11.06.2012 / Washington ABD
Amerikan-Türk Konseyi ile DEİK Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 31’inci Türkiye Konferansı dün Washington’da başladı.
Konferansa, TOBB/DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, ABD Savunma Bakanı Leon Benetta, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, TAİK Başkanı Haluk Dinçer, ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya ilişkilerinden sorumlu Bakan Yardımcısı Phil Gordon ile ABD ve Türk iş dünyasından ve hükümet çevrelerinden çok sayıda üst düzey yetkili katıldı.
TOBB/DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu konferansta yaptığı konuşmada, Türk-ABD ilişkilerinin iktisadi ve siyasi boyutlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İlişkilerin iktisadi boyutunun önemini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Biz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak, 2001 yılından beri, bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguluyorduk. Değişen dünya düzeninde, iktisadi ilişkiler, Türk-Amerikan ilişkilerinin en güçlü sütunu olmalıydı. Bu konuda atılacak her adım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğini yanında bulacaktı.
Bu taleplerimize ABD Başkanı Sayın Obama’nın Nisan 2009’daki Türkiye ziyaretinde bir karşılık bulduk. Bu ziyarette, Sayın Başkan ikili ilişkilerimize bakışını “model ortaklık” vizyonunu ile açıklamıştı” dedi.
Bu tarihten sonra, başta Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un ikili ilişkilerin iktisadi boyutuna verdiği önemin, bürokrasinin her kademesinde hissedilmeye başlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Ekonomik ve ticari konular siyasilerin ve bürokrasinin gündeminde daha fazla yer almaya başladı. Bunun sonucu olarak da son dönemde giderek daha fazla somut adımlar atılıyor. İş dünyası atılan adımları daha fazla hissetmeye başlıyor” şeklinde konuştu.
TOBB/DEİK Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye- ABD ilişkilerinin iktisadi boyutunu, karşılıklı ticaret, karşılıklı yatırım, turizm, ortak teknoloji geliştirme ve girişimcilerimiz arasında ilişkilerin artırılması ve üçüncü ülkelerde işbirliği çerçevesinde düşündüklerini, çalışmalarını da bu ana sütunlar üzerine inşa ettiklerini ifade etti.
-Büyümenin arkasındaki en önemli faktör Türk özel sektörü
Türkiye ekonomisi hakkında bilgiler veren Hisarcıklıoğlu, “Türkiye 2009-2011 sonu arasında 3,5 milyona yakın istihdam üretti. Geçen yıl, % 8,5 oranında büyüme gerçekleştirdi. Bu büyümenin arkasındaki en önemli faktör Türk özel sektörüydü. Özel sektör 2011 yılında 1,3 milyon kişiye istihdam sağladı. 100 milyar doları makine olmak üzere, 140 milyar dolar yatırım yaptı. 200 ülke’ye 20 bin çeşitten fazla mal ihracatı yapılıyor” dedi.
- Yeni teşvik sistemi, Türkiye’yi yatırım açısından daha da cazip hale getirdi
Türkiye’nin, Çin ile İtalya arasındaki bölgede bir sanayi devi haline geldiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “İyi eğitilmiş iş gücüyle, imalatta sıfır hata ile üretim yapan bir ülke oldu. Otomotivde ABD’den dışında 13 farklı markanın üretildiği tek ülke. 93 ülkede, 206 milyar dolar tutarında müteahhitlik faaliyetimiz var.
Dolayısıyla, Türkiye-ABD ikili ticaret ilişkilerinde çok ciddi bir potansiyel ve dolayısıyla fırsatın olduğuna inanıyorum. Bu fırsatın değerlendirilmesi için, orta ve uzun vadede yapısal adımlara ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Ancak, kısa dönemde de eğitim ve farkındalık artırıcı faaliyetlerle gelişme sağlayabileceğimize inanıyorum.
Karşılıklı yatırımlarda da ticarette olduğu gibi, ciddi fırsatlar var. Türkiye’nin başta yenilenebilir enerji, ilaç sanayi, savunma sanayi ve emlak olmak üzere, ciddi bir yatırım potansiyeli sunduğu biliniyor. Yeni teşvik sistemi, Türkiye’yi yatırım açısından daha da cazip hale getirdi. Yatırım ortamının iyileştirilmesi açısından, Türkiye sürekli kendini geliştiriyor.
Turizm alanında ise, Türkiye dünyanın en önemli 7 turizm destinasyonundan biri haline geldi. ABD’den Türkiye’ye gelen turist sayısı 2011’de yaklaşık 762 bine ulaştı. Bu rakam elbette önemlidir. Ancak, şunu vurgulamak gerekir ki, orta büyüklükte bir Avrupa ülkesinden Türkiye’ye gelen yıllık turist sayısı neredeyse ABD’den gelen turist sayısıyla aynıdır. Karşılıklı olarak turist sayısını artıracak faaliyetler için işbirliğimizi daha da yoğunlaştırmalıyız.”
- Yeni Başlangıçlar için Ortaklar – PNB
Girişimcilik alanındaki işbirliğinin, ikili ilişkiler kadar, üçüncü ülkelerdeki işbirliği için de yararlı bir alan oluşturduğunu söyleyen TOBB/DEİK Başkanı, “Bu çerçevede, ABD Dışişleri Bakanlığının iki önemli programı olan “Yeni Başlangıçlar için Ortaklar – PNB ve Global Girişimcilik Programı – GEP”in Türkiye’deki yürütücüsüyüz.
PNB çerçevesinde, girişimcilik, ekonomik fırsatlar, değişim ile bilim ve eğitim alanında somut projeler geliştirip uyguluyoruz. Bu çerçevede, Sayın Albright ile kurduğumuz çalışma ilişkisine, Türkiye’den geniş bir grubu dahil ettik. Projelerimizi, başarı hikâyelerimizi, ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden ve Dışişleri Bakanı Sayın Clinton’a sunduk. PNB kapsamındaki diğer ülkelerle de deneyimlerimizi paylaşmaya devam ediyoruz” dedi.
-“İran, Irak ve Suriye bizim komşularımız”
“Türkiye’nin bulunduğu Bölge, Türkiye-ABD ilişkilerinde bilgi değişimi, empati, ortak vizyon ve yardımlaşmayı gerektiriyor” diyen Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “İran, Irak ve Suriye, bu ülkeler bizim komşularımız. Bu ülkelerdeki en küçük istikrarsızlık, Türk halkını genel anlamda ekonomimizi ve özellikle sınır bölgesi illerindeki ekonomilerimizi doğrudan etkiliyor. Biz, elbette nükleer silaha sahip bir komşu istemeyiz. Bunun aksi yöndeki girişimlerin, tüm diplomatik araçların kullanılarak engellenmesini isteriz.
Suriye’de, hemen yanı başımızda akrabalarımızın katledilmesinden, insanların evlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda kalarak mülteci haline getirilmiş olmalarından rahatsızız. Ama, aynı zamanda Suriye’ye komşu bölgelerimizin ekonomilerinin darbe yemesinden de rahatsızız. Buradaki insanların işini kaybetmelerinden rahatsızız. İnsanlık dramına mevcut dünya düzeninde çözüm bulunamıyor olmasından da son derece rahatsızız. Sorunun çözümü uzadıkça, katliamlar artıyor. Düşmanlıklar derinleşiyor. Türkiye bu bölgeden kaynaklanan hareketler üzerinden istikrarsızlaştırılmak isteniyor. Uluslararası sistem harekete geçmeli, akan kana dur denmelidir. Suriye’de yaşam normale dönmelidir.
Irak, Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından biridir. Türkiye’den giden yatırımcılar, Irak’ın, özellikle Kuzeyi’nin ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Irak’ın her bölgesinde işadamlarımıza çalışıyor. Ancak, buradaki siyasi istikrarsızlıktan endişeliyiz. Biz, Irak’ın tamamının istikrarlı olmasını ve Irak halkının refahının yükselmesini istiyoruz.”
-Kıbrıs’ta çözüm
Kıbrıs sorununa da değine Hisarcıklıoğlu, “Kıbrıs sorununda çözüm bulunmalıdır. Kıbrıs Türkleri haksız ekonomik ve siyasi ambargo ile yaşamaktadır. Buna son verecek bir irade harekete geçmelidir” dedi.
Türkiye’nin Avrupa Birliği katılım müzakerelerinde ABD’nin desteğinin etkili olduğunu vurgulayan TOBB /DEİK Başkanı Hisarcıklıoğlu, katılım sürecinin Türkiye’nin ekonomik ve siyasi dönüşüm çabaları için son derece önemli katkılar sağladığını, sürecin bugün geldiği noktada, ABD’nin desteğine her zamankinden fazla ihtiyaç olduğunu söyledi.
-Türkiye’deki ekonomik dönüşüm
Türkiye’nin son otuz yılda sessiz bir tarım ülkesinden, dinamik bir sanayi ülkesine dönüştüğünü ifade eden Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Üstelik bu kapsamlı değişimi istikrarlı bir biçimde gerçekleştirdik. Ben bu kapsamlı dönüşümü memleketimizin iki temel özelliğine borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Bunlardan ilki insanımızın girişimciliğidir. Biz, 1980 yılındaki politika reformları sayesinde, cumhurbaşkanı Özal sayesinde, dışa açılarak, dünyanın parçası olarak, zenginleşebileceğimizi öğrendik. Yaparak öğrendik.
Bu kapsamlı dönüşümün ikinci temeli ise, demokrasimizin gücüdür. Biz değişimin yolunun seçim sandığı olduğunu çok iyi biliriz. Sandık başında olduğumuz an en özgür olduğumuz andır. Bu duyguyu hiç unutmadık. Hiç unutmayız. Sandık her vakit doğru işlemiş, sorun çözmüştür.”