TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu Kayseri’de yapıldı


20.06.2025 / Kayseri



Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katılımıyla Kayseri’de gerçekleştirildi.​
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, burada yaptığı konuşmada, "Yargı camiamızın da destekleriyle, tahkim ve arabuluculuk gibi, yargıdaki iş yükünü azaltacak, adaletin zamanında ve doğru tecelli etmesini sağlayacak yöntemlerin, ülkemizde ve iş dünyamızda yaygınlaşmasına gayret ediyoruz. Bu kapsamda TOBB bünyesinde, UYUM Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi kurduk. Başkanlığını, Adalet Bakanlığı ve Meclis Başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş Cemil Çiçek üstlendi ve onun yönetiminde bu merkezler hızla gelişti” dedi. 

Odaların da bu konuyu sahiplendiğini ve kendi bünyelerinde merkezler açarak arabuluculuğun yaygınlaşmasını sağladığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Halen 60 ildeki Oda ve Borsalarımız bünyesinde, TOBBUYUM koordinasyonunda çalışan 126 Arabuluculuk ve Tahkim Merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerde yaklaşık bin 200 arabulucu görev yapmaktadır. TOBB UYUM Akademiyle, arabuluculara ihtiyaç duydukları her alanda eğitimler veriyoruz. Kayseri Ticaret Odamız bünyesinde de Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi faaliyet gösteriyor. Gelişmiş ekonomilerde, ticari uyuşmazlıkların yüzde 75’i, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle sonuçlandırılıyor. Standart adli yargıya, 4 ihtilaftan sadece 1’i gidiyor. Bizde de bu sistemin kullanımı her geçen gün artıyor” şeklinde konuştu.

Bugüne kadar arabuluculuğa gelen dosya sayısının 7,5 milyonu geçtiğini ve 4,5 milyondan fazlasının da anlaşmayla sonuçlandığını aktaran Hisarcıklıoğlu, “Bu sayede, yargının üzerindeki büyük bir yük azaltılmış. Her dosyanın en az 2 tarafı olduğuna göre, 9 milyon vatandaşımız, mahkemeye gitmeden el sıkışarak ve helalleşerek anlaşmış. Eskiden yıllar süren davalar, günler-haftalar içinde bitmiş, yani adalete erişim hızlanmış. Ticareti kolaylaştıracak, ekonomiyi ve yargı sistemimizi güçlendirecek her düzenleme, bizim için önemlidir ve değerlidir" dedi. 

- Adalet Bakanı Tunç

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da 23 yılda birçok yapısal reforma imza attıklarını ifade ederek, "Mülkiyet hakkının korunduğu, sözleşmelerin bağlayıcı olduğu, mahkemelerin bağımsız ve tarafsız çalıştığı, idarenin keyfi uygulamalardan uzak durduğu yani tam anlamıyla hukuk devletinin yaşandığı yerde var olur. Yatırımcı bilir ki sermaye; özgürlük ve güvenle buluştuğunda anlam kazanır. Üretici bilir ki; alın teri, adaletle yoğrulduğunda bereketlenir. Hukuki güvenliğin olmadığı yerde yatırım olmaz. Hukuki öngörülebilirliğin olmadığı yerde piyasa durur. Ekonomik kalkınmanın yolu güvenli, öngörülebilir ve adil bir sistemden geçer. Çünkü sermaye ürkek ve tedirgindir. Belirsizlikle değil, güvenle yol almak ister. Girişimcilik cesur bir tohumdur; ancak adalet toprağında filizlenir. Belirsizliğin egemen olduğu yerde ekonomik cesaret kırılır, girişimcilik biter. Medeniyetimiz tarih boyunca; alın teriyle yoğrulmuş, emekle büyümüş, hukukla yükselmiş ve millet iradesiyle yol almıştır” dedi.

Son bir yılda 11,3 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın gerçekleştirilmiş olmasının tesis edilen huzur ve güven ortamının devam ettiğini gösterdiğini aktaran Tunç, hukuk güvenliği olmadığı yönünde kara propaganda yapanların yargı camiasına haksızlık ettiğini vurguladı. 

Bakan Tunç, "Attığımız tüm bu adımlara ve reformlara rağmen ülkemizde hukuk güvenliği olmadığı yönünde kara propaganda yapanlar, masa başında Türkiye gerçekleriyle uyuşmayan endekslerle ülkemizi karalamaya çalışanlar milletimize de iş dünyamıza da yargı camiamıza da büyük haksızlık ediyorlar. Eğer Türkiye’de hukuk güvenliği olmasaydı, yatırım ortamı gelişmeseydi; 2002’de 36 milyar dolar olan ihracatımız bugün 262 milyar doların üzerine taşınabilir miydi? Eğer Türkiye’de hukuki belirlilik olmasaydı; ülkemizde kayıtlı şirket sayısı 950 binden, bugün 2 buçuk milyonun üzerine çıkabilir miydi? Eğer ülkemizde hukuki öngörülebilirlik olmasaydı; yabancı sermayeli şirket sayısı 5 binden, bugün 86 bine çıkabilir miydi? Hukuk devleti tahkim edilmeseydi, yabancı yatırımcı Türkiye’ye güvenmeseydi; ülkemize, 80 yılda sadece 15 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım yapılmışken, son 23 yılda 276 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelebilir miydi? Sadece son bir yılda 11,3 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın gerçekleştirilmiş olması, tesis edilen huzur ve güven ortamının devam ettiğini göstermektedir. Bugün ülkemize gelen her yatırım, hukuk güvenliğinin, hukuk devletinin, hukuki istikrarla güçlenmiş bir kalkınma modelinin eseridir” şeklinde konuştu. 

-Diğer konuşmacılar

Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitci ise "İşçi alacaklarına ilişkin davalarda zamanaşımı süresinin 5 yıldan 1 yıla indirilmesi yönünde beklentimiz bulunmaktadır. Bu değişiklik, iş dünyasında hukuki öngörülebilirliği artıracaktır. Maaş hacizlerine ilişkin uygulamalar, son dönemde iş dünyasının en sık dile getirdiği sorunlardan biridir. Bildiğiniz gibi maaş ve ücretlerin bankalara yatırma zorunluluğundan dolayı firmalarımız bankalar aracılığıyla çalışana ödeme yapmaktadır. Maaş haczi olması halinde işverenin çalışanın maaşından kesip icra dosyası hesabına yatırması zorunluluktur. Bu da hem ilave iş yükü getirmekte hem de icra dosyalarındaki eksiklik veya tebligat ulaşmaması gibi nedenlerle işverenlerin mallarına haciz konulması, ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır. Küçük tutarlı alacaklar için uygulanan katı tutumun, büyük ölçekli borçlarda dahi görülmeyen bir esneklikle çelişmesi, adalet duygusunu zedelemektedir" dedi. 

Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy da Kayseri iş dünyasının taleplerini sıralayarak, "İş Kanunu’nun ekonomi dostu bir yaklaşımla güncellenmesini talep ediyoruz. Kamu kaynaklı haciz uygulamalarında, özellikle vergi daireleri ve SGK tarafından borç tutarını çok aşan banka hesap blokajları yapılması, firmaların nakit akışını ve ticari faaliyetlerini ciddi şekilde aksatmaktadır. Personel maaşlarına gelen hacizlerin doğrudan işveren üzerinden değil, maaşın yatırıldığı banka aracılığıyla yürütülmesi ise hem idari yükü azaltacak hem de süreçleri sadeleştirecektir. Yeni başlayan çalışanlar için deneme süresinin 6 aya çıkarılması, kötü niyetli tazminat taleplerinin önüne geçecektir. İşten ayrılan personelin geriye dönük hesaplamalarda dava açma süresinin 5 yıldan 1 yıla indirilmesi, işverenin hukuki risklerini minimize edecektir. İlamsız icra takiplerinde özellikle Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi (UETS) kanalıyla yapılan tebligatlar, yeterli farkındalık ve dijital okuryazarlık düzeyine ulaşılmamış olması nedeniyle ciddi hak kayıplarına yol açmaktadır. Bu nedenle, öğrenilmemiş tebligatlara karşı genişletilmiş itiraz hakkının tanınması yönünde yasal düzenleme yapılmalıdır" ifadelerini kullandı. 





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA