Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

IV. Dönem Oda Akreditasyonu Sertifika Töreni, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve TOBB Akreditasyon Kurulu Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete’nin katılımıyla gerçekleştirildi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu törende yaptığı konuşmada, "Akreditasyon yaşayan bir süreçtir. Bu süreç tüm oda/borsa üst yönetimin ve çalışanlarının sorumluluğundadır. Akredite olmuş odalarımız bu sertifikayı almakla, işin sonuna geldiklerini düşünmemeli, aksine daha büyük sorumlulukları üstlenerek hizmet kalitelerini daha ileriye götürmek zorunda olduklarının bilincinde olmalıdırlar" dedi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konuşması şöyle: "Değerli oda başkanlarım, saygıdeğer konuklar, hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi şahsım ve TOBB yönetim kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz dünyadaki ticaret düzeninin şekli 1991’den sonra değişti. 1991 sonrasında bu küresel dünya diye ifade edilen hadisede ekonomide sınırlar kalktı. Ekonomideki sınırların kalkışına doğru bir geçiş dönemi başladı. Bununla beraber de ticaret hacminde müthiş bir patlama yaşadık. Dünyanın bu güne kadar olmadık şekilde dünya ticaretindeki artış hızı müthiş artıyor. Yani 1990’ların başında dünyadaki ticaret hacmi 1 trilyon dolar iken 2006 sonunda 12 trilyon dolara geldi. Yani 12 misli artı. Dünyanın hiçbir evresinde 16 yılda 12 misli dünya ticaretinin artışı yok. Bu gümrüklerin ve küresel dünya duvarlarının yıkılmasıyla beraber insanların birbirleriyle alışveriş edebilmesinin önündeki engeller kalktı. Bu aslında bize müthiş bir fırsat da sunuyordu. Ama biz maalesef o devre biraz içimize kapandık. İşte terördür diğer hadiselerdir. Dünyadaki değişimi biz algılamakta zorluk çektik. Dünyaya bakamadık. Dünyada ne oluyor farkında değildik. 21 Şubat 2001’de tarihin en büyük krizini yaşadık. Çok da canımız yandı. O tarihlerden sonra odalar birliği başkanı olmamla beraber ne hissettiğimi bütün Türkiye coğrafyasında sizlerle beraber algıladık. Aslında çok üzücüydü ama bu bir fırsat haline de dönüştü. Şöyle bir geriye doğru gitmenizi istiyorum. Türkiye de ekonomik politikalarının karar alma merkezi, bugünkünden daha etkili olarak IMF ve Dünya Bankasıydı. IMF’nin bir büro şefinin söylediği hadise, bizim için başbakanın söylediğinden daha önemliydi. Dünya bankasının Türkiye’deki temsilcisi, yani bizim hazinedeki bir memurumuzun söylemiş olduğu bir hadise ülkemizin başbakanının söylediğinden daha önemliydi. Şimdi bizim bunlarla konuşuyor olmamız gerekiyordu. Baktım bunlar Türkiye’ye geliyorlar, TOBB’a, yani Türk üretim ve ticaretinin olduğu yere hiç merhaba diyen yok. Selam veren yok. Yahu sizin derdiniz ne diyen yok. Bir kişi gelmemiş. IMF heyeti bizden randevu istedi. Geldiler, dertlerimizi söylemeye başladık. Nereden nereye bakın. Bugün artık Türkiye’ye gelen neredeyse her cumhurbaşkanı, başbakan odalar birliğine geliyor. TOBB’a gelmeleri size gelmesi demektir. 