05.05.2014 / İstanbul
İstanbul Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen konferanstaki konuşmasında herhangi bir ihmal yüzünden bir insanın iş göremez hale gelmesi ya da en kötüsü hayatını kaybetmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu “Biz TOBB olarak bugüne kadar bu anlayışla çalıştık, uygulamaların takipçisi olduk. Bundan sonra da sürece ilişkin her türlü desteği vermeye devam edeceğiz” dedi.
İşçilerle birlikte çalıştıklarını ve kazanmak için beraber ter döktüklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, “Bakanlığımız da bu konuda oldukça hassas. Son dönemde İş sağlığı ve güvenliğini müstakil bir kanun haline getirerek, bu konuya verdikleri önemi bir kez daha gözler önüne serdiler. Biz de iş alemi olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın “önlemek, ödemekten daha ucuz ve insanidir” sloganı ile adım attığı bu yolda kendilerine destek olduk. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun hazırlık aşamasından itibaren, işçilerimizin en sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışması, işverenlerimizin ise ekonomik olarak bu düzenlemeden zarar görmemeleri için elimizi taşın altına koyduk. Her ölçekten işletmenin, sanayicimizin, tüccarımızın görüşlerini ilettik. Bakanlığımızla kol kola çalıştık” diye konuştu.
Çalışma hayatında yapılan bütün düzenlemelerde sosyal diyalog mekanizmasına önem veren Bakanlığın tüm kesimlerin görüşlerini göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği kanununu çalışma hayatına kazandırdığını söyleyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu şunları ifade etti:
“Gerçekten de Bakanımız Faruk Çelik’in vizyonu sayesinde ortaya son derece başarılı iş çıktı. İş sağlığı ve güvenliğinde önemli bir atılım yaptık. Tabii Kanunun yürürlüğe girmesi ile bizim sorumluluğumuz bitmedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun tanıtılması, öneminin anlatılması, uygulamaya ilişkin bilgilendirilmelerinin yapılması için çalışmalar yürütüyoruz.
Bakanlığımızın düzenleyeceği her türlü seminer, toplantı ve konferanstan üyelerimizin ve onlara bağlı işverenlerin haberdar edilmesi için duyurular yapıyoruz, bilgilendirme notları düzenliyoruz.
Bunlara paralel olarak işletmelerimizden geri dönüşler de alıyoruz. Bildiğiniz gibi işletmelerimizin %98’i KOBİ’lerden oluşuyor. Ekonomimizin bel kemiği olan KOBİ’lerin zarar görmeden işçilerine en iyi ortamı sağlayabilmeleri önceliğimiz olmalı. Bu noktada KOBİ’lerimize, sürece uyum sağlayabilmeleri için destek olmamız lazım. Özellikle, 10’un altında işçi çalıştıran işletmelere verilen devlet desteğinin 50’nin altında işçi çalıştıran tüm işletmeleri kapsayacak şekilde genişletilmesi son derece önemli.”
-
İş sağlığı ve güvenliği kanunu ile iş güvenliği uzmanlığı teriminin daha sık duyulmaya başlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, Kanun uyarınca, her işletmenin çalışan sayısına göre kendisine rehberlik edecek en az bir iş güvenliği uzmanının bulunması veya bunlardan hizmet alması gerektiğine işaret etti. Hisarcıklıoğlu, “Biz her fırsatta, mevcut iş güvenliği uzmanlarının sayısının yeterli olmadığını dile getiriyoruz” derken, yeterli sayıya ulaşabilmek için bu uzmanların da yetiştirilmesi, eğitim programlarının artırılması gerektiği üzerinde durdu.
Bakanlığın bu çağrıya kulak vererek, piyasanın ihtiyaç duyduğu yeterli uzman sayısına ulaşabilmek için çalışmalara başladığını bildiren Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Bu çalışmaların hızlandırılarak piyasadaki iş güvenliği uzmanlarının artırılması ile işletmelerimiz daha rahat nefes alacaktır. Yeni kanunun yükümlülükleri ile işçilerin artık düzenli sağlık kontrolleri yapılıyor, iş yerlerindeki riskler belirleniyor, işçiler düzenli eğitimlere tabi tutuluyorlar. Bu gelişmelerin sonucu olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda ülkemizin başarı grafiği yükseliyor, işçimiz sağlıklı ve güvenli koşullarda üretmeye devam ediyor.”
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise konuşmasında, "30 işçinin altındaki iş yerlerinde örgütlenmeyle ilgili yasak... Açık söylüyorum, biz böyle yasakçı bir anlayıştan yana değiliz. 30 işçi meselesi konusunda işçi ile iş veren kesimi anlaşamadı. Nereye gitti bu konu? Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Şimdi ben Anayasa Mahkemesi'ne çağrıda bulunuyorum; Twitter ile ilgili kararlar 1 haftada veriliyor, bu kadar çalışanı ilgilendiren karar neden verilemiyor?" ifadesini kullandı.
Çelik, kazalarının yüzde 98'inin ve meslek hastalıklarının yüzde 100'ünün önlenebilme olanağı varken, dünyada her gün yaklaşık 1 milyon iş kazası meydana geldiğini, her 15 saniyede 160 iş kazası yaşandığını ve bu süre içerisinde 1 işçinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada her yıl iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu 2 milyon 300 bin kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Çelik, "1 çalışan dahi hayatını kaybettikten sonra, binlerce milyar dolarlık ihracat yapsanız ne anlamı var inancı içerisindeyiz. 1 işçi dahi sakat kalsa, engelli durumuna gelse, binlerce ton üretim yapsanız neye yarar anlayışıyla olaya bakıyoruz. Onun için ülkelerin kalkınması, insani değerler üzerine inşa edildiği zaman anlamlıdır ve değerlidir. Her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da önce insan demek ve bunun gereğini yapmak durumundayız" diye konuştu.
Çelik, Türkiye'de 2002'den 2012'ye kadar işçi, çalışan sayısındaki artışın yüzde 128, iş yeri sayısındaki artışın yüzde 111 düzeyinde olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Bu artışlar olmasına rağmen 100 bin işçide ölüm oranı 17'den 6'ya gerilemiştir. Artık iş kazalarıyla ilgili beyan zorunluluğu geldiği için 2012 rakamı çok net bir rakamdır. Arkadaşlarımız Türkiye'nin iş kazalarında dünyada üçüncü olduğunu söylüyor. Neye göre arkadaşlar ya? Bu, her toplantıda kullanılıyor; iş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada üçüncüyüz. Hangi veriye göre? Eurostat'ın, ILO'nun böyle bir verisi var mı? Yok. Türkiye'yi, bu uluslararası toplantılarda ve benzer toplantılarda bunu sık sık dile getirip ne amaçlıyorsunuz?"
Adınız Soyadınız | |
E-Posta Adresiniz | |
Kullanıcının E-Posta Adresi | |
Gönderenin Notu |