

TÜRKİYE DEMİR VE DEMİRDIŞI METALLERMECLİSİ RAPORU 2016
96
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /
www.tobb.org.trSon 4 yıldan bu yana, ithalatın yarattığı baskının da tesiriyle, çelik sektörümüzün ciddi
sıkıntılar yaşadığı ve 2016 yılında, ithal ürünlerin yurtiçi çelik tüketimi içerisindeki
payının % 51 seviyesine ulaştığı gözlenmektedir. 2016 yılının ikinci yarısında, bu
oranın AB ülkelerinde % 25 seviyesine çıkması üzerine, Avrupalı üreticilerin ithal
çeliğin payından olağanüstü ölçüde şikayet ettikleri ve Avrupa Komisyonu’nun süratle
bir dizi koruma tedbirini yürürlüğe koyduğu bilinmektedir.
Türk Çelik Sektörü esasen bir dizi dezavantaj ile rekabet etmeye çalışmaktadır. Örnek
vermek gerekirse;
•
Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) ile Türkiye arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşması gereği, sektörümüz herhangi bir şekilde devlet yardımlarından
yararlanamamaktadır.
•
En büyük ithal kalemi olan sıcak haddelenmiş yassı mamullerde, ABD ve AB
başta olmak üzere tüm dünya ülkelerinin aldığı ticari savunma önlemleri, Türkiye
tarafından uygulanmamaktadır.
•
Dahilde işleme rejimi uygulaması, istisna olmaktan çıkarılıp, yerli sanayimizi
cezalandıran ve taşeronlaştıran bir yapıya dönüştürülmüştür.
•
Hurda, cevher, kömür gibi temel girdilerde dışa bağımlı olması, çelik sektörümüzü
olumsuz yönde etkilemektedir.
Ciddi etki analizlerine dayandırılmadan imzalanan serbest ticaret anlaşmaları ile bu
olumsuzlukların daha fazla arttırılmamasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu yönü ile, hurda ihracatına getirdiği ton başına 30 $ tutarındaki vergi ile, stratejik
sektör olarak addettiği kendi çelik sektörünü koruma altına alan, bu nedenle damping
soruşturmalarının da hedefi haline gelen, esasen temel girdilerde karşılaştırmalı
üstünlüklere sahip olan, çelik ürünleri ihracatımızın bulunmadığı, sadece ithalat
yaptığımız Ukrayna ile imzalanacak Serbest Ticaret Anlaşması’nın, kapsamı dışında
bırakılması, Türk Çelik Sektörü için hayati önem taşımaktadır.