TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Mete: “İşbirlikleriyle ortak refah alanı oluşturabiliriz”


19.02.2014 / İstanbul



Türk Konseyi 2. İş Forumu ve Türk İş Konseyi 2. Toplantısı, 19 Şubat 2014 tarihinde, İstanbul TOBB Plaza’da gerçekleştirildi. 4 ülkeden 100’ü aşkın işadamının iştirak ettiği toplantıda konuşan TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete, “Geliştireceğimiz işbirlikleriyle, siyasi ve iktisadi ortak bir refah alanı yaratmak hepimizin elinde. Türk Konseyi ülkeleri olarak, coğrafi konumumuz, komşuluk ilişkilerimiz, ortak tarihimiz ve kültürümüz, ortak kalkınma hedeflerimiz bizi birbirimize bağlamakta, işbirliğimizi zorunlu kılmakta” diye konuştu.​

Halim Mete’nin yanı sıra Türk Konseyi Genel Sekreteri Büyükelçi Halil Akıncı, Azerbaycan Sahibkarlar Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Vugar Zerynalov, Kazakistan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabyr Yessimbekov ve Kırgız Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası Birinci Başkan Yardımcısı Amangeldy Davletaliev de İş Forumu’nda katılımcılara hitap etti.

 

TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete konuşmasında, dünya ekonomisinin  büyük bir dönüşümden geçtiğine işaret ederek, “Dünyayı birbirinden ayrılmış, tecrit edilmiş parçalardan ibaret olarak gören anlayışlar tarihe gömüldü. Bilimsel ve teknolojik sıçramalarla beraber ülkeler arasında ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel ilişkilerin derinleşmesi, entegrasyon ve küreselleşmeyi getirdi. Bu süreç hem ekonomilerin bütünleşmesini, hem de küresel çapta ekonomik büyümenin yaygınlaşmasını sağladı” dedi.

 

-Bölgesel işbirliğinin önemi

 

Küreselleşmenin, bölgesel ekonomik işbirliğini de zorunlu kıldığını belirten Halim Mete şöyle konuştu:

 

“Önce AB ve NAFTA gibi oluşumlar ortaya çıktı. Bugünlerdeyse pasifik ülkeleri arasında transpasifik işbirliği anlaşması, AB ve ABD arasındaysa transatlantik ticaret ve yatırım ortaklığı girişimleri hız kazandı.

Bu değişimin farkında olmalıyız, ıskalamamalıyız. Tüm bu anlaşmalar devreye girince, yeni bir küresel sistem doğacak. Dünya ekonomilerinin üçte ikisi, birbirleriyle daha bütünleşmiş hale gelecek. Eğer ayakta kalmak, daha fazla refaha ulaşmak istiyorsak, bunun dışında kalamayız.

İşte dünyanın geldiği bu yeni dönüm noktasında, Türk Konseyi’nin ülkelerimiz arasındaki ekonomik bağları artırmaya dönük bu çalışmalarının öneminin farkındayız.

İnanıyorum ki, Türk Konseyi Sekretaryası, İş Forumunda görüşülen konularda varılan ortak görüşleri, Haziran ayında planlanan Devlet Başkanları Zirvesi’nin gündemine gelecek somut çıktılar haline getirecektir.

Bölgemiz, sahip olduğu büyük potansiyel sayesinde dünyanın yükselen ekonomik güçlerinden birisidir.

4 milyon kilometrekarelik bir alana yayılan ülkelerimiz, 100 milyonu aşan nüfusa ve 1,5 trilyon dolara yaklaşan milli gelire sahiptir.

Etkin işbirliklerine gitmemiz halinde, hem mevcut potansiyelin ülkelerimiz yararına değerlendirilmesini sağlarız, hem de bölge ülkelerinin ekonomik gelişmelerini destekleriz.

Açıktır ki, bölgede refah ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, büyük ölçüde enerji kaynaklarının nasıl değerlendirileceğiyle yakından ilgilidir.

Ancak, şunu da biliyoruz ki, tabii kaynaklara sahip olmak ve ülke ekonomisini, sadece petrol, gaz gibi kaynaklara endekslemek yeterli değildir.”

 

-Zengin olmanın yolu ticaret

 

Petrol ve doğal gazın devletleri zengin ettiğini ancak halkları zengin etmediğini söyleyen Mete, zengin olmanın yolunun daha çok ticaret yapmaktan geçtiğini vurguladı.

 

Mete, İşbirliği sektörlerini çeşitlendirmek, sanayi ve ticarete yönelerek, güçlü bir girişimci sınıf yaratmak ve bunu ekonominin motoru haline getirmek için çaba sarf edilmesi gerektiği üzerinde durdu.

