Previous Page  89 / 161 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 89 / 161 Next Page
Page Background

TÜRKİYE DEMİR VE DEMİRDIŞI METALLERMECLİSİ RAPORU 2016

73

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

www.tobb.org.tr

BIR verilerine göre, 2015 yılında, en fazla hurda ihraç eden ülkeler sıralamasında,

13.7 milyon ton ile AB ilk sırada yer alırken, AB’yi 13 milyon ton ile ABD, 7.8 milyon

ton ile Japonya, 5.6 milyon ton ile Rusya takip etmiştir.

Dünya Çelik Derneği verilerine göre, 2015 yılında toplamdünya çelik hurdası dış ticareti,

2014 yılındaki 95.3 milyon ton seviyesinden % 13 oranında düşüşle, 82.9 milyon tona

gerilemiştir. Dünya hurda ihracatının, 2002 yılından bu yana en düşük seviyesine

gerilemiş olduğu gözlenmektedir. Hurda ticaretindeki azalmada, hurda fiyatlarının,

demir cevheri fiyatları karşısında dezavantajlı durumda kalması etkili olmuştur.

Rusya ve Ukrayna’daki üreticiler tarafından da gündeme getirilen, ‘hurda ihracatına

sınırlamaların arttırılması’ yönündeki beklentiler üzerine, bu ülkelerin hurda

ihracatına getirdikleri vergiler serbest piyasa anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Hurda

veya diğer girdilerin ihracatına sınırlama getirilmesi yönündeki yaklaşımlar, nihai

ürünlerin piyasalarda serbestçe dolaşmasının savunulmasını da anlamsız kılmaktadır.

Dolayısıyla, bu tür eğilimler, objektif ve kalıcı ekonomik yaklaşımlar olmaktan ziyade,

subjektif çıkarlara dayalı günübirlik yaklaşımlar olarak ortaya çıkmaktadır.

Dünya genelinde çelik üretimine yönelik yatırımlar, ülkenin coğrafi konumu, yatırım

maliyetleri ve maden rezervleri dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde de,

mevcut demir cevheri rezervlerinin yetersiz miktarda ve düşük kalitede bulunması,

ayrıcaentegretesislerinyatırımmaliyetlerininçokdahayüksekolması nedeniyle, temel

olarak hurda tüketen elektrik ark ocaklı tesis yatırımlarına ağırlık verilmiştir. Esasen

Ülkemizde çıkartılan demir cevheri miktar ve kalite yönünden yeterli olmadığından,

toplam ham çelik üretimi içerisinde yalnızca % 30 oranında paya sahip olan entegre

tesislerin ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Ayrıca, Türkiye’deki demir cevheri

rezervlerinin tenörü düşük cevherden oluşması ve demir cevheri fiyatlarındaki

gerileme işletim ve taşıma maliyetleri bakımından, cevher madenciliğini ekonomik

olarak yapılabilir olmaktan çıkartmaktadır. Yerli cevher tedariğinin sınırlı düzeyde

kalmasında, yüksek tenörlü cevhere kıyasla, düşük tenörlü olan yerli cevherin lojistik

maliyetleri yükseltmesinin de önemli bir etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, deniz

kenarında bulunan iki entegre tesisimiz, yerli cevher kullanımını arttırmaya yönelik

çalışmalar yürütse de, demir cevheri ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü ithalat yolu

ile karşılamaya devam etmektedir.