaki çağdaş ilişkiler oturmalı.''
-TOBB Sanayi Odaları Konseyi Başkanı Nurettin Özdebir
TOBB Sanayi Odaları Konseyi Başkanı Nurettin Özdebir ise konuşmasında iş yapma şeklini ve iş hayatını şekillendiren kanunlarla ilgili çalışmalara değindi. Bu kanunların hazırlanması sırasında üçlü istişare kurulunun kanun gereği toplandığını hatırlatan Özdebir, “Bu toplantıda işveren sendikaları, işçi sendikaları ve kamu birlikte yer alıyor. Ancak malumunuz olduğu üzere, bizim işletmelerimizin pek çoğu ufak işletmelerden oluşuyor. Yüzde 90’ı 1 ila 20 kişi arasında işçi çalıştıran işletmeler. Bunların sorunları ile büyük işletmelerin sorunları aynı değil. Özellikle TÜSİAD kapsamındaki işletmeleri temsil eden TİSK’in sorunları ile bizim sorunlarımız aynı değil. Türkiye’deki bütün işletmeleri temsil eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bizleri temsil etmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum” ifadesini kullandı.
Temelde hep istihdam edilmiş insanları koruyan bir yasa sisteminin bulunduğunu açıklayan TOBB Sanayi Odaları Konseyi Başkanı Nurettin Özdebir şöyle konuştu: “Hâlbuki istihdama muhtaç birçok insanımız var. Onun için istihdam etmeyi kolaylaştırmanın ön plana çıkarılmasında fayda var. Her şeyden önce işin korunması lazım. Eğer işyerleri olmazsa istihdam da olmaz.”
Avrupa’da yaşanan ekonomik sıkıntılardan da söz eden Özdebir, vaktiyle yapılan popülist işlerin yeniden düzenlemek durumunda kalındığını anlattı. Bütün bunları dikkate alarak, şu anda çalışması devam eden Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, İş Güvenliği Kanunu ve esnek çalışma ile ilgili düzenlemelerin tek elden ve birden yapılması gerektiğini belirten Özdebir, kıdem tazminatı konusunun da mutlaka bu pazarlıkta yer alması gerektiğinin altını çizdi.
-“İş barışını bozacak hatalar yapmayalım”
Nurettin Özdebir şöye konuştu: “2008’de özellikle gemi sanayinde ve bazı madenlerde çeşitli iş kazaları yaşandı. Bunlara tepki olarak bir kanun düzenlenmesi de doğru değil. Burada ucu açık konular var. Bunun kesin kurallarla sınırlanması lazım.
İşverenin kusursuz sorumluluğu diye bir kavram var ki bu kavram dünyanın pekçok yerinde artık kalmamıştır. İşveren üzerine düşen her şeyi yapmış olduğu halde bir kaza olduğunda işveren yine de bir sorumluluk altına girmekte. Biz o zaman bu sigorta primlerini niye ödüyoruz? Bunların da dikkate alınması lazım.
Ben 1980 öncesi sendikal yaşamı yakinen tanıdım. Biz çalışanlarımızla etle tırnak gibiyiz. Onlar olmadan bizim bir değer üretebilmemiz mümkün değil. Biz olmadan da onların çalışabilmesi mümkün değil. O zaman bizi tekrar 80 öncesine döndürecek, iş huzuru ve iş barışımızı bozacak hataları yapmamamız gerekir.”
Adınız Soyadınız | |
E-Posta Adresiniz | |
Kullanıcının E-Posta Adresi | |
Gönderenin Notu |