Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Gülhan Karaca, ilginç hikayesiyle dikkat çeken bir isim. 2017 yılında Yozgat şehir merkezindeki hayatım "her şey bitti" düşüncesiyle bırakan ve köyüne dönen Karaca serüvenini söyle anlattı:

"Köyümüze döndüm. 2+1 bir evimiz vardı. Standartları olan bir ev de değil. İlk gece gittiğimde bir kutu kibriti bitirip, sobayı bile yakamadım. Köy hayatı ihtiyacım olan "güven" duygusunu verince üretime odaklandım. Sonra küçük bir sera kurdum, 280 metrekarelik bir çilek serası. 0 sera bana terapi gibi geldi. Çiftçiliği öğrendim, köy hayatını da öğrendim. İlginç şeyler de yaşanmadı değil, mesela benim bir de titizlik hastalığım var. Köydeki bütün çöpleri biriktirip yakıyordum, bir gün yangın çıktı, onunla uğraştım. Bu süreçte topraksız tarıma çalıştım. Geçen yıl AB destekli butik otel projesi için başvurdum. 0 arada annemin kolu kırıldı, arabam arızalandı. Zaten bütçem de çok sınırlıydı. Soma arabayı da satmak zorunda kaldım. Günde 10 kilometre yol gitmeye başladım. Ama sonuçta butik otel-restoran ve yaşam alanı projesi kabul gördü ve inşaatına başladım. Bütün bu projeleri yaptığım köyümün adı Gökçekışla Köyü. Esas hedefim ihracat ve kendi ismim etrafında markalaşmak. Bunun için 600 tavuk aldım, onlara 'akıllı bıdıklarım' diyorum. Ne yazık ki 535 tavuğum geçtiğimiz günlerde selde boğuldu. Ama bunalıma girmeye fırsatım bile yok. Bir gün 'bir tavuğu öpeceksin' deseler inanmazdım. Ama şu anda hepsini öpüyorum. Topuklu ayakkabılarımı giyip, makyajımı yapıp çiftçilik yapıyorum. Köyde galiba benim için 'deli kız' diyorlar. Ama mutluyum ve birçok hayalim var. Diğer belediyelere de, çevreye de bir şekilde burada yaptığımız çalışmalar bulaşıyor. Mesela son olarak Sarıkaya Belediyesi'ne topraksız çilek serası kurduk, danışmanlığını üstlendim. Buralarda da kadın istihdamı sağlanması için çalışıyorum."

-Çalışmalar hız kazandı

Yozgat Kadın Girişimciler Kurulunun çalışmalarını anlatırken ise sözlerine teşekkürle başlayan Karaca, şunları söyledi:

"Öncelikle TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu'na çok teşekkür ediyorum. Kadın girişimcilerimize çok destek veriyor ve her türlü talebimize, mesajımıza geri dönüyor. Keşke Rifat Başkan gibi iki üç isim daha olsa, Türkiye çok daha farklı bir noktaya gelirdi. Böyle bir başkanın ekibinde olduğum için ben de yorulma hakkını kendimde bulmuyorum. Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız (TSO) Sinan Çelik Bey de çok destek veriyor. Hatta sürekli olarak "Şu kadar proje üretin" diye bizi yönlendiriyor, engel koymadığı gibi var olan engelleri de açıyor.

Mart'ta seçimlerimiz oldu ve göreve başladık. Daha önce de birçok proje yaptık. Suça karışmış çocuklara, iş edindirme kursları aldırdık. Ayrıca lisede okuyan kız öğrencilerimizi hayata hazırlamak ve girişimci olmalarını yönlendirmek için, konferanslar düzenledik. Şu anda ise kadın ve genç girişimciler olarak, bir proje hazırlığımız var.

Yozgat'ın testi kebabı çok meşhur ama testisi bizde üretilmiyor. 'Atölye kuralım, hem testiyi üretelim, hem de çanak-çömlek işlerinde tasarım süreçlerine başlayalım' diye düşündük. Küçüklere de atölye açacağız. Sürekli laptoplarla vakit geçiriyorlar. Artık çağ, teknoloji çağı. Bu nedenle çocuklar topraktan robot yapacak, arabalar yapacak, ama aynı zamanda çip takarak onların hareket etmesini de sağlayacaklar. Çipler için de bir firmamızla bağlantı içindeyiz. Böylece teknoloji ve doğayı bir araya getireceğiz. Hammadde için de görüşüyoruz. Akademisyenlerle proje için görüşüyoruz. Yozgat'taki herkes desteğini belirtiyor. Ben inanıyorum ki, bu proje için herkes elini taşın altına koyacak ve bu proje örnek olacak..."

-Nasıl girişimci oldular?

Nevim Civelek: Bir sürücü kursum var. Eşimin desteğiyle bu işe başladım. Eşim öğretmendi emekli oldu, o da destek oluyor. Şu anda çocuklarım da bana katıldı, ailecek işlerimizi sürdürüyoruz. Süreç içinde bilgisayar kursu da açtık.

Merve Dalgıç: İktisat mezunuyum. İlk 3 ay işsiz olarak gezdim. Bir girişimcilik kursuna katıldım, oraya özgeçmişimi bıraktım. Ama baktım kimse çağırmıyor, en sonunda bir danışmanlık şirketinde işe girdim. Çaycı seviyesinde işe girdim. Şu an ise bu şirketin müdürüyüm, danışmanlık yapıyoruz. Yazılımla da uğraşıyoruz. Birine işyeri açarken yardım ediyoruz ki, bu çok güzel bir duygu.

Aynur Öztürk: 26 yıllık eczacıyım. Önce 8 yıl Sorgun'da kaldım, şimdi Yozgat'tayım. Şehir hastanesi karşısında 300 metrekare büyüklüğünde bir eczanem var. Bu büyüklükte bir eczane kolay kolay bulunmuyor. Estetisyen de çalıştırıyoruz. Hastalarımla birebir temas kurmayı çok önemsiyorum. Yozgat'ta yularım geçirmiş biri olarak 'Yozgat'a inanmak lazım' diyorum.

Hatice Yorulmaz: Sigorta acenteliği yapıyorum. Ben acenteyi ilk açtığımda, Yozgat'taki tek kadın acente bendim. "Ne anlarsın bu işten" diyenler çıktı, ama azimle çalışmaya devam ettim. Şu anda gururla söylüyorum ki kendimi kabul ettirdim. İşlerimi sürdürüyorum, bir de kızım var, bu süreçte onu da büyüttüm.

Hatice Sarı Öcal: V Harita mühendisiyim. Muğla’da yaşadım ama harita mühendisliğini seçince benim mesleğim için en ideal yer Yozgat diyerek geldim. Hiç memur olmayı düşünmedim ama mesleğimde kadın olmanın zorluğunu çektim. Kapıdan dönen insanlar gördüm veya arazide bana değil de işçilere derdini anlatan insanlarla karşılaştım. Bu zorlukları aştıktan sonra Yozgat'ta yaşamak da çalışmak da keyifli. Daha önceki dönemde de Kadın Girişimciler Kurulu başkanlığı görevini yürüttüm.

Neslihan Ergörün: Üniversitede makine teknikerliği okudum. Ama sonrasında eşimin durumu iyiydi, çalışmadım. 201516'da ise işler kötü gitti ve zor durumda kaldık. Ben de girişimcilik kursuya katıldım ve buradan aldığım eğitimden soma aileyi yeniden ayakta tutma görevini üstlendim. Köfteci dükkanı açtım. Şimdi gayet iyiyim. Eşime de çocuklarıma da destek verdim, onları motive ettim. Eşim de başka işlere yöneldi. Artık inancım ve cesaretimle her şeyi başaracağıma inanıyorum. İkinci bir dükkan da açmak istiyorum.