21.04.2015 / Ankara
Şura’nın açılış konuşmasını yapan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, "Kamu ile özel sektör arasında kurduğumuz kapsamlı diyalog mekanizmaları sayesinde, özel sektör ile kamu idaresi arasında, ortak akıl ve empati sağlandı" dedi.
8. TÜRKİYE SEKTÖREL EKONOMİ ŞURASI RAPORU pdf
HABER FOTOĞRAFLARINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.
Hisarcıklıoğlu, TOBB İkiz Kuleler'de gerçekleştirilen 8. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası'ndaki konuşmasına, sözde Ermeni soykırımı konusunda Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararı üzüntüyle karşıladığını ifade ederek başladı. Kararın tarihi gerçeklerle bağdaşmayan, Avrupa tarihi ve siyaseti için utanç duyulması gereken yanlış bir adım olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "İnşallah Avrupalı muhataplarımız tarihin masa başında yazılmayacağını bir gün mutlaka anlayacaklardır" diye konuştu.
- "Sektör meclisleri istişare mekanizması olarak faaliyet gösteriyor"
Şuranın tüm sektörleri bir araya getiren, Türkiye'nin bu alandaki en büyük ve en kapsamlı buluşması olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, sektör meclislerinin her sektördeki en büyük 40 firmayı içerdiğini dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, bu sayede sektörleri yakından takip edebildiklerini söyledi. Ayrıca her sektör meclisinde, o sektör ile ilgili kamu idaresinden de daimi bir temsilcinin yer aldığını belirten Hisarcıklıoğlu, "Böylece Türkiye sektör meclisleri, özel sektör ile kamu idaresinin bir araya gelerek aynı masa etrafında istişare ettiği, birlikte çalıştığı, sorunları tartıştığı, mutabık kalınan önerilerin kamu idaresine aktarıldığı, sektörel ve istişare mekanizması olarak faaliyet gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Hisarcıklıoğlu, sektör meclisi başkan ve üyelerinin, bir taraftan iş hayatında başarıyla mücadele ederken diğer taraftan sektörlerini temsil etmek gibi büyük emek isteyen önemli görev üstlendiklerine dikkati çekti.
Dile getirilen tüm sorunlar ve önerilerin ilgili bakanlıklar ve kurumlar bazında da ayrıca tasnif edileceğini ve kendilerine iletileceğini anlatan Hisarcıklıoğlu, "İnanıyorum ki arkadaşlarımızın bu değerli çalışmaları, kamu-özel sektör işbirliğine yeni bir ivme kazandırarak, ekonominin büyümesine destek verecektir" ifadesini kullandı.
Önceki sektörel şuralarda gündeme getirdikleri çeşitli konularda, hükümetin attığı adımlar ve sağladığı ilerlemelerin, reel sektörün büyümesini sağladığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, tekstil, ilaç ve turizm alanındaki KDV indirimleri, denizcilik ve turizme yönelik destekler, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'nun kaldırılması, KOBİ'lere tanınan yeni imkanlar ve istihdam desteklerini bunlara örnek olarak gösterdi.
Tüm bu gelişmelere karşın sıkıntıların hepsinin aşılmadığını belirten Hisarcıklıoğlu, "Sorunlar elbette var, var olmaya da devam edecek ama bunlar aşılamayacak sorunlar değil. Daha da önemlisi, artık sorunları daha rahat aşma imkanını yakaladık. Kamu ile özel sektör arasında kurduğumuz bu kapsamlı diyalog mekanizmaları sayesinde, özel sektör ile kamu idaresi arasında, ortak akıl ve empati sağlandı. İş hayatındaki sorunları anlatabildiklerini ve bunların çözülebildiğini gören girişimcilerimizin de bakış açıları değişti, gelişti" görüşünü dile getirdi.
Hisarcıklıoğlu, şuraya katılımlarından dolayı Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ilgili bakanlara teşekkür etti.
Şuraya Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da katıldı.
-Başbakan Davutoğlu
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise Şura’nın açılışında yaptığı konuşmada, "Bir taraftan bu cumartesi başlayacak olan kampanya hazırlıklarını yürütürken, bir taraftan da şeytan taşlarken tabiri caizse, 1915 olayları ile ilgili bugün dahil birçok telefon diplomasisi yapacağız. Türkiye'ye yönelen o haksız ve hepimizi isyana teşvik eden yani gönüllerimizden gelen seslerle tepki vermemize yol açan bu haksız ithamlar ve Türkiye'yi kıskaca alma çabalarına karşı mücadele ediyoruz" dedi.
Davutoğlu, TOBB Genel Merkezi'nde düzenlenen TOBB Sektörel Ekonomi Şurası'nda yaptığı konuşmada, 8 Nisan'da 81 ilin temsilcileriyle birlikte olduklarını, 59 sektörden kadın ve genç girişimcilerin temsilcileriyle de bugün görüşeceklerini, sektör bazında Türkiye'nin sanayisini geliştirmek, üretimi artırabilmek için yapılacakları ele alacaklarını söyledi.
Siyasi karar mekanizmalarıyla ekonomik alanda çalışan özel sektör temsilcileri ve girişimcileri arasında sağlıklı istişare olmazsa, karşılıklı görüş alışverişi olmazsa Ankara'da aldıkları kararların kağıt üzerinde kalacağını belirten Davutoğlu, diğer taraftan bürokrasinin bu kararların hayata geçmesini birçok mevzuat engeliyle yavaşlatabileceğini de kaydetti.
Başbakan Davutoğlu, "Eğer sizler, bizlerle sağlıklı iletişim kanallarına sahip olmazsanız sizin şirketleriniz bazında, sektör bazında geçtiğiniz stratejilerle bizim Türkiye'nin makro ekonomik gelişmesi ve makro stratejisi anlamındaki kararlarımız arasında bir irtibat olmaz" diye konuştu.
Türkiye'nin 12 yıl içinde yapısal bir değişim yaşadığını belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ama en büyük değişim zihniyet değişimi. Zihniyet değişimi aslında eski Türkiye, yeni Türkiye ayrımında da kendisini çok açık bir şekilde ortaya koyan bir yaklaşım. Daha önceki dönemlerde seçim öncesinde vaatler verilir, seçim sonrasında eldeki dar kaynaklarla bu vaatler karşılanamadığı için ekonomik krizlerin ve itibar kaybının önü açılırdı. Niye biz 12 yılda her seçimi kazandık biliyor musunuz? Çünkü yapamayacağımız hiçbir şeyi vadetmedik, vadettiğimiz her şeyi de yaptık. İşte bu sebeple bir itibar, bir güven, istikrar ortamı oluştu.''
Davutoğlu, son dönemde TOBB ile neden yakın istişarede bulunduklarına ilişkin ise şu açıklamaları yaptı:
"Çünkü vadettiklerimizin hayata geçmesi için sizlerin ve bizlerin omuz omuza çalışması gerekiyor. Kamu ile özel sektörün birlikte bu vaatleri hayata geçirmesi gerekiyor. Nitekim, 12 yıl içinde dünya ekonomisi küçülürken, özellikle 2008 krizinden sonra, Türk ekonomisi eğer büyümüşse siyasi karar alıcıların yani bizlerin, daha önceki dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemde onun, şimdi bizlerin temel ilkesinin toplumun her kesimiyle istişare etmek, toplumu motive etmek, hedef koymak, hedefe gidecek adımları da rasyonel bir şekilde planlamak. Ekonomide en büyük tehlike irrasyonelitedir, akıl dışılıktır, mantık dışılıktır, hesaba gelmemezliktir. Hedefiniz ve vizyonunuz büyük olacak, iddia sahibi olacaksınız ama kesinlikle bu iddianız bir tür hayalperestliğe dönüşmeyecek."
- "Aynı frekansta atmasını sağlamaya çalışıyoruz"
İddia sahibi oldukları için çok kötü şartlardaki karayollarını duble yollara dönüştürdüklerini vurgulayan Davutoğlu, ileriki dönemde ise bütün ana aksları otobanlara çevireceklerini söyledi.
Davutoğlu, "Çökmüş bir demiryolu ağına sahipken önce rehabilite ettik, sonra hızlı trene geçtik, şimdi yüksek hızlı trene geçiyoruz. İstanbul-Ankara 6-7 saat sürerken 3,5 saate indi. Şimdi hedefimiz 1,5 saate indirmek. Bunu şunun için zikrediyorum, hedefleriniz olacak, aynen sizin iş dünyasında yaptığınız gibi. Ama hedefler fizibiliteye dayanacak. Olabilir hedeflere dönük olarak da planlamalar yapılacak, hesap yapılacak. Hem ülkenin makro gelişmesi hem de vatandaşlarımızın mikro hayatlarının, kendi dünyalarındaki alanlarının genişlemesi icap edecek" diye konuştu.
Böyle bir mantıkla 62. Hükümeti kurduktan sonra orta vadeli programı, 25 öncelikli dönüşüm programlarını açıkladıklarını, değişik sektörlerle bir araya geldiklerini anımsatan Davutoğlu, toplumsal nabızla ekonominin nabzının aynı frekansta atmasını sağlamaya çalıştıklarını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, "Şimdi bir taraftan bu Cumartesi başlayacak olan kampanya hazırlıklarını yürütürken, bir taraftan da şeytan taşlarken tabiri caizse, 1915 olayları ile ilgili bugün dahil birçok telefon diplomasisi yapacağız. Türkiye'ye yönelen o haksız ve hepimizi isyana teşvik eden yani gönüllerimizden gelen seslerle tepki vermemize yol açan bu haksız ithamlar ve Türkiye'yi kıskaca almaya çabalarına karşı mücadele ediyoruz. Ama bu kampanya ve uluslararası mücadelenin arasında vakit bulup sizlerle, sektör temsilcileriyle buluşuyoruz. Çünkü biliyoruz ki Türkiye'yi kıskaca almaya çalışan bu çevrelere karşı en büyük direncimiz, tarihimize, kültürümüze olan bağlılığımız ve sağlam ekonomimizdir" açıklamalarında bulundu.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle devam etti:
"2002'de hem bizimle ilgili kararlar alırlardı bu şekilde, ülke adları zikretmeyeyim, 2001'de Fransa başta olmak üzere. Ama sonra Türkiye'de siyaset yapımcıları Türkiye'yi, milletimizi böyle tahkir eden, milletimize hakaret eden çevrelerle oturup IMF müzakereleri yapmak zorunda kalırdı. Eğer biz tarihimizi, milli onurumuzu korurken, ayakları üstünde sağlam bir şekilde bunu koruma çabası içinde olabiliyorsak, arkamızda sağlam bir ekonomi olduğundandır. Sağlam bir ekonomi olmadığı zaman Düyun-u Umumiye dönemi gibi, siz bir müddet sonra kendi milli onurunuzu, çıkarınızı da koruyamaz hale gelirsiniz. Onun için sizinle bugün buluşmamız aynı zamanda ekonomik güç bakımından, milli güç kapasitemizin de yansıması anlamında son derece önemli bir buluşmadır. Sizler güçlü olursanız, sektörleriniz de uluslararası alanda rekabet ederse biz güç buluruz. Biz güçlü olursak ve sağlam bir siyasi irade sergilersek sizler dünyada daha güçlü ve daha rekabetçi bir şekilde yarışa katılabilirsiniz. Sizin gücünüz bizim gücümüzdür. Bizim gücümüz sizin gücünüzdür çünkü biz hep birlikte Türkiye'yiz. Bütün vatandaşlarımızla birlikte."
Dünya ekonomisinde büyük sıkıntıların yaşandığı bir dönemde reel ekonomiyi harekete geçirebilmek için birçok tedbir aldıklarını belirten Davutoğlu, 25 öncelikli dönüşüm programlarını yeni bir atılımın, yeni bir niteliksel dönüşümün işaret fişeği olarak hazırladıklarını söyledi.
Davutoğlu, "Ne yapmaya çalışıyoruz orada? Katma değeri artıran bir üretim stratejisi, istihdamı artıran bir sosyal ekonomik politik anlayış, Ar-Ge'yi, teknolojiyi teşvik eden bilimsel alt yapının değişimini öngörün bir zihniyet transformasyonu. İthalatın ve ihracatın, ithalatı karşılama oranını artıran bir dış ekonomik strateji. Niteliksel anlamda dönüşümü teşvik edecek şekilde eğitimde bir reform, kaliteli, nitelikli insan yetiştirme stratejisi. Bunların hepsi biri diğeriyle bütünleşik, bir bütüncül stratejilerin bir parçası" diye konuştu.
-''Sürümden değil, nitelikten kazanmak istiyoruz''
Bu hedefleri hep birlikte gerçekleştireceklerinin altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Her sektörde yeni, ulaşılabilir ve iddialı hedefler ortaya koyacağız. Her sektörde Ar-Ge'yi, tasarımı ve markalaşmayı teşvik edeceğiz. Ar-Ge önemlidir. Çünkü bugün rekabetçi bir dünyada teknolojiyi üretmedikçe, bunu en iyi şekilde ve en ucuz şekilde kullanmadıkça bir taraftan da demokrasiyi güçlendirmiş ve o anlamda bir Çin değilseniz, yani sendikal hayat ve demokratik alt yapı bağlamında da emeği ucuzlatma gibi bir şansın yok, aksine emeğin de hakkını daha fazla verme iddiasındaysanız tek yolu var Ar-Ge'yi, teknolojik alt yapıyı genişletip her türlü katkıyı sağlayacaksınız.''
Yatırımı teşvik paketine bakıldığında Ar-Ge yatırımlarına 5. bölge teşviki verildiğini anımsatan Davutoğlu, Başbakan olduktan sonra ''Nerede bir Ar-Ge yatırımı varsa, açılışında mutlaka bulunacağız'' sözü verdiğini kaydetti.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü nihayetinde yeni dönemde bizim gücümüze güç katacak olan niteliksel dönüşümü teşvik edecek olan şey Ar-Ge'dir. Tasarım ve girdiler itibarıyla mutlaka sektörlerimizin bizim tasarımımızla, sadece bir tabiri caizse taklit ve benzer üretimler yapmak yerine kendi tasarımımızla alana çıkmamız lazım. Bunun doğal sonucu olarak da markalaşmaya gelmemiz lazım. Sürümden kazanmak tabiri benim babamın 1970'li, 1980'li yıllarda tekstil sektöründeki temel tabiriydi. Şimdi sürümden değil, nitelikten kazanmak istiyoruz. Sürüm yine olsun ama o sürüm nitelikli ve dünya şartlarında rekabet edebilecek ölçekte olsun. Hedefimiz sizlerle birlikte her sektörde bir devrim gerçekleştirebilmek."
Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Sektörel Ekonomi Şurası'nda yaptığı konuşmada, hedeflerinin tüm sektörlerde devrim gerçekleştirmek ve seçim beyannamesini paylaşırken öne çıkardıkları kavramlardan birinin de "millileşme" olduğunu vurgulayarak, ''Kastedilen kapalı bir ekonomi değil, açık ve rekabetçi bir ekonomi'' diye konuştu.
İktidarları döneminde başlattıkları ve hayata geçirecekleri çok sayıda milli projenin uygulamaya konulacağını belirten Başbakan Davutoğlu, milli marka otomobilin ve 2023 yılında da Türk yapımı milli muharip uçağının semalarda yerini alacağını söyledi.
Sadece savunma sanayinde değil, sağlık sektöründe milli aşı yapabilecek kapasitede bir alt yapıya ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Davutoğlu, milli tohum gen bankasının kurulduğunu, Türkiye'nin de dünyada en gelişmiş milli tohum gen bankasının sahibi olduğunu kaydetti. Türkiye'de artık milli tohum, tarım, milli sağlık ve ilaç stratejisini geliştirebilen bir alt yapı bulunduğunu anlatan Davutoğlu, gelecek dönemde Türkiye'nin kendi kapasitesiyle üretim yapabilmesini ve dünyada rekabet edebilmesini istediklerini vurguladı.
Davutoğlu, "Başkalarının tasarımını yaptığı, markalaştırdığı şeyleri taklit mantığıyla Türkiye'de üretmenin dönemi bitsin istiyoruz. Aksine tasarımını biz yapalım, markasını biz oluşturalım, Ar-Ge'sini biz geliştirelim, üzerine de Türk malı diye damga vurduk mu gerçek anlamda Türk malı olsun" dedi.
Şirket ve sektörlerin hedefleriyle milli ekonomiyi geliştirme yönündeki çizginin örtüştüğünü vurgulayan Davutoğlu, konuları istişare ederek, bunları hep birlikte gerçekleştireceklerini aktardı.
Adınız Soyadınız | |
E-Posta Adresiniz | |
Kullanıcının E-Posta Adresi | |
Gönderenin Notu |