27.06.2011 / İstanbul
Hisarcıklıoğlu, İktisadi Kalkınma Vakfının (İKV) seçimli 49. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İKV Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu'nun başarılı bir çalışma dönemini geride bıraktığını, Türkiye'de, Brüksel'de ve AB üyesi ülkelerde önemli proje ve etkinliklere imza attığını, Avrupa Birliği sürecinin Türkiye'nin gündeminde tutulması için çaba sarf ettiğini söyledi.
AB üyelik sürecinin Türkiye'nin ve AB'nin en öncelikli gündemi haline getirilmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''AB sürecindeki muhtemel bir tıkanmanın ortaya çıkarabileceği olumsuzlukların hepimiz farkındayız. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, sürdürülebilir kalkınma, yüksek demokratik standartlar, hukuk güvenliği, bireysel özgürlükler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve refah toplumu anlamına gelmektedir. AB üyeliği ve üyeliğin gerektirdiği iktisadi, sosyal ve siyasal reformlar öncelikle bizim kendi meselemizdir'' dedi.
AB ile katılım müzakerelerinde 35 fasıldan 13'ünde müzakereleri başlatabildiklerini, daha da kötüsü sadece bir fasılda müzakereleri geçici olarak kapatabildiklerini söyleyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile aynı tarihte müzakerelere başlayan Hırvatistan'ın, müzakereleri büyük ölçüde tamamlama noktasına geldiğini, hatta, 2013'de AB'ye tam üyeliğinin dahi konuşulur olduğuna dikkati çekti.
Hisarcıklıoğlu, ''Biraz da biz kendimizi sorgulamamız lazım. AB ile olan müzakere sürecinde bizimle aynı tarihte yarışa başlayan Hırvatistan, 35 faslı kapatma noktasına gelmişse, Türkiye sadece birini kapatabilmişse bunun hepsinin faturasını karşıya yüklemek herhalde haksızlık olur. Ev ödevimizi maalesef yapamadık. Bir an önce bizim kendi içimizde yapacağımız reformlarla bu standartlara gelmemiz lazım. Önümüzdeki dönemde, yeni hükümetimizin kurulmasıyla, TBMM'nin yeni çalışma döneminin başlamasıyla AB katılım sürecinin tekrar ivme kazanacağını umuyoruz'' dedi.
-''İş alemi olarak her türlü desteği vermeye hazırız''
Türkiye'nin ihtiyacı olan yapısal reformlarda, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu'nda yapıldığı gibi, birlik ve beraberliğe ihtiyaç olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
''Önümüzdeki dönemde belli bir konsensus içinde, herkesin katkı sağladığı yapısal reformları yapıyor olmamız lazım. 2001'den bu yana TOBB olarak her platformda dile getirdiğimiz yeni bir anayasa sürecini de aynı birlik ve beraberlik içinde yapıyor olmamız lazım. Türkiye'nin mutabakat sözleşmesi olan, 74 milyonun hayatını ilgilendiren bu süreci yine birlik ve beraberlik içerisinde Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her vatandaşın önünü açacak, Avrupa'daki herhangi bir vatandaşın devletle olan ilişkisinde elde etmiş olduğu hakların hepsini verebilecek bir yeni anayasa sürecini hep beraber hazırlamak zorundayız. Önümüzdeki dönemde enerjimizi toprağa değil, enerjimizi bunlara odaklandırmamız lazım. Bunlar yapılacak olursa Türk iş alemi olarak biz her türlü desteği vermeye hazırız.''
-''Türkiye'nin de AB üyesi ülkelerin de katılacağı bir süreç olacak''
AB süreci ile ilgili yurt içi ve yurt dışında yapılacak çalışmalarda katkı sağlamak istediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin AB katılım sürecinin Türkiye'nin de AB'nin üyesi ülkelerin de kazanacağı bir süreç olacağını vurguladı.
Vize konusunda yaşadıkları sorunların, yeşil pasaportlu üst düzey bürokratlardan sonra, artık kırmızı pasaportlu diplomatların eşlerine kadar uzandığına da dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, iş insanlarının, AB üyesi ülkelerdeki ortaklarıyla ilişkilerinde tarife dışı engelle karşı karşıya kaldığını, ortağını, müşterisini veya tedarikçisini ziyaret etmek için, karşı taraftan davet mektubu almak zorunda olduğunu belirtti.
Üzerinde çok konuşulan Geri Kabul Anlaşması tamamlanmasına rağmen, hala imzalanamamış olmasını da anlayamadıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, taşıma kotaları, geçiş belgelerinde yaşanan sınırlamalar, Gümrük Birliğinin Türkiye için yararını azalttığını vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, ''Geçiş belgelerine yapılan ödeme, ihracatçının ve ithalatçının üzerinde ilave maliyettir. Konu bir ulaşım konusu değil, ihracatçı ve ithalatçı için ilave maliyettir'' dedi.
Rifat Hisarcıklıoğlu, Serbest Ticaret Anlaşmalarının imzalanması sürecinde yaşanan sorunlara da hala cevap bulunamadığını kaydetti.
-''Bu pazarlar kapandığında hangi pazarlarda olmamız lazım?''
Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde olmak istiyorsa, dünyanın gelişmiş pazarlarında muhakkak olması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ''Avrupa şu anda krize girdi ve girmeye de gidecek gibi gösteriyor. Bu pazarlar kapandığı zaman hangi pazarlarda olmamız lazım? Dünyanın bir numaralı pazarı olan ABD'de, dünyanın 14. büyük ekonomisi olan Meksika'da, Çin'de ve Hindistan'da AB standartlarının üzerinde yaşayan 400 milyon insan var. AB'nin nüfusu da 400 milyon. Biz bu pazarlarda maalesef yokuz. Meksika'da bizden yaşayan 400 kişi var. Müthiş fırsatlar var. Biraz perspektifi açmamız lazım. AB ile yapacağımız müzakere sürecinde de bizim ayaklarımızı daha sağlam yere basmamızı sağlayacaktır'' şeklinde konuştu.
Seçimlerin demokrasinin bayram günü olduğunu, bu çerçevede, 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinin de Türkiye demokrasisi adına bir bayram edasında sorunsuz tamamlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:''Artık Türkiye'nin, gerçek gündemini tartışmaya başlaması gerekir. Bu açıdan, AB katılım sürecinin iyi bir çerçeve ve yol haritası olduğunu düşünüyorum. Enerjimizi odaklayacağımız yer arıyorsak bu olmalıdır. AB katılım süreci, toplumun tüm kesimlerinin de katılımıyla hızlandırılmalıdır. Süreç, sadece diplomatik ve bürokratik bir çaba olmanın ötesine taşınmalıdır.''
Türkiye'nin son krizde dünyada en hızlı büyüyen 5 ülke içinde olduğuna, ancak iş yapma endeksinde dünyada 65. sırada geldiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, bunun Türk iş dünyasının müthiş bir başarı hikayesi olduğunu vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, ''Türk iş dünyasının her bir ferdine bu millet birer tane kahramanlık madalyası taksa yeridir. Bu bir başka milletin becereceği iş değildir'' dedi.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da yaşanan Arap Baharı'nın, AB için Türkiye'nin önemini yeniden gündeme getirdiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, buna rağmen, bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hükümet liderlerindeki vizyon eksikliğinin, Türkiye'nin AB katılım sürecine duydukları tepkinin, Türkiye'nin çalışmalarını olumsuz etkilememesi gerektiğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Avrupa Birliği ile ilgili Bakanlığın kurulmuş olmasının da çalışmalarına yeni bir ivme kazandırmasını dilediğini söyledi.
-İKV Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu ise İKV'nin seçimli 49. Olağan Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri konusunda, ''Gerek insan hakları gerek yargı bağımsızlığı ve yargıda olan değişik gelişmelerin kapsamlı bir şekilde irdelendiği ve bunların önümüzde ciddi sorunlar olarak karşımıza çıkabileceği anlaşılmaktadır. O bakımdan yeni anayasa çalışmalarıyla, yeni Meclisimizde yeni hükümetin bütün bu konuları dikkate alarak, Türkiye'nin AB ilişkilerinde önümüze çıkabilecek endişeleri ortadan kaldırmasında büyük bir fayda mülahaza ediyoruz'' dedi.
Kabaalioğlu, , bugün gelinen noktada Türkiye ve AB ilişkilerinin müzakerelerin başladığı 2005'e kıyasla çok farklı bir noktada olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 2010 yılında yüzde 8,9 büyüme hızını yakalayarak dünyada örnek olarak gösterilen bir ekonomi haline geldiğini ifade eden Kabaalioğlu, uygulanan dışa açık büyüme politikalarının Türkiye'nin ticari ağırlığını artırdığını anlattı.
Gümrük Birliği'nin Türkiye ile AB arasında ticari entegrasyonun artmasını sağladığını, böylece Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacminin üç kattan fazla arttığını belirten Kabaalioğlu, buna karşın dış ticaret açığı içerisinde AB ile olan açığın payının neredeyse yarı yarıya azaldığını, 1996 yılında yüzde 57,6 olan bu oranın bugün yüzde 27 civarında olduğunu kaydetti.
-''Reformlar hızlandırılmalıdır''
12 Haziran seçimleri sonrasında siyasi tablonun net bir şekilde ortaya çıktığını dile getiren Kabaalioğlu, ''Önümüzdeki dönemde önemli olan, siyasi istikrar ve partiler arası ulaşma ortamıyla ekonomik ve siyasi reformların yerine getirilmesi ve AB sürecinin devam ettirilmesi olacaktır. Özellikle AB'nin yeni bütçe döneminde Türkiye'nin AB üyeliğini dikkate alması sağlanmalıdır. AB'nin 2014 yılında başlayacak yeni bütçe çalışmalarında Türkiye'nin üyeliğinin göz önünde tutulabilmesi için reformlar hızlandırılmalıdır. Kuşkusuz ki yeni anayasa tartışmalarında etkili olacak konulardan biri de AB değer ve normlarının bir referans noktası oluşturacak olmasıdır'' şeklinde konuştu.
Kabaalioğlu, AB'ye de büyük sorumluluklar düştüğünü, Türkiye'ye karşı samimi ve içten bir politika uygulamayan, süreci geciktiren, Türkiye'yi dışlayan bir AB'nin kendi değerleri ile de çeliştiğini ve dünya sahnesinde oynaması beklenen rolün çok uzağında yer aldığını, AB'nin yaşadığı krizden çıkarak Türkiye'ye karşı inanılır, karakterli ve sağlam bir tutum alacağını umduklarını kaydetti.
-Kabaalioğlu yeniden İKV Başkanlığına seçildi
Konuşmaların ardından İKV'nin yeni dönem yönetim kurulu belirlendi. Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, yeniden İKV başkanlığına seçilirken, yönetim kurulu üyeleri ise Niyazi Önen, Ömer Cihad Vardan, Yavuz Canevi, Mesut Okyay, Tamer Kıran, Ali Gizer, Selçuk Öztürk, Zeynep Bodur Okyay, Baha Telli, Adem Yılmaz, Ergun Kont, İlhan Soylu, Murat Sungurlu, Hikmet Tanrıverdi, Tuğrul Kutadgobilik ve Latif Maskan'dan oluştu.
Adınız Soyadınız | |
E-Posta Adresiniz | |
Kullanıcının E-Posta Adresi | |
Gönderenin Notu |