TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye ve İran daha güçlü işbirliklerine hazır


10.06.2014 / Ankara



Cumhurbaşkanı Gül ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de katıldığı Türkiye-İran İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, halkların refahı için ticaretin artırılması gerektiğini vurgulayarak, “Ortalamada 15 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Ama bu bizim için yeterli değil, bizim hedefimiz daha büyük. Dün gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinde siz sayın cumhurbaşkanlarımızın belirttiği gibi, hedefimiz ticaret hacmimizin 30 milyar dolara ulaşmasıdır” ifadesini kullandı.​

HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ


Türkiye-İran İş Forumu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Bakanlar ve iki ülke işadamlarının katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi.

 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasınnda Türkiye-İran arasında ocak ayında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesinin, ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşılmasına katkı sağlayacağını bildirdi.

 

Hisarcıklıoğlu, ikili ilişkiler konusunda tarihi bir gün yaşandığını söyledi. Hasan Ruhani'nin 18 yıl sonra, "cumhurbaşkanı" düzeyinde Ankara'ya resmi ziyaret gerçekleştirdiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, Ruhani ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün foruma katılımlarının kendileri için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getirdi.

 

İran ile Türkiye arasında kadim bir dostluk bulunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "İran bizim için sadece komşu bir devlet değil, aynı zamanda kardeş olarak gördüğümüz bir ülkedir" diye konuştu.

 

Son bir kaç yıldır tüm dünyada değişim ve hareketlilik yaşandığını belirten Hisarcıklıoğlu, yeni bir dönemin işaretleri olan bu değişim sürecinin, Türkiye ve İran'ın tam merkezinde olduğu coğrafyada düğümlendiğini kaydetti.

 

Batıdaki ülkelerin derin ve nasıl çözüleceği bilinmeyen ekonomik sorunlarla boğuştuğunu, Ortadoğu'daki ülkelerde ise siyasi karışıklığın arkasının kesilmediğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

 

"Biz bu coğrafyaya yön veren iki ülke olarak, bu değişim sürecini çok iyi anlamak ve adımlarımızı buna göre atmak zorundayız. Aramızdaki güçlü kültürel ve tarihi bağları çok boyutlu bir işbirliğine dönüştürmemiz olmazsa olmazımız haline gelmeli. Ancak bu yolla değişime ayak uydurabilir, bölgemizi huzur, istikrar ve refah alanı yapabiliriz."

 

- "Tercihli Ticaret Anlaşması ticareti rekora taşıyacak"

 

Dünyanın zengin ülkelerinin daha fazla işbirliği ve ticaret düsturu ile hareket ettiklerinin ve komşuları ile beraber zengin olduklarının altını çizen Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile İran'ın da kendi halklarının refahı için bu yolda ilerlemesi gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ülkeler arasındaki 15 milyar dolarlık dış ticaret hacminin yeterli olmadığını ifade etti.

 

Dış ticaret hacminin 30 milyar dolara ulaşmasının hedeflendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, bunun için bölgesel işbirliği anlaşmaları olan ECOTA ve TPS-OIC'nin uygulamaya konulmasının önemine işaret etti.

 

İran'ın taviz listelerini bir an önce teslim etmesini dilediklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Ülkelerimiz arasında ocak ayında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesi, ikili ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşmamıza katkı sağlayacaktır. Bu anlaşmanın da bir an önce yürürlüğe girmesini rica ediyoruz" diye konuştu.

 

- "İpek Yolu yeniden canlandırılmalı"

 

İki ülke arasındaki ticarette en büyük problemlerden birinin taşımacılık olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, hem ikili hem de transit geçişlerde Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt farkı alınmasının ikili ticarete sekte vurduğuna dikkati çekti.

 

İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması sürecinin de gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Türkiye ile İran'ın dostluğu kadimdir. Bizim için başarının şifresi birlik ve beraberliktir. İşte bu forumun gerçekleşebilmesi, iş adamlarımızın ilgisi, ülkelerimiz arasında hayat bulacak olan daha güçlü bir birlik ve beraberliğin mesajıdır. Hem ülkelerimizin liderleri olarak sizler hem de biz iş adamları bu noktada büyük sorumluluk taşıyoruz. Halklarımızın geleceği, bizlerin gayretlerine ve birliğine bağlı."

 

 

 -Cumhurbaşkanı Abdullah Gül

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkler ile İranlılar çok konuşuyorlar, anlaşıyorlar, çok güzel hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar" şeklindeki izlenimi mutlaka yıkmak gerektiğini belirterek, "Bu intibayı, anlayışı yıktıktan sonra meşru bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu, karşılıklı 'kazan-kazan' ilkesi çerçevesi içinde olacaktır muhakkak" dedi.

 

Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret için Türkiye'de bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile TOBB'de düzenlenen "Türk-İran İş Forumu"nun açılışına katıldı.

 

Ruhani'nin ziyareti dolayısıyla İranlı iş adamlarıyla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Gül, ülkelerin esas gücünün girişimci insanlardan geldiğini bildiklerini ve desteklerini göstermek için toplantıya katıldıklarını söyledi.

 

Tahran'dan Ankara'ya 18 yıl aradan sonra resmi düzeyde ilk ziyaretin yapıldığını anımsatan Gül, dün Ruhani ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinde, Ruhani ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nde ilişkilerin gözden geçirildiğini dile getirdi.

 

Türkiye ve İran'ın kadim dost ve komşu olduğunu, köklü devlet gelenekleri bulunduğunu belirten Gül, Türkler ve İranlıların tarih boyunca yakın işbirliği kurduğunu söyledi. Gül, "Öyle dönemler olmuş ki bizim saraylarımızda Farsça, sizin saraylarınızda Türkçe konuşulmuş. Bu kadar birbirine yakın ve kaynaşmış iki ülkenin, aynı zamanda büyük ekonomik potansiyeller arz ettiğini göz önüne aldığımızda yapılan işlerin çok fazla olmadığını görüyoruz" diye konuştu.

 

Görüşmelerde, sanayi ve gelişmişlik itibarıyla birbirine çok benzeyen Fransa ve Almanya örneğini verdiğini aktaran Gül, "Bizim ilişkilerimizden korkmamamız lazım. Bizim ticari ve ekonomik ilişkilerimizin birbirimize rakip gibi, birimiz kazanırsak diğerimiz kaybedecek gibi asla anlaşılmaması lazım. Tam tersine ne kadar çok yan yana olursak, ne kadar çok işbirliğimizi geliştirirsek karşılıklı kazançlarımızın da o kadar çok olacağını karşılıklı bir kez daha keşfetmemiz gerekmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

 

-"Türkler rekabetten çekinmemektedir"

 

İran'ın tabii zenginlik açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığına, gaz ve petrolde dünyanın en büyük rezervlerine sahip ilk beş ülkesinin içerisinde olduğuna işaret eden Gül, Türkiye'nin böyle bir doğal zenginliği olmadığı için beşeri sermayeye büyük önem verdiğini, her alanda girişimciliğin ve özel sektörün öne çıkarıldığını kaydetti.

 

Türkiye'nin önemli mesafeler kat ettiğini vurgulayan Gül, Gayri Safi Milli Hasıla'nın 850 milyar doları aştığını, Avrupa'nın altıncı, dünyanın 17'nci büyük ekonomisi durumuna gelindiğini söyledi. Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında gümrük duvarı bulunmadığını ifade eden Gül, Türkiye'nin ihracatının yarısına yakınının Avrupa ülkelerine olduğunu anımsattı. Gül, sözlerine şöyle devam etti:

 

"İhracatımızın yüzde 95'ini sanayi malları teşkil etmekte. Bu anlamda rekabetten çekinmiyoruz. Almanya, İngiltere, Fransa ile yaptığımız rekabet son 15 senede Türk sanayisini güçlü hale getirdi. Türk sanayicisi ürettiklerini Almanya'ya, İngiltere'ye satabilir oldu. Bazı büyük Avrupa ülkeleriyle ticaret fazlası veriyoruz. Mesela İngiltere'ye sattıklarımız, İngiltere'den aldıklarımızdan daha fazla. Otomobil ihracatımız Türkiye'nin ihracat kalemleri içerisinde en büyüğü. Şüphesiz ki Türkiye'nin takip ettiği politikalar dışarı çok büyük bir güven verdiği için Türkiye'ye büyük sermaye akımı da vardır. Son 10 yılda Türkiye'ye gelen yabancı sermaye yatırımı 150 milyar dolardır. Geçen sene 12 milyar doların üzerinde yatırım gelmiştir ki, durgun olan bir seneydi. Bütün bunlar, şunu göstermektedir ki Türkler, rekabetten çekinmemektedir.

 

Aynı şekilde Türk özel sektörü de Türkiye dışında çok faaldir. Türk özel şirketlerinin dışarıdaki yatırımları 30 milyar dolar civarındadır. Özellikle Türk müteahhitleri, Türkiye dışında 275 milyar dolarlık projeyi tamamlamışlardır. Bütün bunlar şunu göstermektedir ki dışa açılmaktan ve yabancı yatırımcıları Türkiye'ye davet etmekten hiç çekinmemekteyiz. Bu anlamda kendimizde bir öz güven oluşmuş vaziyettedir. Bütün bunların neticesinde de son 10 yıl içinde Türkiye'nin ekonomik büyümesi ortalama yüzde 5,5 olmuştur. Dünyanın yaşadığı büyük finans krizlerini de düşündüğümüzde, 10 sene içerisinde ortalama yüzde 5,5'luk büyümenin gayet değerli olduğu takdir edilecektir."

 

-"30 milyar dolarlık hedefimiz asla kırılmamalı"

 

Türkiye'nin, bu noktalara gelirken komşularıyla ilişkilere de büyük önem verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, bütün komşularla ticaret ve ekonomik işbirliğinin Türkiye'nin önceliği olduğuna vurgu yaptı. İran ile ticaret hacminin 2012'de 20 milyar doları geçtiğini, geçen yıl ise 15 milyar dolar seviyesine gerilediğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, "Bu, bizim 30 milyar dolarlık hedefimizi, azmimizi asla kırmamalıdır. İran ve Türkiye'nin potansiyeli 30 milyar dolarların üzerindedir. Buna Türk ve İranlı tüccarlar vakıftır. İstanbul'daki Tahtakale, Sultanhamam neyse Tahran'ın çarşısı da aynı heyecan, dinamizm ve aynı müteşebbislik ruhunu taşımaktadır. Yeter ki değerli biraderim, biz Türk ve İranlı iş adamlarının önünü açalım. Devletlere, hükümetlere düşen altyapıyı hazırlamaktır" ifadelerini kullandı.

 

Türkiye ile İran arasındaki hukuki altyapının tamamlandığını, bundan sonraki adımın uygulamayı sağlamak olduğunu kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Gerek burada gerek İran'da uygulamada pratikte zorluklarla karşılaştığımız bir vakadır. Bu uygulamayı gerçekleştirmemiz lazım. Dün de sizlerle gayet samimi bir şekilde paylaştım, şöyle bir intiba oluşuyor, Türkler ile İranlılar çok konuşuyorlar, anlaşıyorlar, çok güzel hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar. Bu intibayı muhakkak yıkmamız lazım. Bu intibayı yıkmamız için sizin bu ziyaretinizin önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Çünkü neredeyse kabinenizin tamamıyla birlikte geldiniz, Türkiye'den de bütün kabine üyeleriyle, Sayın Başbakan ile bir araya geldiniz, bütün detayları konuştunuz. Baş başa da siyasi konuları da konuştuk. Dolayısıyla bu intibayı, anlayışı yıktıktan sonra meşru bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu, karşılıklı 'kazan-kazan' ilkesi çerçevesi içinde olacaktır muhakkak."

 

-"Her şey hukuki, süratli bir şekilde yapılabilir"

 

Fiziki altyapının da kolaylaştırılması gerektiğine işaret eden Gül, kara ve hava yolu ulaşımının sıklaşması ve şehirlerin birbiriyle bağlanması durumunda yapılan işlerin de çoğalacağını belirtti.

 

Gümrükler için de standartlaşmanın gerektiğini söyleyen Gül, "Niçin gümrüklerde insanlar ve eşyalar vakit kaybetsin? Her şey hukuki bir nizam içinde, düzenli, süratli bir şekilde yapılabilir" dedi.

 

Komşu ülkeler arasındaki en zor meselesinin sınır olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, "Sınır meseleleri yüzünden kavgalar, savaşlar, küslükler çıkar. Bizimse 400 yıldır barış içerisinde, karşılıklı iradeyle kurduğumuz sağlam bir sınırımız var. En zor meseleyi gerçekleştirdikten ve 400 sene en ufak bir şüphe uyandırmadıktan sonra niçin ticaretimizi hızlandırmayalım? Niçin ortak yatırımları sonuna kadar teşvik etmeyelim? Bunların hepsinin gerçekleşebileceğine inanıyorum" değerlendirmesini yaptı.

 

-"Milyarlarca dolar Türkiye'ye gelecek, milyarlarca dolar İran'a gidecek"

 

Hukuki düzenlemeler ve güvenin bunun için büyük önem taşıdığının altını çizen Gül, Türkiye'de iş yapan İranlı bir tüccar veya yatırımcının bir Türk iş adamıyla aynı muameleyi gördüğünden emin olması gerektiğini söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:

 

"Sadece haklı ve haksıza göre muamele edilir. Eğer Türk iş adamı İranlıya karşı haksızsa muhakkak ki Türk hukuku ve mahkemeleri İranlıya 'Sen haklısın' diyebilmeli. İran'da da aynı şekilde aynı güven ortamını oluşturduğumuzda, orada da bir Türk ve İranlı iş yaparken, olur ya bir anlaşmazlıkları söz konusu olduğunda mahkemeye gittiklerinde, sadece haklı kimse ona göre karar verebilme güveni oluşturulduğunda inanıyorum ki milyarlarca dolar Türkiye'ye gelecek, milyarlarca dolar İran'a gidecektir."

 

Türkiye'nin Avrupa ile gümrük birliği içinde olmasının İranlı yatırımcılar için büyük bir avantaj yaratacağını anlatan Gül, Türkler için de İran'ın hem kendi başına büyük bir pazar hem de Asya'ya açılan çok büyük bir kapı olduğunu vurguladı.

 

Karşılıklı siyasi iradenin toplantı çerçevesinde bir kez daha dile getirildiğini belirten Gül, iş dünyasının temsilcilerine "Sizler ne kadar çok iş yaparsanız, İran'da ve Türkiye'de gelir, istihdam, ihracat o kadar artar ve sonunda her iki ülke 'kazan-kazan' ilkesi içinde ileriye doğru ilerler" diye seslendi.

 

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını Ruhani'nin ziyaretinin ekonomik ilişkilere büyük bir ivme kazandıracağına olan inancını dile getirerek bitirdi.

 

-İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani

 

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de, 20 yıl sonra geldiği Türkiye'de gördüğü olumlu gelişme ve yeniliklerden İranlı olarak onur duyduğunu belirterek, "Güvenli, istikrarlı ve gelişmiş bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır" dedi.

 

Türkiye'ye yaptığı ziyaretin ikinci gününde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konferans Salonu'nda düzenlenen Türkiye-İran İş Forumu'na katılan Ruhani, bu toplantının ülkeler arasındaki ticaret hacminin yükseltilmesinde bir dönüm noktası olması temennisinde bulundu.

 

İranlı ve Türk işadamlarının iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin belkemiği olduğunu belirten Ruhani, kendilerinin de arzu edilen sonuçlara ulaşmak için çaba sarf ettiğini, iki ülkenin potansiyelinden yararlanmak için etkili adımlar attığını ifade etti. Ruhani, tarih boyunca dostluk, kardeşlik ilişkisi yaşayan Türkiye ve İran'da benzer şekilde yöneticilerin seçimle işbaşına geldiğini ve iki ülkenin birçok ortak noktası bulunduğunu dile getirerek, "İki ülke ve liderleri olarak ilişkileri geliştirmek için çaba göstermekte kararlıyız" diye konuştu.

 

Bölgede iki ülkenin çıkarlarının çelişmediğini belirten Ruhani, 20 sene sonra geldiği Türkiye'de gördüğü olumlu gelişme ve yeniliklerden bir İranlı olarak onur duyduğunu vurguladı. "Güvenli, istikrarlı, gelişmiş ve onurlu bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır" şeklinde konuşan Ruhani, iki milletin ortak onurlara sahip olduğunu söyledi. Ruhani, şöyle devam etti:

 

"Mevlana, Konya'da bizim onurumuzdur. Bizler büyük onurlar ve ortak şahsiyetlere sahipsek, Mevlana'nın şiirlerini okuyabiliyor ve tat alabiliyorsak 'kültürümüz aynı kaynaktan beslenmiş' diyebiliriz ve bu durum ilişkilerimizin gelişmesi için büyük bir kaynak olacaktır. Hem İran, hem Türkiye'de sanayiciler ekonomik ilişkilerimizin temelini teşkil etmektedir. Onlar daha yakın ilişkiler ve ortak algı ile iki ülkenin yararına olan projelere ilişkin ekonomik gelişme ve işbirliğini garantileyebilir. İlişkiler arasında engeller varsa bunlar kesinlikle giderilecektir."

 

Demiryollarını İran'dan Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve oradan da Çin'e bağlayan bir proje üzerinde çalıştıklarını kaydeden Ruhani, "Yakın gelecekte demiryollarımız Azerbaycan'a da bağlanacak ve bu yoldan Karadeniz'e kadar uzanacak. Neden İran demiryolları bizim için önemli olan Türk demiryollarına bağlanmasın?" ifadesini kullandı.

 

- İran'ın özel sektör politikası -

 

Ruhani, iki ülke arasındaki ticaret hacmini iki katına çıkarma iradesini yöneticiler olarak kendilerinin göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Ruhani, bunun uygulamasının ise ticaret odalarına kaldığını dile getirdi.

 

İran'ın yeni hükümetinin politikalarından birinin de özel sektörün daha etkin hale gelmesi için gereken kolaylıkları sağlamak olduğunu ve bunun için gerekli birçok adımın atıldığını vurgulayan İran Cumhurbaşkanı, bu hükümetin İran aleyhinde adaletsiz yaptırımlar hususunda müzakere ederek masaya oturmaya hazır olduğunu ve bu doğrultuda ilk adımı Cenevre mutabakatı ile attığını hatırlattı. Ruhani, sadece barışçıl nükleer teknoloji peşinde olduklarını dünyaya ispatladıklarını ve buna diğer milletlerin de hakkı olduğunu gösterdiklerini söyledi.

 

Ruhani, iki ülkenin işbirliği alanları hakkında konuşurken de "Biz bölgesel kalkınma noktasında İran'ın Doğu ve Uzak Doğu'ya, Türkiye'nin de Avrupa ve Batı'ya bağlanmak için bir köprü olduğuna inanıyoruz. Gelin bölgemizin bu iki büyük köprüsünü birbirine bağlayalım" dedi.

 

Her iki ülkede de insan kaynağının mevcut olduğunu ve iki ülkenin ekonomilerini rakip değil, tamamlayıcı şekilde geliştirmesi gerektiğini bildiren Hasan Ruhani, ülkelerine yapılacak yatırımları destekleme adına politika yürüttüklerini vurguladı.

 

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, şunları kaydetti:

 

"Fars Körfezi ve Umman Denizi'nin sahilleri, demiryolu sistemimiz, doğalgaz ve petrol intikali için limanlar ve bütün serbest bölgelerimiz yatırım yapmak için hazır. İran'da çeşitli siyasi riskler azalmaya başlamıştır ve bu durum ülkelere kesinlikle benzersiz bir fırsat sunmaktadır."

 

Konuşmasının ardından hatıra defterini imzalayan Ruhani'ye TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yaprak motifli bir tablo hediye etti.

 

-İran Ticaret Sanayi ve Madenler Odası Başkanı Shafei

 

İran Ticaret Sanayi ve Madenler Odası Başkanı Gholam Hussein Shafei ise konuşmasında, Türkiye’yi sadece ticari partner olarak görmediklerini belirterek iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağlara işaret etti. İki ülke arasındaki tercihli ticaret anlaşmasının yeni işbirliklerinin de önünü açtığını ifade eden Shafei, “Komşu Müslüman ülkelerle ticaretimizi artırmaya büyük önem veriyoruz. Türkiye’de hem komşumuz hem de Müslüman bir ülke. Onun için bizim için önceliklidir” diye konuştu.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA