TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Erasmus, iş dünyası ile eğitim sektörünün işbirliğini artıracak


12.02.2014 / İstanbul



İstanbul’da düzenlenen Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Erasmus programın, iş dünyası ile eğitim sektörünün işbirliğini artıracak, ortak olmalarını teşvik edecek çok önemli bir mekanizma olduğunu söyledi.​

Bu program ile Avrupa seviyesinde ortaklıklar oluşturarak işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikte eleman yetiştirilmesi, bilgi, yenilik ve girişimcilik kapasitesinin geliştirilmesi ve sonuçta rekabet gücünün artması noktasında, reel sektöre merkezi rol oynama fırsatı sunulduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla bizlerin bu programdan azami şekilde istifade ederek, aktif bir şekilde burada yer alarak, şirketlerimizin rekabet gücünü artıracağımıza inanıyorum” dedi.

 

Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı’nın ev sahipliğinde düzenlenen Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımlarıyla İstanbul Conrad Hotel’de gerçekleştirildi.

 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında, ülke, iş dünyası, akademi camiası ve halkımız için çok faydalı olacağına inandıkları önemli bir girişim başlattıklarını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, “Biliyorsunuz, her yatırımda bir risk vardır. Ancak, eğitime yapılan yatırım bunun tek istisnasıdır. İşsizlik kadar beceri ve mesleksizlik, bugün sadece ülkemizde değil, Avrupa’da da, giderek büyüyen bir sorundur.Dünya değiştikçe, var olan becerilerin bir kısmı anlamını yitiriyor. Dolayısıyla kendini yenileyemeyen insanların işlerini kaybetme riski artıyor. Ama diğer taraftan, yeni ve katma değeri daha yüksek işler ortaya çıkıyor. Bunlar içinse daha farklı bilgiye ve becerilere sahip olmak gerekiyor. İşte şimdi bu program, bu sorunları aşmak için geniş bir imkânlar dizisi sunuyor. Gençlerimizin beceri sahibi olması için gerekli alt yapıyı oluşturmamıza katkı sağlıyor” diye konuştu.


-Program sanayinin ihtiyacını da karşılayacak

 

Eğitim kurumlarının sanayi ile işbirliğini güçlendirecek bu programın, sanayinin ihtiyacına uygun eğitim içeriği ile sanayinin ihtiyacına uygun becerilerle donanmış insanların yetişmesini de sağlayacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, ayrıca bu programın, Türkiye’nin AB’ye intibak sürecine katkı sağlayacağını, bu sürecin gerektirdiği insan kaynağının yetişmesine yardımcı olacağını kaydetti.

Hisarcıklıoğlu, programın ülkeye kazandırılması noktasında vizyonlarını ve emeklerini ortaya koyan Bakanlar Fikri Işık ve Mevlüt Çavuşoğlu’na ve çalışma arkadaşlarına özel sektör  adına da teşekkür etti.

 

-AB sürecinin getirileri

 

Türkiye’nin iktisadi, sosyal, siyasi dönüşüm sürecinde, Avrupa Birliği üyelik süreci ve bu kapsamda yürütülen çalışmaların son derece etkili olduğunu bildiren Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:

“AB ekonomik ve siyasi kriterleri; Yapısal değişim sürecimizi başarıyla sürdürürken, bize pusula oldu. Reform sürecimizin temeline insan onurunu, insan temel hak ve özgürlüklerine saygıyı yerleştirdi. Hukukun üstünlüğüne saygıyı güçlendirdi. İşleyen piyasa ekonomisi için gerekli kurum ve kuralların iktisadi hayatımıza yön vermesine ışık tuttu. Rekabet edebilme gücümüz daha da arttı. Üretim standartlarımız ve kalitemiz dünya ile rekabet eder hale geldi. Tüketicimiz kazandı. İnsanımız kazandı. İş dünyamız kazandı. Ve elbette sonuçta Türkiye kazandı. Türkiye'nin AB katılım süreci devam ediyor. Önemli mesafeler aldık. Bu doğrudur. İktisadi, siyasi ve sosyal hayatımızı daha da iyileştirecek, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü güçlendirecek yapısal reformlara bundan sonra da ihtiyacımız var.

AB uyum süreci de aslında bize kapsamlı, başarısı görülmüş bir reçete sunuyor. Bu çerçevede, 2001 yılında başlayan kapsamlı reformları, bisikletin pedallarını asla durdurmadan, devam ettirmeliyiz. Zira pedal çevirmeyi bir defa bırakırsak, bisikletin dengesi bozulur.

