Previous Page  107 / 161 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 107 / 161 Next Page
Page Background

TÜRKİYE DEMİR VE DEMİRDIŞI METALLERMECLİSİ RAPORU 2016

91

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

www.tobb.org.tr

piyasasında avantajlı duruma gelmesine, buna karşılık, Türkiye’nin AB karşısında

diğer ülkelere kıyasla elde etmiş olduğu avantajlı konumun ortadan kalkmasına sebep

olmuştur.

Diğer taraftan, Avrupa Birliği, 2006 yılında ikincil mevzuata dayanarak, anlaşma

hükümlerini tek taraflı olarak değiştirmiş ve kendi pazarı açısından avantaj

sağlayacağını düşündüğü çeşitli hammadde girdilerini anlaşma kapsamı dışına çıkarır

iken, çelik boru gibi bazı ürünleri kendi insiyatifi ile anlaşma kapsamına almıştır.

AB Komisyonu’nun tek taraflı insiyatif kullanarak anlaşmayı değiştirmesi, AB Çelik

Sektörünün esasen var olan avantajlarını daha da güçlendirmiştir. Buna karşılık, Türk

çelik sektörünün gelişimini sürdürmesi açısından, elektrik ark ocaklı kuruluşların

üretimlerinde kullanabilmelerini mümkün kılacak yatırımlar ile, yurtiçinde yeterli

miktarda yüksek katma değerli ürünlerin üretimine yönelik yatırımların, devlet

yardımlarından yararlandırılması konusundaki görüşmelerden, kararlı politikalar

izlenmemesi sebebiyle, herhangi bir sonuç alınamamıştır. Bu durum, hem çelik

sektörümüzü rakip ülkeler karşısında dezavantajlı bir konuma sokmakta, hem de

sektörün ve dolayısıyla ülke ekonomisinin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.

Tüm bunların yanı sıra, teknoloji yoğun bir sektör olması sebebiyle AR-GE konusunda,

ağır sanayi olması sebebiyle ise çevre konusunda yapılması gereken yatırımlar,

sektöre ciddi ek yükler getirmektedir. Bu konuda verilecek destekler sektör açısından

büyük önem taşımaktadır. 2013 yılında çelik üreticilerinin mevcut AB standartlarına

ulaşılmasına yönelik olarak gerçekleştirecekleri yatırımlara da devlet desteği

verilmesinin imkan dahiline girmiş olması, sektörün çevre yatırımlarını olumlu yönde

etkileyecek bir gelişme olarak değerlendirilmekte, ancak bu konuda herhangi bir

teşvik mekanizmasının henüz kurulmadığı görülmektedir.

Esasen son dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkinin farklı bir döneme

girdiği gözlenmektedir. Büyük ümitlerle başlayan ve kısa süre içerisinde sonuçlanması

beklenen AB’ye üyeliğimize ilişkin müzakere sürecinin, aradan geçen süre içerisinde

ciddi bir ivme kazanamamış olmasının, bugün yaşanan anlaşmazlıkların temelinde

yatan en önemli sorunlar arasında yer aldığı değerlendirilmektedir.