Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) Başkanı Christoph Leitl da iş diyaloğunun Türkiye ve AB arasındaki nadir köprülerden bir tanesi olduğunu anlatarak, bu köprünün güçlendirilmesi ve farkındalığın artırılması gerektiğini belirtti.
Leitl, benzer bir programı 2 yıl önce bakanlar ve AB Komisyonu üyeleri katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirdiklerini anımsatarak, projenin bütçesinin artırıldığını, daha fazla sayıda program düzenleyeceklerini ve iki taraf arasında köprüleri geliştirmekte önemli bir rol oynayacaklarını anlattı.
Türkiye'nin Avrupa ailesinin ekonomik açıdan bir üyesi olduğunu vurgulayan Leitl, "EUROCHAMBRES, Gümrük Birliği'nin güncellenmesini tamamen destekliyor." diye konuştu.
Müzakerelerin, siyasi niyetlerin bir kenara bırakılması ve ortak değerlere odaklanılması ile kolaylaşacağına işaret eden Leitl, Gümrük Birliği güncellemesinin "her iki tarafın faydasına" olduğunu vurguladı.
Leitl, Türkiye ve AB arasında ithalat ve ihracatın yıllık yaklaşık 70'er milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatarak, Avrupa şirketlerinin Türkiye'de sadece büyük yatırımlar yapmadığını, küçük ve orta ölçekli inovasyon sağlayan firmalarının da ülkede bulunduğunu anlattı.
Leitl, Avrupa'nın Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istediğini, TOBB ve EUROCHAMBRES olarak AB-Türkiye ilişkilerini destekleyerek, yapıcı biçimde katkı sağlayacaklarını sözlerine ekledi.
-Ticaret Bakan Yardımcısı Batur
Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur ise Türkiye ve AB'nin kilit stratejik ortaklar olduğunu ve böyle olmaya devam edeceğini vurgulayarak, Türkiye'nin stratejik hedefinin AB'ye tam üyelik olduğunu söyledi.
Batur, Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesinden bu yana Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacminin 4 kattan fazla arttığına işaret ederek, Türkiye ve Avrupa'daki şirketlerin serbest dolaşımdan çok büyük fayda sağladığını bildirdi.
AB'nin diğer ülkelerle çok daha kapsamlı ticaret anlaşmaları yaptığını, dünyada da ülkelerin çok daha derin bölgesel ticaret anlaşmaları imzaladığını ifade eden Batur, Gümrük Birliği'nin sadece mal ticaretinden ibaret bir anlaşma olduğunu ve güncellenmesi gerektiğini kaydetti.
Batur, AB Yeşil Mutabakatı alanında iş birliğinin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, bunun sektörlerin de rekabetçiliğini artıracağını, değer zincirlerinin de gelişmesini sağlayacağını dile getirdi.
Yeşil Mutabakat için AB'nin mutlaka çok kapsamlı politikaları, reform ve tedbirleri uygulaması gerektiğini vurgulayan Batur, bütün bu reformların çok büyük bir dönüşüme ve yatırıma ihtiyaç duyduğunu anlattı.
-Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı da yüksek düzeyli ekonomi, ulaşım, enerji konusunda iç diyalog toplantılarının yapılması gerektiğini belirterek, bazı AB üyesi devletlerin veto haklarını istismar ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun bir üyesi olduğunu dile getiren Kaymakcı, sürdürülebilir finansman konusunda Türkiye'nin haksız bir konumda tutulduğunu ve Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçevesine de bakıldığında adil olmayan bir şekilde ek-1 listesinde yer aldığını ifade etti.
Bu durumda Türkiye'nin Yeşil İklim finansmanına erişimi olmayacağını belirten Kaymakcı, buna rağmen Türkiye'nin gaz emisyonları konusunda üst düzey taahhütlere tabi olduğunu hatırlattı.
Kaymakcı, Türkiye'nin bu finansmana erişimi olan ülkelerle benzer duruma sahip olduğunu vurgulayarak, bu meseleye adil bir çözüm üretilmesini beklediklerini bildirdi.
Türkiye'nin, tedarik zinciri bakımından ne kadar önemli bir ülke olduğunun farkında olduklarını dile getiren Kaymakcı, Türkiye'nin, AB Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin çok iyi bir çare olabileceğini düşündüğünü söyledi.
Kaymakcı, "Türkiye ve diğer Avrupa ekonomileri birbiriyle bağlantılı. Mümkün olduğunca ortak politikaları takip etmeye çalışmalıyız." diye konuştu.
Gümrük Birliği'nden bahsediyorken vize konusunun da hala gündemde olduğunu belirten Kaymakcı, tamamlanması gereken 6 madde kalmasına rağmen Türk iş dünyasının serbest dolaşımı hak ettiğini vurguladı.
Kaymakcı, "İş dünyası için kolaylaştırmaya ihtiyacımız var. Bu olsun ki serbest şekilde ticaretlerini yapabilsinler." ifadesini kullandı.
-AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Meyer-Landrut
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, mevcut koşullar ve salgın şartlarına rağmen böyle bir etkinlik düzenledikleri için organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etti.
Meyer-Landrut, 8 Mart'ta Dünya Kadınlar Günü'nün kutlandığını hatırlatarak, kadınlara hem kamuda hem özel sektörde karar verme mekanizmalarında yer vermenin son derece önemli olduğunu söyledi.
"Kadınların iş gücüne katılması çok önemli." diyen Meyer-Landrut, bunun aksinin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYİH) yüzde 50'sini kaybetmek anlamına geleceğini ifade etti.
Meyer-Landrut, gelecekte iklim değişikliğiyle mücadelede en ön saflarda kadınların koşacağını belirtti.
Türkiye'deki iş dünyasının ve özel sektörün Yeşil Mutabakata büyük katkısı olduğunu vurgulayan Meyer-Landrut, "Bu durum beni gelecekle ilgili umutlandırıyor." dedi.
Türkiye ile AB arasında çok eski bir geçmiş ve yakın ekonomik bağımlılıklar olduğunu söyleyen Meyer-Landrut, bu durumun her iki tarafı daha da bağlı hale getirdiğini vurguladı.
Meyer-Landrut, "AB Yeşil Mutabakatı sadece çevreyle ilgili değil. Yeşil Mutabakat bizim (AB'nin) en büyük stratejimiz." dedi. Meyer-Landrut, AB'nin dünyanın en büyük ticaret ortaklığı olduğuna ve 74 ülkeyle çalıştıklarına dikkati çekti.
Meyer-Landrut, "Türkiye ve AB iş dünyası ile özel sektörleri arasında yoğun bir iş birliği ve organizasyon söz konusu. Ekonomik entegrasyon dediğimizde birlikte yapılacak birçok iş var. Türkiye, Gümrük Birliği'nin bir parçası ve AB üye adayı olarak AB'nin daha sürdürülebilir yeşil ekonomisinin bir parçası olmalı." dedi.