29.04.2014 / Atina / Yunanistan
Genel kuruldaki konuşmasında son zamanlarda küresel ekonomide göze çarpan eğilimler hakkında bilgiler veren Hisarcıklıoğlu, “2008’den beri çok zor zamanlar geçirdik. Küresel ekonomik kriz ekonomilerimizi çok kötü şekilde etkiledi. Merkezi Avrupa ülkelerine fazla bağlı olmanın olumsuz etkilerini gördük. ABD’de başarılı büyüme oranlarının ardından Avrupa ülkelerinde toparlanma süreciyle karşı karşıyayız. Bu, ekonomilerimiz için müthiş bir haber. Ancak dikkatli olmalıyız. Önümüzdeki dönem hepimiz için zor olacak. Küresel ekonomi olarak yeni bir döneme giriyoruz” dedi.
Küresel ekonomik krizin ardından parasal genişleme evresine tanık olduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, “Ben bunu karantina dönemi olarak görüyorum: FED giderek artan miktarda Dolar piyasaya sürerek küresel ekonomiyi karantinaya aldı. ABD’de ekonomik canlanmanın ardından azalma başladı. Gelişmekte olan ülkelere fon akışı gittikçe azalacak. Diğer bir deyişle, finansman azalacak. Bu, uzun vadede iş dünyası için hayatı zorlaştıracak. Yeni yatırımlar ve büyüme zorlaşacak. Oyun planımızı düzenlemeliyiz. Balkan ülkeleri arasında işbirliğini geliştirmek için yeni araçlar geliştirmeliyiz” şeklinde konuştu.
-“Kuralları yeniden yazacaklar”
Hisarcıklıoğlu, gelişmekte olan piyasaların küresel ticaretten daha büyük pay almaya başladığını, ABD’nin bu eğilimi tersine çevirmek için yeni bir girişimde bulunduğunu söyledi.
ABD’nin küresel ticareti tekrar tasarladığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Trans-Pasifik Ticaret Ortaklığının 3 yıl önce 13 Pasifik ülkesi olarak gündeme getirildiğini, Çin dışında bütün önemli Pasifik ülkelerinin hepsinin bu ortaklıkta yer alacağını ifade etti.
Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “Kanada, Meksika, Avustralya, Kore, Şili, Malezya, Japonya ve Singapur üyeleri arasında yer alıyor. Geçen yıl, aynı şekilde, Avrupa Birliğiyle Trans-Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığını başlattılar. Bu yeni ortaklıklar küresel ekonominin üçte ikisine tekabül ediyor ve yeni bir kulüp oluşturuyor.
Bu sadece bir ticaret kulübü değil. Bu bir yatırım kulübü. Küresel ticaret ve bütün mal ve hizmetlerin standartları açısından kuralları yeniden yazacaklar. Bu hepimizi doğrudan etkileyecek.
Biz, Balkan ülkeleri olarak, çok dikkatli olmalıyız. Çünkü biz Avrupa’nın bir parçasıyız. Bir kısmımız Avrupa Birliği üyesi, diğerlerimiz önümüzdeki yıllarda üye olmayı bekliyor. Şu noktada iki önemli sorun mevcut.
Birincisi, bu yeni ticari oluşumun Balkan ülkelerine olası etkilerini araştırmamız gerekiyor. AB kurumları araştırma raporları üzerinde çalışıyorlar ancak hepsi Avrupa ülkelerine odaklanıyor. Bu da demek oluyor ki biz TTIP’nin Balkan ekonomileri üzerindeki etkilerine odaklanan yeni bir araştırma raporu oluşturmalıyız. Buna ek olarak Brüksel’de haklarımızı korumak için lobi eylemlerine başlamalıyız.
İkinci olarak, bildiğiniz gibi, hepimiz AB üyesi değiliz. Ancak AB ile Gümrük Birliği ve STA’larımız mevcut. Bu da demek oluyor ki Amerikan ve Pasifik şirketleri için açık piyasa teşkil edeceğiz, öte yandan onların piyasaları bize kapalı olacak. Balkan ülkeleri olarak haklarımızı hep birlikte savunmamız gerekmekte. Avrupa Komisyonundan TTIP’ye bütün Balkan ülkelerini dahil etmesini talep etmeliyiz. İnanıyorum ki Avrupa Dönem Başkanı olarak Yunan dostlarımız bize bu konuda yardımcı olabilir”.
-“Girişimci çekmek başarı için kilit faktörlerden birisi olacak”
Ülkelerin yenilikçi girişimcileri çekmek için mücadele verdiklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, “ABD ve Kanada girişimcilere vize konusunda kolaylık sağlıyor. İnovasyon şirketleri günbegün ABD’ye yerleşiyor. Rakamlar bunu doğruluyor. Silikon Vadisindeki girişimcilerim % 52’si ABD dışında doğmuş bulunmakta.
Görünen o ki önümüzdeki yıllarda hangi ülke daha çok girişimci çekebilirse kazanacaktır. Girişimci çekmek başarı için kilit faktörlerden birisi olacak. Ancak Balkan ülkeleri olarak biz girişimcilerimizi kaybediyoruz. Daha çok girişimci çekmek için strateji geliştirmemiz gerekmektedir” dedi.
-“Ülkeler şehirleriyle rekabet ediyor”
Hisarcıklıoğlu, şehirlerin artan önemine de değinerek şunları kaydetti: “Orta sınıf dünya genelinde büyümekte ve git gide daha fazla oranda şehirlere yerleşmektedir. Günümüzde 1,5 milyar insan dünyanın en büyük 6 şehrinde yaşamakta. Dünyanın gayri safi hasılasının yarısı bu şehirlerden geliyor.
On yıl içerisinde bu şehirlerin nüfusu 2 milyara ulaşacak. Ekonomik güçleri de büyüyecektir. Bu demek oluyor ki ülkelerin ana çekici unsurları şehirleri. Günümüzde ülkeler şehirleriyle rekabet ediyor. Balkan ülkeleri olarak bu eğilim değişimi konusunda dikkatli olmalıyız. Şehirlerimize daha fazla yatırım yapmalıyız. Bu aynı zamanda turizmde başarılı olmak için de önem teşkil ediyor”.
-Türkiye’nin hedefi 50 milyon turist
Balkan ülkeleri olarak turizm açısından çok şanslı olduklarının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Doğaya, kültüre ve tarihe sahibiz. Her yıl 70 milyondan fazla turisti ağırlıyoruz. Öte yandan Fransa yılda 83 milyon turist çekiyor. Bu bizim daha fazla potansiyelimiz olduğunu gösteriyor” dedi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin 2013’te dünyadaki en büyük altıncı turizm merkezi olduğunu ve son 7 yıl içerisinde Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısının % 60 arttığını bildirdi.
Türkiye olarak hedeflerinin 50 milyon turist ağırlamak ve turizmden 50 milyar gelir sağlamak olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Ancak Türkiye bölgemizde turizm potansiyeli olan tek ülke değil. Doğal güzellikleri ve tarihi geçmişleriyle Balkan ülkeleri hayal edemeyeceğimizden fazla turizm potansiyeline sahipler. Yapmamız gereken tek şey işbirliği ve ortak projeler.
Örneğin, Uzak Doğu, Amerika ve Pasifik ülkelerinden daha fazla turist çekebilmek için ortak turizm paketleri oluşturabiliriz. Bu ülkelerden bir turist, İstanbul’u, Atina’yı, Saraybosna’yı ve Bükreş’i görmek istiyorsa onlara ortak çabalarımızla en uygun seçeneği sunmalıyız. Şehirlerimizi buna göre tasarlamalıyız. Her şehrin farklı bir karakteri olmalı. Birbirlerinden farklı olmalılar. Birbirlerini tamamlamalılar. Türkiye turizm alanında engin tecrübeye sahip. Yunanistan da aynı şekilde turizm alanında çok başarılı. Bence Balkan iş dünyası yeni bir dönem başlatabilir. Buna ek olarak hükümetlerimizin desteğine ihtiyacımız var. Eğer hükümetlerin desteği olmazsa bizim çabalarımız başarı için yeterli olmayacaktır”.
Hisarcıklıoğlu’na TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ebubekir Bal ile TOBB Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Ergün Efendioğlu da eşlik etti.