Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.​

Tesisat İnşaat Sanayi Malzemecileri Derneği (TİMKODER) üyeleriyle iftar yemeğinde bir araya gelen Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin batısında ekonomik, doğusunda ve güneyinde de politik risklerin yüksek olduğu bir coğrafyanın içerisinde bulunduğuna dikkat çekti.

Hisarcıklıoğlu konuşmasında Çin, Hindistan ve Meksika gibi pazarlarda önemli fırsatlar bulunduğunu bildirdi. TOBB Başkanı “Çin’de 200 milyonluk kesimin harcamaları Avrupa’dan daha üstte. 200 milyonluk bir pazar da Hindistan’da var. Burası da Avrupa’dan daha iyi kazanıyor ve harcıyor. Yani 200 milyon Çin 200 milyon Hindistan 400 milyon bir Avrupa yapıyor. Buralarda da biz hiç yokuz. Müteahitlik sektörü Hindistan’da hiç yok. Bütün o eski yapılar yeniden yapılacak. Hindistan’da bugün yap-sat türü müteahhitliğe ihtiyaç var. Bir başka ülke daha söyleyeyim: Meksika. Bugün Meksika dünyanın en büyük 14. büyük ekonomisi. 120 milyon nüfus var. Kişi başına 14 bin lira gelir var. Dünyadaki en dinamik ülkelerden bir tanesi. Büyükelçiye sordum. Kaç Türk var biliyor musunuz? Sadece 400 kişi.”

-“Büyümedeki başarı özel sektörün”

Yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin rekor bir büyüme gerçekleştirdiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, “ Allaha çok şükür ki ülkemiz bu yılın ilk üç ayı itibariyle dünyada en hızlı büyüyen ülke konumuna gelmiştir. Yüzde 11’lik büyüme ile Türkiye dünya çapında bir rekor kırmıştır ki, bunun da gerçek sahipleri Türk müteşebbisleridir. Bu büyümenin arkasındaki başarı hikayesi Türk özel sektörünündür.  Bu başarının tek sahibi var sizlersiniz. Türkiye’deki iç tüketimin ve yatırımların payı yüzde 15,8 olmuştur. Devletin bu büyümedeki katkısı binde 8 olmuştur” dedi.

Avrupa’nın bugün yaşadığı krizle Türkiye’nin yaklaşık 10 yıl önce biz karşı karşıya olduğunu belirten TOBB Başkanı şöyle konuştu: “Biz bu krizden iyi bir ders çıkardık. Bankacılık sistemimiz güçlendi. Kamu maliyemiz, bütçemiz güçlendi. Fakat bu arada yapamadığımız tek bir şey var; cari açık. Cari açık, ithalatla ihracat arasındaki fark. Döviz girdisiyle döviz çıktısı arasındaki fark. Çok yüksek seviyeye gelmiştir. Bu bugün için bir risk mi? Bugün için bir risk değil. Finanse edildiği sürece risk olmaktan uzak. Ne zaman risk? Finanse edemezsek risk. Onun için bizim ülke olarak bir şeye hazırlanmamız lazım. Özellikle sanayi stratejilerini düzgün ve doğru kurgulayarak, ithal ettiğimiz ara malın üretimini Türkiye’de yapmayı cazip hale getirmemiz lazım. Eğer bunu yapabilirsek dünyada bizim önümüzde durabilecek hiçbir ekonomi olmayacaktır.”

Döviz kurundaki artışın ihracat için bir avantaj gibi görünmesine rağmen enerji maliyetinden dolayı önemli bir yükü de beraberinde getireceğine değinen Hisarcıklıoğlu, özel sektör açısından ikinci bir riskin de bankalara olan borçlar olduğunu dile getirdi.

-“Ya çok üreten, ya çok alan ya da çok satan ol”

Hisarcıklıoğlu artık ticarette, sanayide ekonomide, söz sahibi olmak isteniyorsa, ya çok üreten, ya çok alan ya da çok satan olmak gerektiğinin altını çizdi. “Bu olmazsa kaybolmaya mahkumsun” diyen Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Bugünkü devirde ekonomik model bu. Küçük olsun benim olsun, ağrısız başım, kimseye hesap vermeyim istediğim saatte dükkanı açayım kapayım, dükkanın kasasından istediğim kadar para alayım diye düşünüyorsan, kimsenin seni kurtarmaya gücü yetmez.
Bizim kültürümüzde çok güzel bir söz var. Birlikte rahmet ve bereket ayrılıkta azap var. Hakkaniyet ve adalet ölçüsünde ortaklık yaparsan o bileği kimse bükemez haberin olsun. İşini büyütmek için ortak al.“

​