 

Öte yandan, buradan AB'deki dostlarımıza bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye, tüm üye devletlerin ortak kararıyla müzakerelere başladı.  Bu kararın alınmasına katkı sağlayan her birey, Türkiye'de, AB üyesi ülkelerde ve Bölgemizdeki gelecek nesiller tarafından minnetle anılacak.

Aynı şekilde, süreci yokuşa süren, teknik temelde tamamlanması gereken çalışmalara gereksiz yere siyasi boyut katan, hesabını gelecek nesillerin menfaatine göre değil, gelecek seçimlere göre yapan herkes bugün de kaybediyor, yarın da kaybedecek.

 

Bakın, uzun aradan sonra yeni bir fasıl açıldı; vize muafiyeti konusunda bir adım atıldı.  İnsanlarda umut ışığı doğdu. AB katılım sürecinin hareketlendiği izlenimi oluştu. Bir heyecan ortaya çıktı.”

 

-“Görevimiz bu heyecanı değerlendirmek”

 

Şimdi herkesin görevinin bu heyecanı, bu umut ışını değerlendirmek olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, teknik olarak hazır olunan fasılları süratle müzakerelere açmak gerektiğini vurguladı. TOBB Başkanı, “Yargı ve Temel Haklar Faslı, Adalet Özgürlük Güvenlik Faslı, Sosyal Politika ve İstihdam Faslı, Ekonomik ve Parasal Politika Faslı, Eğitim Kültür Faslı ve daha bir çoğu artık müzakerelere açılmalıdır. Üye ülkelerde dahi olmayan uygulamaların Türkiye’nin önüne, “açılış kriteri” olarak konulması yanlıştır. Destek verin! Müzakereler devam etsin! Sonuçta, Türkiye’nin AB üyeliğine, Türk vatandaşları ve AB Üyesi Ülkelerin vatandaşları karar verecek” dedi.

 

AB'nin tüm dünyada saygıyla karşılanan dönüştürme gücünden, Türkiye'nin daha fazla yararlanmasına artık imkân sağlanmasını isteyen Hisarcıklıoğlu, serbest ticaret anlaşmaları ve taşıma kotalarında yaşanan soruna el atılarak, vize konusunda atılan adımla oluşan iyimserliği daha da ileri götürmenin mümkün olduğunu söyledi.

 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu bu açıdan, Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakerelerine Türkiye'nin de dahil edilmesi ile oluşacak ortamın, iyimserliği pekiştireceğine vegeleceğe dönük, daha zor konularda adım atılmasının önünü açacağına dikkat çekti.



- AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu

 

AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ise konuşmasında, "Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin vatandaşımızı Avrupa'ya gönderdik. 2014 hedefimiz de 70 binin altında kalmayacak, 70 bin civarında vatandaşımızı hem üniversite eğitimi, hem mesleki eğitim hem de her yaştan vatandaşımızı kendi oluşturdukları projelerle Avrupa'ya göndereceğiz" dedi.

 

Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı'nın Conrad İstanbul Otel'de düzenlediği "Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı"nın açılında yaptığı konuşmada, AB sürecinin Türkiye'nin en büyük çağdaşlaşma süreci olduğunu belirterek, sürece katkı verenlere teşekkür etti.

 

Türkiye'nin eğitime yaptığı yatırımların tüm dünyada takdirle karşılandığını dile getiren Çavuşoğlu, yeni okullar, üniversiteler yapılmasının, tüm okulları akıllı tahtalar, internet ağıyla donatmanın önemli olduğunu ancak öğrencilere Avrupa standartlarında bilimsel araştırma yapılmasının öğretilmesinin de büyük önem taşıdığını, bu nedenle AB eğitim ve gençlik programlarını desteklediklerini ifade etti.

 

"Türkiye, AB fonlarından iyi faydalanmıyor, yeterince proje üretilmiyor" şeklinde yapılan değerlendirmelere katılmadığını dile getiren Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

 

"2007-2013 dönemin AB eğitim ve gençlik programları son derece başarılı şekilde uygulanmıştır. Sadece bu dönemde 630 milyon avro civarında fon kullanılmıştır. Ulusal Ajansımız sayesinde bu fonlar kullanılmıştır. Aynı şekilde milletimizin cebinden tek bir kuruş çıkmadan 2 milyar liralık bir kaynak yine gençliğimizin eğitimine aktarılmıştır. Bu kaynaklarla 370 bin vatandaşımız kendi meslek ve ilgi alanıyla ilgili Avrupa'da eğitim alma, staj yapma ya da tecrübe edinme imkanı bulmuştur. 2007-2013 yılları arasında 136 milyon avro hibe kullanılarak 60 binden fazla vatandaşımızı mesleki eğitim amaçlı Avrupa'ya gönderdik. Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin vatandaşımızı bu projeler kapsamında Avrupa'ya gönderdik. 2014 hedefimiz de 70 binin altında kalmayacak, 70 bin civarında vatandaşımızı hem üniversite eğitimi, hem mesleki eğitim hem de her yaştan vatandaşımızı kendi oluşturdukları projelerle Avrupa'ya göndereceğiz."

