Previous Page  104 / 746 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 104 / 746 Next Page
Page Background

104

72. GENEL KURUL

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği •

www.tobb.org.tr

akademisyenler Prof. Dr. İlhan Genç, Prof.

Dr. Atabey Kılıç ve Prof. Dr. Hakkı Aksoyak,

Habibe Şimşek önderliğindeki minyatür

sanatçıları ile TOBB personeli Hasan

Erbay, Yasin Ekmen ve Werner Gruber’e de

teşekkür etti.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU:

“DEDEM KORKUT OKUYANLARI

BÖLMEK MÜMKÜN OLABİLİR Mİ?”

Başbakan

Ahmet

Davutoğlu

da

konuşmasında, “Şimdi Sünni, Alevi diye

ayrım yapıldığı bir dönemde, Hazreti Ali’yi,

Hazreti Hasan’ı, Hazreti Hüseyin’i, Hazreti

Osman’ı aynı anda böyle güzelce ifade

eden bir kültür parçalanabilir mi, ayrılabilir

mi? Dedem Korkut okuyanları, şu veya bu

mezhep temelinde bölmek mümkün olabilir

mi” ifadesini kullandı.

Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar

Birliği

(TOBB)

Genel

Merkezi’nde

düzenlenen Dede Korkut Kitabı Baskısı

Tanıtım’ında yaptığı konuşmada, akademik

olarak bakıldığında, bu eserlerde en fazla

üstünde durduğu hususlardan birisinin,

kültürel dönüşümler esnasında, siyasi

zihniyeti etkileyen büyük geçiş dönemlerinin

analizi olduğunu söyledi.

Yunan medeniyet tarihinde, mitolojiden

felsefeye geçişin en kritik aşama

olduğunu belirten Davutoğlu, Avrupa’da

da Paganizm’den Hristiyanlığa geçişe

bakıldığında, birçok Pagan tanrısının,

zamanla nasıl azizleştiğini anlatan çok önemli

bir geçişkenlik süreci olduğunu belirtti.

Türk tarihinde de sözlü edebiyattan yazılı

edebiyata, metafizik düşünceden tarihi alana

geçişte ara metinlerin olduğunu belirten

Davutoğlu, bunların bir yönüyle tarih ötesine

seslenir gibi durduğunu, diğer yönüyle tarihin

dokusunu anlattığını söyledi.

Milli kültürün oluşumunda, Anadolu’daki

engin kültürün izlerini görmek isteyenlerin

atıfta bulunması gereken, o döneme ait

eserler olduğunu belirten Davutoğlu, “Bu

sentez döneminin derin irfanının etkisi

görülmediğinde tarihin anlaşılması mümkün

olmaz” dedi.

“Orta Asya’dan yola çıkan, İslamiyet’le

sentezlenen yolda, birçok Iran-Turan

ilişkisiyle, İran kültürüyle etkilenip, onunla

bir temasa geçen, sonra Anadolu’ya gelip

yerleşen o kültürün ana çizgilerini takip

ettiğinizde, işte bu tarihe hitap noktasında,

belki de bugüne kadar bize sirayet eden

ana unsurları görürsünüz” diyen Davutoğlu

konuşmasına şöyle devam etti:

“Bizim tarihimiz, Dedem Korkut ve onun

benzeri Hoca Ahmet Yesevi’nin kültürünün

Anadolu’ya gelişi esnasında yaşanan

serüven ve 11 -13’ncü yüzyıl arasında

yaşanan Turan, İran, Mezopotamya, Anadolu

kültürleri

anlaşılmadan,

anlaşılamaz.

Onun için Selçuklu dönemleri, Artuklu,

Karakoyunlu, Akkoyunlu dönemleri, daha

sonraOsmanlı’da rafinehalegelecek kültürün

ana unsurlarını oluşturur. Dedem Korkut

burada çok güzel izler verir bize, bu kültürel

mirasın nasıl harmanlandığı konusunda. Dile

baktığınızda Dedem Korkut’ta, birçok dilin,

Türk lehçesinin izlerine rastlarsınız.”

Dede Korkut hikâyelerini okumadan

Türk Dil ve Edebiyatı üzerine bir çalışma

yapmanın imkansız hale geleceğini ifade

eden Davutoğlu, Kutadgu Bilig, Divanü

Lügat-it-Türk, Menakıbname, Saltukname,

Danışmentnamelerin

hepsinin

göçebe

kültüründen, yerleşik kültüre geçişin ve

devletleşme sürecinin izlerini yansıttığını

söyledi.

Dede Korkut’un büyük geçiş döneminin

öncü kişiliği olduğunu, İslami tasavvuru

anlattığında, sentezin, yeni iman halinin

bütün unsurlarının görüleceğini dile getiren

Davutoğlu, “Şimdi Sünni, Alevi diye ayrım

yapıldığı bir dönemde, Hazreti Ali’yi, Hazreti

Hasan’ı, Hazreti Hüseyin’i, Hazreti Osman’ı

aynı anda böyle güzelce ifade eden bir kültür

parçalanabilir mi, ayrılabilir mi? Dedem

Korkut okuyanları, şu veya bu mezhep

temelinde bölmek mümkün olabilir mi” dedi.