25.12.2012 / Ankara
VI TÜRKİYE SEKTÖREL EKONOMİ ŞURASI RAPORU
HABER FOTOĞRAFLARINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.
Şuranın açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, tüm Türkiye’nin iftihar duyması gereken bir tablo olduğunu belirterek, “Bugün bu salonda reel sektörlerimize yön veren, ekonominin büyümesini, istihdamı, ihracatı ve yatırımı sağlayan, ülkemizin önce gelen tüccarları, sanayicileri, yöneticileri ve müteşebbisleri var. Karşımızda, tüm Türkiye’nin iftihar duyması gereken bir tablo var. Etrafımızdaki ülkelerin hemen hepsinde şirketler zordayken, devlet yardımlarıyla ayakta kalırken, işte bu camia Türkiye’nin küresel krizi arkasında bırakmasını sağladı. Yatırımda, üretimde, istihdamda ve ihracatta kriz öncesi seviyeleri çoktan geride bıraktık” dedi.
Hedeflerinin, bu performansı daha da artırarak devam ettirmek olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “2023 yılında Türkiye’nin adını dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına yazdırmak istiyoruz. Milli markalarımızla dünyanın her köşesinde var olmak, bayrağımızı taşımak istiyoruz. Dünyada her evde, Türkiye’de üretilmiş bir ürün kullanılmasını istiyoruz. Biz bunları başaracağımıza inanıyoruz” şeklinde konuştu.
-Hedeflerimizin üzerine çıktık
2002 yılında TOBB Genel Kurulu’nda Türk özel sektörü olarak hedefler koyduklarını hatırlatan TOBB Başkanı şunları kaydetti: “2010 yılında ihracatımız 100 milyar doları aşacak, kişi başına gelirimiz 10 bin dolara ulaşacak. O gün ilk bizim dile getirdiğimiz bu hedefleri ulaşılmaz bulanlar oldu.
Oysa biz Türk girişimcileri, kendi gücümüzü biliyorduk. Sonuçta her iki hedefimize de ulaşmakla kalmadık, bunların üzerine çıktık. İşte bu salondaki insanlar ve onların temsil ettiği bu büyük camia, bizim girişimci ruhumuzu tüm dünyaya gösterdi. Yürekten inanıyorum, bu müteşebbis insanlarımızın dinamizmi, Türkiye’yi çok daha ileri noktalara taşıyacaktır”.
-İki temel yaklaşım
“2023 hedeflerine koşarken iki temel yaklaşımı benimsemeliyiz” diyen Hisarcıklıoğlu, “Birincisi, yüksek istihdam üreten geleneksel sektörlerimizi muhafaza etmeliyiz. İnşaat, tekstil-konfeksiyon, demir-çelik, perakende, turizm, gıda ve daha pek çok geleneksel sektörümüz bizim için vazgeçilmezlerdir. Ancak odaklanmamız gereken nokta, bu sektörlerde bir üst üretim zincirine çıkmak olmalı.
İkinci temel yaklaşım, geleceğin sektörlerinde, mesela bio-teknoloji, nano-teknoloji, yapay zeka alanlarında var olmaktır. Böylece teknoloji ithal edip tüketen, değil, üretip, ihraç eden ülke haline gelmektir. Zira bakın dünyaya. Bildiğimiz, alıştığımız küresel sistem değişiyor. Güçlü bildiğimiz ekonomiler sallanıyor, güçlü görünen yapılar yıkılıyor” dedi.
-“Bu süreci iyi değerlendirmeliyiz”
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Batıdaki ülkeler ekonomik krizlerle boğuşurken, güneyde ve doğudaki ülkelerde siyasi krizler yaşandığını vurgulayarak, herkesin kendi sorunlarına odaklandığı bu süreci iyi değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Yepyeni bir fırsat penceresi aralandığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Batımızda en büyük tüketim pazarı Avrupa var. Doğumuzda en büyük üretim pazarı Asya var. Kuzey ve güneyimizdeyse devasa enerji kaynakları var. Biz bunların tam ortasındayız. Önümüzdeki yepyeni bir fırsat penceresi aralanıyor. Bu coğrafi avantajı; güçlü fiziki ve beşeri altyapıyla, iş ve yatırım dostu mevzuatıyla, dinamik müteşebbisleriyle birleştirdiğimizi bir düşünün şimdi. İş dünyası olarak, kamu olarak ortak akılla ve birlikte çalışarak, bu sancılı sürecin sonunda kazanan oluruz” şeklinde konuştu.
- “Sorunları dile getirmekle kalmadık, çözüm önerilerimizi paylaştık”
“İşte bizler burada, bunu sağlamak için toplandık” diyen TOBB Başkanı şöyle devam etti: “60 sektörü kapsayan, sorunlar ve çözüm önerileri raporumuz, Türkiye’de başka örneği bulunmayan bir çalışmadır. Atlantik ile Pasifik arasındaki iş dünyasının oluşturduğu her uluslararası kurumun yönetiminde yer alan biri olarak, şunu rahatlıkla iddia edebilirim ki, bu çalışmanın dünyada benzeri yoktur.
Sadece sorunları dile getirmekle kalmadık, çözüm önerilerimizi paylaştık ve ilgili kurumları belirledik. Bu toplantının ardından, her bir kamu kurumu bazında ayrıca derlenmiş olan 60 sektörün sorunları ve önerileri, bu kurumlara ayrı ayrı gönderilecek. Bu benzersiz çalışmada emeği geçen sektör meclislerimizin kıymetli başkanlarını ve meclis üyelerimizi yürekten tebrik ediyorum.
Zaman zaman şunu görüyorum. Yurtdışı kuruluşların hazırladığı pek çok yüzeysel ve Türkiye’nin gerçekleriyle uyuşmayan raporlara pek itibar ediyoruz. Asıl masamızın üzerinde durması gereken, burada dile getirilen çok önemli sorunlardan hangisini çözebiliriz diye her gün dikkate almamız gereken çalışma işte budur. İnşallah bu çalışma, sadece özel sektörümüz için değil, kamu idaremiz için de, daha güçlü bir ekonominin yol haritası olur.
Türk özel sektörünün asli temsil mekanizmaları olan, Odalar, Borsalar ve Sektör Meclisleri olarak, biz bunların takipçisi olacağız”.
-Başbakan Yardımcısı Babacan
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise, toplantının herkes için hayırlı olmasını diledi.
Toplantıya çok önem verdiklerini anlatan Babacan, son iki yıllık dönem değerlendirildiğinde, 2 yıl önce dile getirilen sorunların pek çoğunun üzerinde çalışıldığının ve çözümler üretildiğinin görüleceğini söyledi.
Hükümet olarak özel sektörün sorunlarına büyük bir önemle eğildiklerini kaydeden Babacan, aksi halde, gerçeklerden kopan, piyasasının, ticaretin, sanayinin çarklarından uzak duran bir hükümet anlayışının başarılı olamayacağını bildiklerini ifade etti.
Dünyada ve Türkiye'de yaşanan ekonomik gelişmelere de değinen Babacan, küresel ekonomik krizin fazlar değiştirerek devam ettiğini, krizin ilk fazında sorunların ağırlıklı olarak bankacılık sektörüyle ilgili olduğunu dile getirdi.
Hükümetlerin bankalara verdiği desteklerle geniş çaplı bir çöküşün şimdilik ertelendiğini vurgulayan Babacan, ''Sorunlar hala çözülmüş değil. Sadece olağanüstü tedbirlerle bankalar yüzdürülüyor şu anda'' dedi.
İkinci fazda ise sorunların, devletlerin finansman yapıları üzerinde yoğunlaştığını belirten Babacan, şunları kaydetti: ''Merkez bankaları bir yandan bu sorun yaşayan bankalara likidite sağlamak için, bir yandan da o ülkelerin hazinesi iflas etmesin diye o ülkelerin hazinesine yardım etmek amacıyla şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda karşılıksız para bastı ve tüm bunların sonucunda güven endekslerini ciddi şekilde erozyona uğrattı. İşsizlik pek çok ülkede arttı, artmaya devam ediyor ve tüm bunların sonucunda sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de problemler görmeye başladık.''
-''ABD'deki mali uçurum hala çözülemedi''
Avrupa'ya bakıldığında da kurumsal zayıflıkların bu krizde çok daha net şekilde ortaya çıktığını belirten Babacan, şöyle devam etti: ''Avrupa'nın yapısal sorunları bundan sonraki dönemde zor çözülecek sorunlar. Belki de en önemlisi, siyasi liderlerin zayıflığı ve siyasi karar alma mekanizmalarındaki problemler, AB'nin pek çok yapısal sorununu artık iyice gözler önüne serdi. Öte yandan, ABD'ye bakacak olursak, yönetimle kongre arasındaki uyumsuzluk, ABD'de ekonomi politikalarının belirlenmesinin önünde büyük bir engel olarak duruyor. Şu anda bırakın bir orta vadeli programı, bırakın bir 3 yıllık yaklaşımı, ABD'nin 2013 bütçesinin hedefleri henüz belli değil ve sık sık adını duymaya başladığımız mali uçurum meselesi de hala çözülebilmiş değil. Böyle bir ortamdayız şu anda.''
-''Güven problemi Avrupa'nın üzerinde kara bir bulut''
Tüm bunlara rağmen AB'de çok miktarda tedbir alındığını belirten Babacan, güçlü bir ortak maliye politikası çerçevesi, ortak bir bankacılık düzenleme ve denetleme yapısı, güvenlik duvarı gibi tedbirlerin, önümüzdeki dönemde Avrupa'daki gelişmeleri olumlu yönde etkileyecek adımlar olduğunu bildirdi.
Babacan, ''Ancak bir siyasi söylem ve güven problemi, Avrupa'nın üzerinde hala bir kara bulut halinde dolaşıyor. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki dönemde bu alınan kararlar, sonuç vermeye başlar ve bu krizden toparlanma sürecini hep beraber görmüş oluruz'' dedi.
- Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da, 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için herkesin üzerine düşeni büyük bir eforla gerçekleştirmeye çalıştığını ifade ederek, dünyada olup bitenleri ekonomi yönetimi olarak çok yakından izlediklerini söyledi.
Yazıcı, kavşak noktalarını, riskleri tek tek değerlendirdiklerini vurgulayarak, ona göre rotalarını ve güzergahlarını oluşturduklarını bildirdi.
Dünyada 4 riskten söz edildiğinin altını çizen Yazıcı, bunlardan birinin Avrupa'daki ekonomik krizin derinleşme riski, ikincisinin ABD'de mali olarak çıkmış ve sonuçları gözüken rahatsızlığın derinleşme riski, üçüncüsünün Çin ve çevresinde iniş trendinin hızlanması, dördüncüsünün de Orta Doğu'da yaşanan sorunlar olduğunu belirtti.
Bakan Yazıcı, ekonomi yönetimi olarak riskleri hesapladıklarına ve rotayı belirlediklerine işaret ederek, Türkiye'nin bulunduğu coğrafya itibariyle ekonomik aktörlerin, küresel olarak nitelendirilen dünya ekonomik arenasında daha güçlü bir pozisyon elde edebilme açısından çok stratejik, çok avantajlı bir konumda olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin enerji kaynaklarının doğalgaz açısından yüzde 73'ü, diğer ürünler açısından yüzde 71'inin yer aldığı Doğu ile bu enerji kaynaklarının yarısından fazlasını tüketen Batı arasında bir yerde olduğunu ifade eden Yazıcı, ''Türkiye'nin beşeri kaynağını da dikkate aldığımızda 2023 hedefi olan 500 milyar dolarlık ihracatı yakalama konusunda hiçbirimizin kuşkuya kapılmaması gerekir'' dedi.
Yazıcı, ekonomik performansı ölçen uluslararası kuruluşların ortaya koyduğu sonuçlara bakıldığında Türkiye bekledikleri yerde olmasa bile kıyaslama yapıldığında önemli bir yerde olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin ekonomik performansının özel sektörün çabalarıyla gelişeceğine güvenlerinin tam olduğunu kaydeden Yazıcı, şöyle konuştu: ''Bu sene özellikle sizin temsilcilerinizle, çatı örgütlerinizle Türk Ticaret Kanunu'nda yaptığımız değişiklik bunun en somut göstergesi. Etik kurallara riayet eden, hukukun öngörülerini dikkate alan, kayıt dışılığa yanaşmadan, o konuda hassasiyet göstererek faaliyetini sürdüren müteşebbisimizin bütün imkanlarımızla arkasındayız. Ama etik kurallar noktasında, kural ihlalini kazanç elde etmenin yolu ve yöntemi olarak görenlere karşı da mücadelemiz amansız ve toleransımız sıfır olur. İşte bu anlamda da dün Bakanlar Kurulu'na özellikle kaçakçılıkla ve kaçakçılığın akaryakıt kısmıyla alakalı bir tasarı sunduk. Bakanlar Kurulu da 'olur' verdi, imzaya açıldı. İnşallah bu kanunla getirdiklerimizi yarın sabah bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklayacağız.''
Adınız Soyadınız | |
E-Posta Adresiniz | |
Kullanıcının E-Posta Adresi | |
Gönderenin Notu |