 

"Dedemin Oyuncakları" gibi projelerle vatandaşların Avrupa'ya giderek tecrübelerini aktarma imkanı bulabildiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Köyden bir vatandaşımızdan bahsediyorum, üniversite öğrencisinden, master yapan bir arkadaşımızdan değil. Cebinden bir kuruş harcamadan bu projelerle beraber Avrupa'ya gidiyor, bu tecrübelerini Avrupa'daki dostlarımızla paylaşıyor. Toroslar'ın zirvesinde doğmuş, büyümüş bir kardeşiniz olarak, oranın çetin şartlarını bilen bir kardeşiniz olarak bunun ne demek olduğunu kişisel olarak çok iyi biliyorum" dedi.

 

- "Ön yargıların yıkılması"

 

Avrupa'dan da 150 bin kişinin bu projeler kapsamında Türkiye'ye geldiğini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

 

"Bu projelerin sadece eğitim alma ya da öğrenme gibi bir fonksiyonu yoktur, bu kadar sınırlı değildir. Gerçekten çok anlamlıdır. Yurt dışına giden her bir kardeşimiz, her bir vatandaşımız aslında Türkiye'nin gönüllü bir elçisidir, Türkiye'nin değerlerini, Türk insanını ve Türklerin neler yapabileceğini yurt dışında çok iyi göstermiştir. Aynı şekilde Avrupa'dan gelen 150 bin Avrupalı dostumuz da Türkiye'yi, Türkiye'nin şehirlerini, Türkiye'nin kültürünü, becerilerini öğrenmiştir. Aslında bugünün Avrupası'nda en çok ihtiyacımız olan şey, bu duvarların yıkılmasıdır. Yani ön yargıların yenilmesi ve de karşılıklı anlayışların pekişmesidir. Maalesef bugün Avrupa'da yaşadığımız en büyük sıkıntı ön yargıdır. Ön yargının değişik yansımalarını görüyoruz. Türkiye'nin AB sürecine 'hayır' diyen toplumlardan tutun, göçmen karşıtı eylemlere... (İsviçre'de son alınan kararları yakından takip ediyoruz. Sadece biz değil aslında, AB'yi kurum olarak ve AB ülkelerini de endişeye sürükleyen bir karardır. İsviçre'de minare yasağının da referanduma götürülmesi gibi) Bunun bu şekilde göçmen karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık hatta teröre varan boyutlarını görüyoruz."

 

Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde yapılan anketlerde, en ılımlı ülkelerde dahi ırkçı ya da AB karşıtı partilerin yükselişte olduğunun gözlendiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Avrupa Parlamentosu'nda bu partilerin sandalye sayısı artarsa, endişe ediyoruz ki Avrupa'da hep beraber savunduğumuz değerler de tehlikeye doğru gidecektir. Dolayısıyla ön yargıları yıkmak, karşılıklı diyalog ve anlayış; aslında bu akımlarla da mücadelenin en önemli yöntemlerinden bir tanesidir" diye konuştu.

 

Çavuşoğlu, "Erasmus+" ile artık yeni bir yöntemle tüm eğitim programlarını tek çatı altında birleştirdiklerini, böylece daha etkili ve daha kapsamlı bir eğitimden tüm vatandaşların yararlanmasını istediklerini ifade etti.

 

"Erasmus+"yı herkese anlatmak için büyük bir gayret içine girdiklerini ifade eden Çavuşoğlu, programın tanıtımı için hazırlanan videonun televizyon ve sinemada gösterileceğini söyledi. Çavuşoğlu, gelecek hafta spor camiasıyla da bir araya gelerek "Erasmus+" programını aktaracaklarını ifade etti.

 

Kimsenin "Bir kişi ne yapabilir?" şeklinde düşünmemesini isteyen Çavuşoğlu, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul'un çalışmalarını katılımcılara örnek gösterdi.

 

- AB süreci

 

AB sürecinin Türkiye için vazgeçilmez bir çağdaşlaşma projesi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Türkiye çok boyutlu bir dış politika izleyebilir ama en önemli dış politika projemiz ve aydınlanma projemiz AB'dir. AB sürecinde geçtiğimiz yıllarda bazı durağanlıklar olmuştur. Bunun birçoğu da AB'den kaynaklanan engellerden dolayı olmuştur. Fakat sadece 2013 yılında birkaç adımla yeniden bir pozitif gündem oluşturulmuştur" diye konuştu.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yılbaşı mesajında 2014'ün AB yılı olacağını ifade ettiğini, Fransa'nın 22. fasıla ilişkin blokajını kaldırması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İtalya, Başbakan Erdoğan'ın Almanya, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve İspanya Başbakanı Mariano Rajoye'nin Türkiye ziyaretleri ile olumlu bir havanın yakalandığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

 

"Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bu temaslar çok önemlidir ama bu temasları biz reformlarla destekleyemezsek askıda kalır. Bizim iki gün önce Sayın Davutoğlu ile beraber Catherine Ashton ve Stefan Füle ile siyasi diyalog toplantımız da aslında bu çerçevede gerçekleşti. İyi bir pozitif gündem var. Pozitif atmosfer var, bunu iyi bir şekilde değerlendirmemiz lazım. Kıbrıs konusunda çok önemli gelişmeler var. Kıbrıs konusu, AB sürecimizde defakto bir durum olarak, bir engel olarak masada olmasına rağmen sadece AB sürecimiz için Kıbrıs'ta bir çözüm istemiyoruz. Kıbrıs'ın bir barış adası olmasını istiyoruz. Kalıcı bir çözümün ve barışın gelmesini istiyoruz. Bu konuda da her zamanki gibi herkesten bir adım öndeyiz ve herkesten daha fazla Türkiye olarak destek veriyoruz, destekçisi oluyoruz. Umutlarımız tekrar yeşerdi. İnşallah bu umutlar kaybolmaz ama böylesine güzel bir ortam oluşmuşken bu fırsatı da AB sürecinde de iyi değerlendirmek gerekiyor. "

 

Yaptıkları tüm görüşmelerin olumlu geçtiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Tüm yaptığımız görüşmeler olumlu ama bunu bir reform paketiyle desteklemezsek eksik olur" dedi.

 

Türkiye'de şu anda ciddi bir reform atağı olduğunu belirten Çavuşoğlu, "İki tane seçim var. Yerel seçim ve de cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu iki seçim olmasına rağmen biz kesinlikle bu süreçten hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz, reformları kararlı şekilde inşallah hep beraber Meclis'ten de çıkaracağız, uygulamasında da hep birlikte başarılı olacağız" diye konuştu.

 

Avrupa'dan da beklentileri olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Tabii ki bu reformları yaparken Avrupalı dostlarımızdan da beklentilerimiz var. Her şeyden önce Avrupalı dostlarımızdan, Türkiye'nin önüne gereksiz engeller koymamalarını, Türkiye'nin hevesini kırmamalarını rica ediyoruz. Bunu da tüm görüşmelerimizde dile getirdik" ifadelerini kullandı.


-Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık

 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık,  "Avrupa Birliği Türkiye için devlet politikasıdır. Hükümetimiz de bu politikadan zerre taviz vermemiştir. Konjonktürel sıkıntılar olabilir ama konjonktürel yavaşlamalar politikanın temelini sarsmaz" dedi.

 

Işık, Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı tarafından düzenlenen Erasmus+ Programı ve İş Dünyası için Fırsatlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, tüm sistemlerin asıl hedefinin insanın mutluluğu olduğunu belirterek, insanların mutluluğunda önemli noktaların çok iyi bir eğitim, o eğitim sonunda iyi bir iş imkanı olduğunu, bunların da iyi bir eş ile taçlanmasıyla o insanın mutluluğuna diyecek bir şeyin olmadığını kaydetti.

 

Bütün sistemlerin ortak hedefi olan insanın mutluluğuna yönelik en önemli kaynağın insan kaynağı olduğunu ifade eden Bakan Işık, şunları söyledi:

 

"Yeraltı kaynaklarından daha çok önemli kaynağımız var; o da insan kaynağımız. Hele de bireysel yaratıcılıkta gerçekten iyi bir niteliği olan Türk insanının bu niteliği eğitim ile taçlandırması, kendisi ve ülkesi açısından da değer üreten hale gelmesi çok önemli. Türkiye'de yabancı yatırımcılara; 'Neden Türkiye'desiniz' diye sorulduğunda cevap nitelikli insan gücüdür. Bu insan gücünün niteliğinin en üst noktaya çıkarılması hepimizin ortak hedefidir. Bu noktada çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Eğitim sistemimizde önemli gelişmeler sağlanıyor. Bir dönem meslek eğitiminde gerileme söz konusu oldu ama son yaptığımız 4+4+4 düzenlemesiyle meslek eğitiminin önündeki engeli de tamamen kaldırdık."

 

Bakan Işık, gençlerin ister meslek isterse üniversite hayatına gitmesi için önündeki engelleri kaldırdıklarını anlatarak, "Meslek eğitimi alan gençlerimizin niteliğinin yükselmesi noktasına geldik ve bu son dönemdeki çok sevindirici. Bu insan kaynağının teorik eğitimle donatılması tek başına yeterli değildir" dedi.

 

"Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?" sözünü hatırlatan Bakan Işık, "Bu işin ideali okuyan insanın gezerek bu bilgiyi taçlandırmasıdır" dedi.

 

Işık, gençlerin önemli bir eğitim aldığını ve eğitim kalitesini yükselten üniversitelerin bulunduğunu vurgulayarak, "Ama bu eğitim alan gençlerimizin mutlaka dünyayı gezmesi, hele de bilim ve teknoloji alanında Avrupa'daki ülkeleri gezmesi, biraz kalıp orada tecrübelerden faydalanması, imkanları öğrenmesi, değerlendirmesi ve belki iş kurması, belki ticaret yapması, girişimcilik açısından bazı Ortaklar bulması Erasmus+ gibi programlar sayesinde olacak" şeklinde konuştu.

 

-"Hükümetimiz AB politikalarından taviz vermemiştir"

 

Fikri Işık, Türkiye'nin ve Türkler'in Orta Asya'dan beri yönünün Batı'ya dönük olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

 

"Bugün de Avrupa Birliği Türkiye için devlet politikasıdır. Hükümetimiz de bu politikadan zerre taviz vermemiştir. Konjonktürel sıkıntılar olabilir ama konjonktürel yavaşlamalar politikanın temelini sarsmaz. Hükümetimizin bu noktadaki kararlılığı sürmektedir. Avrupa Birliğine girmek sadece müzakereleri fasıl fasıl yürütmek değildir. Erasmus+ programları gibi programlarla hükümetler, STK'lar, iş dünyası bazında ilişkileri geliştirmek ve güçlendirmek Türkiye'nin Ab politikasının olmazsa olmazıdır. Erasmus+ programını önemsiyoruz. Girişimcilik ruhuna sahip gençlerimiz için çok önemli imkanlar ve avantajlar sağlayacağına inanıyoruz. Biz aslında değişirken değiştirmek, etkilenirken etkilemek, öğrenirken öğretmek, paylaşmak, tecrübe kazanmak, tecrübeleri paylaşmak ekseninde bu programların verimli ve başarılı olacağına inanıyoruz."

 

Türkiye'nin yeni güçlenen Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi bulunduğunu anlatan Işık, "Bu Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin güçlenmesi sadece Ar-Ge'ye verilen finansal destekler veya şirketlerin kurduğu Ar-Ge merkezleri, teknokentlerle olacak iş değil. Bu ekosistemin bir bütün olarak güçlenmesinde en önemli unsur insan unsurumuzdur" diye konuştu.

 

Işık, bu toplantıda ortaya konulacak görüşlerin ve önerilerin sadece Türkiye'nin Avrupa Birliği ile daha da yakınlaşması sonucunu doğurmayacağını, aynı zamanda Türkiye'nin nitelikli iş gücü, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi açısından da son derece faydalı sonuçlar doğuracağına inandığını söyledi.



-Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı Bülent Özcan

 

Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı Bülent Özcan, ajansın tarihi ve çalışmaları hakkında bilgi verdiği konuşmasında, 5 farklı program çerçevesinde çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı.

Türkiye Ulusal Ajansı’nın 10 yıllık dönem içinde başarılı projelere imza attığını ifade eden Özcan, en fazla proje başvurusu alan ajans olduklarını bildirdi. 25 bin 31 projeye destek verme kararı verdiklerini belirten Bülent Özcan, toplumun her kesiminden insanın AB üyesi ülkelerde değişim fırsatı yakaladığını dile getirdi.

 








Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA