17.12.2018 / İstanbul
Balkan Odalar Birliği (ABC) Genel Kurulu, Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve AB Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Günter Verheugen’in de katılımıyla İstanbul’da yapıldı. TOBB Başkanı ve ABC Dönem Başkanı, Eurochambres Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada Batı Balkan devletleri arasında ticaret ve yatırım ilişkilerini güçlendirmeyi hedefleyen, Berlin sürecinin önemine değindi. Bölge barışına da önemli katkılar sağlayan bu yaklaşımın, çatışma risklerini de azaltacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, Eurochambers olarak da, bu girişime destek vermeye devam edeceklerini anlattı.
Son 15 yılda, Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki dış ticaret hacminin, 3,5 milyar dolardan, 20 milyar dolara çıktığı bilgisini veren Hisarcıklıoğlu, “Yani daha fazla mal sattık, daha fazla mal aldık. Karşılıklı ticaretimizi 6 kat artırdık. Üstelik bunu, küresel ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde yaptık. Evet, bu bir başarı. Ama yeterli değil. Bu masada oturan ülkeler olarak, daha fazla işbirliği yapmamız gerekiyor. Hep birlikte zenginleşmek için, karşılıklı ticaretimizi ve yatırımları artırmalıyız. ABC olarak temel misyonumuz bu olmalı” dedi.
-Ticareti artırmalıyız
Küresel ekonomik yapının hızla değiştiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, “Yeni ortaklıklar, ittifaklar kuruluyor. Bizler de birlikte hareket eder, işbirliğimizi arttırırsak, hem kazançlı çıkarız, hem de dünyadaki itibarımız, gücümüz artar. Ülkelerimizde ve coğrafyamızda, huzur ve zenginlik istiyorsak, bunun yolu, daha fazla ticarettir. Zira ticaret yapan, kavgayla uğraşmaz, birbirine kötü bakmaz” diye konuştu.
AB örneğini veren Hisarcıklıoğlu, bin küsur sene savaşan Avrupa’nın 2 büyük dünya savaşının ardından bazı gerçekleri anlayıp birlik kurduğunu ve ticareti teşvik ettiğini dile getirdi. Huzur ve zenginleşmek isteyenlerin, önce birbirleriyle daha çok ticaret yapması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Böylece daha güçlü hale gelip, küresel sisteme entegre olmalıyız.
Balkan Odalar Birliği kulübü içinde olup da, AB’ye üyelik sürecini tamamlayan ülkeleri de, ayrıca takdir ediyoruz. Aynı şekilde, henüz AB üyelik sürecini tamamlayamayan ülkelerin de, bu süreci başarıyla tamamlayabilmeleri için, gerekli işbirliği, dayanışma ve yardımlaşmanın gösterilmesini diliyoruz.
Evet, Birleşik Krallık’ın ayrılmasıyla, AB’nin başarısızlığının daha da belirgin hale geleceğini ifade eden çevreler var. Daha da ileri giderek, BREXIT’in, AB için sonun başlangıcı olduğunu söyleyenler var. Ancak, biz bu yönde düşünenlerden değiliz. Biz, AB’nin daha güçlü olmasını, cazibe merkezi olmayı sürdürmesini arzu ediyoruz. Daha da önemlisi, Balkanlar başta olmak üzere, tüm Bölge için dönüştürücü bir güç olmaya devam etmesini istiyoruz. Zira buna hepimizin ihtiyacı var.
Biz, AB entegrasyon sürecinin bir parçası olmak istiyoruz. Bu sürecin, Avrupa Kıtasının tamamını kapsamasını istiyoruz. Elbette, bunun koşullarını da biliyoruz. Tüm bu koşulları karşılayarak, AB’nin eşit statüye sahip üyeleri olmak istiyoruz. Ancak hepimizin, güvenilir bir genişleme sürecine ihtiyacı var. Zira, Avrupa bütünleşme süreci, Balkan ülkelerinde değişim ve dönüşüm süreci için, umut ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Bu nedenle, Hükümetlerimizin reform çabalarını sürdürme sorumlulukları var. Aynı şekilde, AB de, tarihi sorumluklarının farkında olmalı. Yapıcı ve kapsayıcı politikalar üretmeye, genişleme sürecini açık tutmaya devam etmeli. Bizler de, aday ülkeler veya potansiyel aday ülkeler olarak, katılım sürecinin gerektirdiği reformları hızlandırmalıyız.
Aynı şekilde, AB de kapıyı açık tutmak zorunda. Ben ve dostum Michalos, Eurıchambers Başkan Yardımcıları olarak, bu konuya özellikle önem veriyor, takip ediyoruz. Balkan ülkelerinin çıkarlarını, Avrupa iş dünyası nezdinde de korumaya devam ediyoruz.”