TOBB ETÜ’de, Yeni Türk Borçlar ve Ticaret Kanunları Sempozyumu düzenlendi
30.05.2011 /
TOBB-ETÜ Hukuk Fakültesi, iki gün sürecek ''Yeni Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu Sempozyumu'' düzenledi.
Sempozyumun açılışında konuşan TOBB-ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, ticaret denince aklına zenginlik geldiğini, zenginliği ise yaratmanın bir iki yolu olduğunu söyledi. Zenginliği yaratmanın bir yolunun ''bir şey üretmek ve onu satmak'' olduğunu belirten Altunbaşak, bunu Çin'in yaptığını, diğer bir yolunun ise ''mal alıp-satmak'' olduğunu, bunu da Dubai'nin iyi yaptığını anlattı. Sonuçta her iki eylemde de bir alıp satma işinin bulunduğuna dikkati çeken Altunbaşak, refahı geliştirmek için ticareti geliştirmek gerektiğini bildirdi.Ticaret geliştirmek için fiziki altyapıyla, mevzuatı geliştirmenin önemine işaret eden Altunbaşak, bir toplumda kanun hükmünün sürüyor olmasının önemini anlattı. - TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimayaTBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ise konuşmasında, Yeni Türk Borçlar ve Türk Ticaret Kanunlarıyla ilgili TBMM Adalet Komisyonu'nda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.Söz konusu kanunların içeriğiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan İyimaya, bu kanunların temel bir ihtiyaçtan kaynaklandığını bildirdi. Söz konusu kanunlara yönelik bazı haklı eleştirilerin de mevcut olduğunu belirten İyimaya, bu haklı eleştirilerle ilgili ise Yasama'nın, Anayasa'nın 87. maddesi kapsamında müdahale imkanı bulunduğunu bildirdi. Genellikle bu yasaların diline ilişkin eleştiriler yapıldığına vurgu yapan İyimaya, şunları kaydetti:''Dil bir mucizedir. Henüz felsefi, semantolojik çözümü yapılabilmiş değildir. Komisyon, Türkçe'nin yaygın kullanımını terimlerin bilim dünyasındaki kullanılırlık yoğunluğunu ve en başta medeni kanun dilini esas almıştır. Medeni ve Borçlar kanundaki terimlerin lafız itibariyle, sözcük itibariyle aynı olmasına özen gösterdik. Aksi takdirde medeni kanunun bütün maddelerine terim anlamında bir müdahale kaçınılmazdı. Yasama organının böyle bir çalışma yapmaya zamanı yoktu...Bir sorunu da sizinle paylaşma istiyorum. Hukuku kuruyoruz. Hocalarımız kitaplar yazıyor. Yargıtay'ımız içtihatlar kuruyor. Ama hukuk davada canlanır. Davada hak üretir ve davalar uzuyor. Onun için dünyada son eğilim şudur. Bir defa yüksek mahkemenin tek olması lazım. Çok önemli. Girmeyeceğim ona. Hukukun birliği bozuluyor. İkincisi arabuluculuğa geçmeliyiz. Yargıyla bağlantılı, yargı yolu açık arabuluculuğa bütün dünya geçmiş. Biz usul reformunu yetiştiremedik. Yüzde 70'i aşağı yukarı üç ayda, dört ayda, beş ayda bitiyor. Aksi takdirde dünya ile rekabet edemeyiz.''