364 oda ve borsama geliyor. Ne düşünüyorsunuz? Nasıl iş birlikteliği yapabiliriz? İşte bu aslında küresel dünyadaki o artan ticaretle beraber bizim pay almamız için önümüzü açtırmış olduğumuz bir hadiseydi. Önce kurum olarak biz öne çıkmalıydık. Kurum olarak öne çıkamazsak, temsil ettiğimiz kitleyi nasıl dışarıya açabilirdik? Nasıl dünyaya entegre edebilirdik? Ve kurum olarak bugün Türkiye’ye kim geliyorsa ekonomik açıdan önem arz eden bir yabancı ülkenin başbakanı eğer ticaretle ilgili bir konusu varsa muhakkak burada. Yani sizin evinizde. Devlet başkanı, cumhurbaşkanı dediğin zamanda aynı. Peki bizim ne yapmamız lazımdı? Bizim etkin olmamız lazımdı. Ama sadece bizim etkinliğimiz yetmez. Oda ve borsalarımızın, tüccarları,sanayicileri temsil eden odalarımızın ve borsalarımızın da öncü rolü oynayabilmesi için onların da dışarıyla olan ilişkilerini, hizmet standartlarını rakiplerimizin standartlarına getiriyor olmalıydık. Bunun için de üç tane mekanizma kullandık. Bunlardan bir tanesi, İzmir, Kocaeli, Gaziantep’te Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezleri kurduk. Bunlardan da Avrupa Birliği’nden iyi bir kaynak alarak, belli bir katkıda odalarımız ve TOBB sağladık. Bizim bütün üyelerimiz aslında bizim müşterimiz. Dükkânımıza, fabrikamıza gelen müşteriden hiçbir farkı yok. İşte iş geliştirme merkezlerinin ortaya çıkışı burada. Hiçbir hizmette bedelsiz olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde bedeli olmayan hizmet yok. Cennet, cehennemin de bedeli var. Bedelsiz hiçbir şey yok. O zaman iş geliştirme merkezleri profesyonel olarak üyelerimize, müşterilerimize daha iyi kaliteli hizmet nasıl sunabiliriz, onları dünyaya nasıl açabiliriz, onların standartlarını nasıl üretebiliriz diye kuruldu. Üçü de bence başarılıydı ve başarı örneklerinden dolayı şimdi sekiz ilimizde daha yeni proje hazırlandı. Sekiz ilimizde de Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezleri açılacak. İş geliştirme merkezleri adı ama AB’den fon aldığımız için Avrupa Birliği diyoruz. Yoksa sadece Avrupa’ya değil bütün dünyaya şirketlerin açılabilmesi, standartlarının yukarı çıkarılabilmesi için hizmet sunuyorlar, karşılığında bedelini alıyorlar. Diğeri Avrupa’daki odalarla eşleştirme programları. Halen devam ediyor. Türkiye’deki odalarımızla Avrupa’daki odalar eşleştirilerek birbirini yakından tanıma imkanı buluyor. Çünkü insan görmeden algılaması mümkün değil. Bir atasözümüz var biliyorsunuz, çok gezen mi bilir çok okuyan mı bilir. İstediğin kadar oku, okuyacaksın ama muhakkak ki göreceksin, karşılıklı birbirini göreceksin. Bu çerçevede bu da başarıyla gidiyor. AB’deki odalarla Eurochambres kapsamında eşleştirme programlarımız başladı. Bununla da müthiş başarılar elde ediyoruz. Birçok başarı hikayesini duyuyorum, bundan da mutluluk duyuyorum. İşte bir Kuşadası’nın Valensiya odasıyla beraber işbirliği onların karşılıklı olarak hem ticaretlerine hem turizmlerine katkı sağladı. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Üçüncüsü ise bugün beraber olduğumuz hadise oda akreditasyonu. Yine bu Eurochambres kapsamında. Akreditasyon nedir? Akreditasyon, Avrupa’da ki müşterisine vermiş olduğu hizmetin aynı kalitesini Türkiye’de ki odalarımıza tutturabilmesi. Bu çerçevede işi öğreniyor olmamız lazımdı. İlk önce TOBB ile İngiltere Odalar Birliği eşleşti. Akreditasyonun nasıl verildiği, nasıl yapıldığını, çalışmanın nasıl yapıldığı konusunda beraber çalışmayla yol öğrendik. Halim Mete bey eğitim işine meraklı, gönüllü olarak yönetimde bu işe talip oldu. Kendisine huzurlarınız da teşekkür ediyorum. Bu çerçevede çok başarılı götürmüş olduğumuz bir program. Bu programa giren oda sayımız 53. Borsaların dışında toplam 250 odamız olduğunu düşünürsek, 5’te 1’i şu anda müşterisine Avrupa’da ki herhangi bir odanın vermiş olduğu üst noktadaki hizmet kalitesinin aynısını verebilir noktaya geldi. Bu bizim için gurur verici bir hadise. Burada özellikle odalarımız da çalışan genel sekreterlerimize, profesyonel kadromuza, odalarımızın yönetim kurullarına da teşekkür ediyorum. Bugün 15 tane oda ve borsalarımız bu plaketi alacak. Aslında bu şeref, onur belgesi. Sizlerden ricam, ne olur odalarımızın illerinde bu işin promosyonlarını yapın. Avrupa’daki oda ne iş yapıyor? Aynı hizmeti bende veriyorum. Bu onun belgesi. Bu belgeyi almakla da iş bitmiyor. Bu belgeyi aldıktan sonra denetleme devam ediyor. Denetlemedeki odalar birliği kurulu olarak bizde, kendimizde hep kriterler ölçüsünde çalışmaya teşvik ettik. Dünyadaki demokrasinin gelişebilmesi için, bireyin daha öne çıkabilmesi için, bir standartlar üzerinde yaşıyor olmamız gerekiyor. O standartlara da hepimizin alışıyor olması lazım. Ama genel olarak tabi toplum olarak mantığımız bu standartlar içerisinde beraber olmayı da çok kabullenemiyoruz. Bu örneği hep size veriyorum. İşte bir Türk tırının Avrupa’da otoyolda giderken en sağ şeritten gidip, 80 km’nin üzerine çıkmadığını, aynı Türk tırı Kapıkule’den içeri girdiği zaman orta şeritten sağa geçmediğini,120 km’nin de altına inmediğini. Bu nedir aslında, Türkiye’ye girdim, ben kuralı ihlal etsem de, konmuş olan kuralı bozsam da kimse bana bir şey yapmaz. Ya da parayı verir geçerim. İşte hepimiz aslında bir taraf öbür tarafı özlüyoruz, bir taraftan da kuralı yıkmak istiyoruz. Kuralları yanlış koyduysak hep beraber düzelteceğiz. Ama kurallara uymak esas olması lazım. Bu çerçevede konmuş olan bu kuralları ki Avrupa’daki odaların müşterilerine sunmuş, sunacakları hizmet kalitesine sizler ulaştığınız için teşekkür ediyorum. Şimdi biz bir evreye daha geçtik. Avrupa’da olmayan. Borsalarda bizim bünyemizde. Şimdi önümüzdeki dönem on altı oda ve borsamız akreditasyon eğitimine tabi tutulmaya hak kazandı. Bunlar içinde yedi tanesi de borsa. İnşallah önümüzdeki dönemde borsalarımızın da aynı şekilde hizmet kalitesi artacak. Bu aslında kendi kendimize bak benim hizmet kalitem üstün. Bu üstünlük belgesi, artı ben bu işte en iyi yapanlardan bir tanesiyim. Sonuçta işin içinde de bir rekabet var. Bu belgeyi almaya hak kazandığınız için ben sizlerle gurur duyuyorum. Sadece yönetim kurulu başkanlarımızla değil, yönetim kurullarıyla, meclisleriyle, çalışanlarıyla beraber gurur duyuyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde 364 oda ve borsamızın da akredite olur." -ODA AKREDİTASYON SİSTEMİ- TOBB’nin, 2001 yılında İngiltere Odalar Birliği ile birlikte yürütmeye başladığı ve 30 Haziran 2005 tarihinden itibaren de Türk Loydu Vakfı işbirliği ile devam ettirilmekte olan Oda Akreditasyon Sistemi, Odaların üyesi olan KOBİ’lere yönelik hizmet kalitelerinin iyileştirilmesine yönelik bir TOBB girişimidir. Sistem sürekli gelişmeyi öngörmektedir. TOBB’a bağlı odalar her seferinde önlerine daha büyük hedefler koyacaklar ve hedeflere ulaşmaya çalışacaklardır. TOBB, Oda Akreditasyon Modeli uygulamasıyla odaların hizmet kalitesinin mükemmele ulaşmalarında yardımcı olmayı hedeflemiştir. -AKREDİTE OLAN 15 ODA- Adana Sanayi Odası, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası, Aydın Ticaret Odası, Balıkesir Ticaret Odası, Bodrum Ticaret Odası, Çorum Ticaret ve Sanayi Odası, Düzce Ticaret ve Sanayi Odası, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası, Isparta Ticaret ve Sanayi Odası, İzmit Ticaret Odası, Kayseri Ticaret Odası, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası, Van Ticaret ve Sanayi Odası.   Haber videosu için tıklayınız