 

 

TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete şöyle konuştu:

 

“Biz Türkiye’de son 30 yılda bunu büyük ölçüde gerçekleştirdik. Neticede gördük ki, ülkelerin ticari ve ekonomik gelişimleri özel sektörlerinin gelişmesine bağlıdır.

Bu çerçevede, özel sektörün rekabet gücünün artırılması, dış dünyaya açılımları ve uluslararası rekabet ortamına da entegrasyonu gerekmektedir.

Özellikle 1980’de ticaretin serbestleştirilmesiyle başlayan süreç Türkiye’de girişimci bir sınıfın gelişmesini sağlamış, devletin ekonomideki rolünü azaltmıştır.

1980’de sadece 2 bin Dolar olan kişi başına milli gelirimiz, 2013 yılında 11 bin Doları aşmıştır.

1980’li yılların başında 3 milyar Dolar olan ihracatımız, 2013 yılında              150 milyar dolara çıkmıştır. İhracatımız içinde sanayinin payı yüzde 10’dan yüzde 92’ye çıkmıştır.

Türkiye, bu sayede dünyanın 17. Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Türkiye, İtalya ve Çin arasındaki coğrafyada, en güçlü serbest piyasa ekonomisine ve özel sektöre sahiptir.

Türkiye, Avrasya ve Orta Doğu coğrafyası başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında önemli inşaat projelerine imza atmaktadır.

Türkiye’nin müteahhitlik şirketleri dünyanın en çok iş yapan müteahhitlik firmaları listesinde Çin’den sonra ikinci sırada gelmektedir.

Türkiye, aynı zamanda önemli bir lojistik üssüdür. Şu anda Türkiye’de 26 bin yabancı şirket faaliyet göstermektedir. 50 bin Türk ihracatçısı da küresel ticarette aktif durumdadır.

Burada ifade etmek istediğim husus şudur: Türkiye bu başarılara, Türk özel sektörünün dinamizmi ve girişimcilerinin yeteneği sayesinde ulaşmıştır.

Dolayısıyla, ülkelerimiz özel sektörünün gelişmesi ve güçlenmesi, bütün bölgenin refahını artıracaktır.”

 

-Deneyimleri paylaşmak

 

“Hem küresel ekonomiye entegrasyon sürecindeki, hem de özel sektörün geliştirilmesine ilişkin deneyimlerimizi, sizlerle paylaşmak, birlikte daha iyi bir gelecek kurmak arzusundayız.

Yakın bir örnek vermek gerekirse, Kazak dostlarımızla gerçekleştirdiğimiz Oda sistemi eğitimlerimizle bilgi ve birikimlerimizi paylaşma fırsatı bulduk.

 

Bu birikimlerle geçtiğimiz Ağustos ayında Kazakistan’da geçen yasa ile özel sektörün ekonomide yarattığı güce katkıda bulunduk, bir nevi daha da ileri götürmesine vesile olduk.

Görüyoruz ki, birlikte bölgemizin bir refah üssü haline gelmesini sağlayabiliriz. Bunun için de ticaretin önünü açmalı, engelleri kaldırmalıyız.

 

Öte yandan, ticaretin gelişmesinin en önemli unsurlarından biri de, hukuksal açıdan güvenilir bir iş ortamının bulunmasıdır.

Ticari ve ekonomik ilişkilerde çıkabilecek ihtilafların, ivedilikle çözümlenebilmesi için, bölgemizde ihtiyaç duyulan, eşit katılımlı bir tahkim mekanizmasının kurulmasının teşvik edilmesini diliyoruz.

İş yaşamında karşılaşılan ihtilaflarda hukuki altyapı yetersizlikleri ve hukukun uygulanmasında karşılaşılan engeller, iş adamlarımızın karşısına caydırıcı sebepler olarak çıkabilmektedir.

 

Bu konuda iş dünyası örgütleri olarak üstleneceğimiz rolün, hükümetlerimiz tarafından da desteklenmesini sağlamalıyız. Daha çok bir araya gelmeli, fikir alışverişleri yapmalıyız.”

 

-Son 20 yılın gelişmeleri

 

Taşımacılık ve lojistik sektörlerinde yürütülecek müşterek projeler ve yatırımlara bugün daha da çok ihtiyaç duyulduğunu anlatan Halim Mete son 20 yılda yaşanan iki önemli gelişmenin büyük fırsatlar sunduğunu bildirdi.

 

Bunlardan birincisini, son 20 yılda Orta Asya ülkelerinde yaşanan etkileyici büyüme olarak açıklayan Mete, ikincisinin ise, küresel üretim merkezlerinin, Çin başta olmak üzere Asya ülkelerine kayması olduğunu söyledi.

 

TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete’nin değerlendirmeleri şöyle:

“Bu gelişmeler, yeni lojistik ve taşımacılık koridorlarına ihtiyacı gündeme getirmiştir.  Ve durum aramızdaki bağları pekiştirecek ve bizleri daha da yakınlaştıracak bir fırsat sunmaktadır.

Asırlar boyunca ekonomik refah ve zenginlik getiren İpek Yolu; toplumları ve medeniyetleri birbirlerine bağlamıştır.

Şimdi ise, üretimin, ticaretin ve dinamizmin Asya’ya kaymasıyla bizlere tekrar refah ve barış getirecektir. Ancak, İpek Yolu için yapmamız gerekenler var.

Taşımacılık yollarının altyapılarını iyileştirmek, liman kapasitelerini artırmak, limanlara bağlı yolları ve demiryollarını düzeltmek gibi fiziki altyapı yatırımları tamamlamalıyız.

Hazar Denizi üzerindeki ro-ro seferlerini iyileştirmeli,  ulusal mevzuatlarımızı uyumlaştırmalı ve uluslararası mevzuatlara da taraf olup uygulamalıyız.

 

Bildiğiniz üzere, karayolu taşımacılığı, ülkelerimiz arasındaki ticaretin gelişmesinde büyük önem arz etmektedir.

Karayolu altyapımız geliştirilerek, demiryolu ve hatta denizyolu ile eklemlenecek intermodal bir ticaret koridoru haline getirilmelidir.

Gümrük altyapısında rehabilitasyon çalışmalarına hız kazandırılması, sınır kapılarında geçişlerin kolaylıkla ve hızla yapılabilmesi için, bu kapıların modernizasyonu zorunludur.

Çin ile Avrupa ekonomilerini birbirine bağlayan ve transit geçilecek ülke ekonomilerine de katkı sağlayacak İpek Yolu perspektifi ile taşımacılık başta olmak üzere, ülkelerimiz arasında somut işbirliği projelerinin geliştirilmesi yerinde olacaktır.

Tarihi İpek Yolu’nun yeniden faaliyete geçmesinde, stratejik bir konuma sahip olan ülkelerimizin,               ulaşım ve lojistik imkânlarının geliştirilmesi için, her türlü işbirliğini değerlendirmeliyiz.

Bu tarihi projenin başarısı, uluslararası taahhüt ve katılımı gerektirmektedir. TOBB olarak, bu konuda Uluslararası Karayolu Nakliyeciler Birliği, IRU ile birlikte çalışıyoruz.

Sahip olduğumuz tecrübeyi ve bilgiyi, sizlerle de paylaşmaya hazırız. Zira İpek Yolu hem atalarımıza karşı minnet borcumuz, hem de torunlarımıza karşı önemli bir sorumluluğumuzdur.  

Tüm bunlara ek olarak, ticaretin önündeki engelleri kaldırmalıyız. Hepimizin üyesi bulunduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) çerçevesinde, ECOTA’nın imzalanması çok önemlidir.

Aynı şekilde, İslam İşbirliği Örgütü kapsamında geliştirilen TPS-OIC anlaşması da uygulamaya konulmalıdır. Daha çok ticaret yaparak, birbirimizi yakınlaşacak ve halklarımızı zenginleştireceğiz.

Türk Konseyi Genel Sekreteri Büyükelçi Sayın Halil Akıncı, Saygıdeğer konuklar,

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, ülkelerimiz ve bölgemiz arasında ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek için her tür çabayı göstermeye hazırız.

İş Forumunun açılış bölümünün ardından ülke sunumlarının yapıldığı ikinci bölümden sonra,                       dört ülkenin işadamları çalışma yemeğinde bir araya gelerek ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

Türk İş Konseyi 2. Toplantısı’nda ise Türk Konseyi Sekretaryası ile kuruluş temsilcileri bir araya geldi ve gündem maddeleri üzerinde görüş alışverişinde bulundu.

Toplantı sonrasın mutabık kalınan görüşlere yönelik bir Ortak Bildiri yayınlandı. Buna göre, TOBB’un, 2014 yılının Haziran ayında, senede bir rotasyonla el değiştirecek Türk İş Konseyi Başkanlığı’nı Azerbaycan’dan devralması kararlaştırıldı.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA