30.03.2022 / Ankara
İklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğinin ekonomiye etkisini en aza indirmek amacıyla düzenlenen ve kendi alanında dünyada ilk olan "EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi ve Fuarı"nın açılış töreni ATO Cogresium'da yapıldı.
Hisarcıklıoğlu, burada yaptığı konuşmada, etkinliğin yarınların inşasında önemli bir dönüm noktası olacağını söyledi.
İklim değişikliği gündeminin dünyada ilk sıralara yerleştiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bu kapsamda ABD'nin Paris İklim Anlaşması'na döndüğünü aktardı.
Hisarcıklıoğlu, Paris İklim Anlaşması'nın önemine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı: "Biz de geçtiğimiz yıl 2053 yılını net sıfır emisyona ulaşacağımız yıl olarak en yetkili ağızdan açıkladık. Bu sene finansal sistemde de bir nevi yeşillenme yılı olacak. AB'nin yeşil yatırım standartlarına ilişkin sınıflandırma çalışması, bu süreci biçimlendirecek.
Hangi tür yatırımların yeşil olup desteğe uygun olduğu, hangilerinin ise teşvik kapsamı dışında kalacağı ortaya çıkacak. Yeşil yatırımların finansal sisteme erişimi ucuzlayacak ve kolaylaşacak. Artık bankalar şirketlerden karbon ve su ayak izini belgelendirmelerini talep edecek."
Hisarcıklıoğlu, uluslararası finansal piyasaların artık yeşil yatırımlara doğru yöneleceğini belirterek, Türkiye'nin yeşil yatırım portföyünü hızla büyütmesinin, ülkeye daha uygun şartlarda yabancı yatırım çekebilmek için önemli hale geleceğini vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, "Yeşil Mutabakat süreci Türkiye'nin yeni bir kalkınma ve zenginleşme gündemi olarak kabul görmeli." dedi.
Firmaların karbon salımlarını azaltmalarını teşvik edecek sistemlere ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, karbon fiyatlaması sisteminin aynı zamanda sanayi politikasını ve önceliklerini belirlemek anlamına geldiğini söyledi.
-"Togg iklim değişikliğiyle mücadelede fark oluşturacak"
Hisarcıklıoğlu, Yeşil Mutabakat sürecinin Türkiye'nin yeni kalkınma stratejisi olduğuna işaret etti.
Bugüne kadar ilerleme, zenginleşme, büyüme denildiğinde, milli gelire ve büyüme oranına bakıldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Bundan sonraysa, o büyümenin nasıl sağlandığı, tabiata ve gezegene verdiği hasar da dikkate alınacak. AB firmaları buradaki tedarikçilerinin karbon ayak izi ve atık yönetimini dikkate almaya başladı bile. Firmalarımızın daha kapsamlı bir çerçeveye, yol haritasına ve onların yeni ortama intibakını sağlayacak bir bütçeye ihtiyaçları var. Zira sermaye yoğun bir iktisadi dönüşüm süreciyle karşı karşıyayız. Daha fazla yatırıma ve bunun için de sermaye ve mali kaynağa ihtiyacımız var."
Togg'un doğuştan yeşil ve sürdürülebilir bir marka olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, Togg'un iklim değişikliğiyle mücadelede fark oluşturacağını vurguladı.
-Bakan Varank
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, zirvenin organizasyonunda emeği geçen Ankara Ticaret Odası ve diğer paydaşlara teşekkür ederken, iki gün sürecek etkinlikte iklim değişikliği konusunun tüm boyutlarıyla masaya yatırılıp ulusal ve uluslararası perspektiflerden tartışılacağını söyledi.
Dünyanın ilk iklim değişikliği fuarının bu zirve kapsamında kurulduğuna dikkati çeken Varank, hem Bakanlık olarak hem de bağlı ve ilgili kuruluşlarla fuarda bulunduklarını ifade etti.
-"Togg, iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli kazanımlarımızdan olacak"
Varank, fuar alanının yıldızının doğuştan elektrikli ve otonom araç Togg olacağına işaret ederek, "Togg bu yıl sonunda trafiğe çıktığında sadece ülkemizin değil dünyanın da yıldızı olacak. Sıfır karbon emisyonuyla iklim değişikliğiyle mücadeledeki en önemli kazanımlarımızdan biri olacak." diye konuştu.
İklim değişikliği konusunda farkındalık oluşturma aşamasının geçildiğini dile getiren Varank, sürecin kritik bir aşamaya gelmesinin sorumlularının Türkiye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler değil, yüzyıllardır vahşi ekonomik büyüme anlayışıyla doğayı ve atmosferi kirleten ülkeler olduğunu savundu.
Varank, bugün gelinen noktada, "fatura"nın insanlık olarak hep birlikte ödendiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu artık insanoğlu için bir varoluş mücadelesi haline geldi. Yaşanabilir bir çevre oluşturmak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak ekonomik faaliyetlerimizde köklü değişikliklere gitmemiz lazım. Elbette hükümetler kalkınma politikalarında ekonomik büyümeyi, ülkelerinin refahını artırmayı hedefleyecek ama bu büyümenin sürdürülebilirliğini ve çevreye saygılı olmasını her zamankinden daha fazla gözetmemiz lazım. Biz Türkiye olarak bu konuda üzerimize düşeni her zaman yapmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak karbon nötr bir ülke oluştursak bile şu anda diğer ülkelerin bu adımları atmaması durumunda bizim dünyayı yaşanabilir bir hale getirmemiz mümkün değil. Onun için ülkelerin hepsinin sorumluluk alması lazım. Özellikle şu anda dünyada karbonun yarısını salan bir ülke var. Bu ülke ile ilgili tedbirlere baktığımızda kimsenin bu hususu önemsemediğini hatta Batı ülkelerinin o ülkelerde yatırım yapmaya devam ettiğini görüyoruz. Biz üzerimize düşeni yapacağız ama burada kolektif olarak hareket etmemiz lazım."
Enerji başta olmak üzere, kaynakların verimli kullanıldığı, israfın en aza indiği, atıkların geri kazanıldığı, karbon ayak izinin olmadığı bir yapıya dönüşümün olmazsa olmazları olduğunu vurgulayan Varank, ülkenin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat politikalarında köklü değişikliklere yol açacak bu dönüşümü, ekonomik kalkınmaya uygun biçimde uygulamaya devam edeceklerini bildirdi.
Varank, Bakanlık olarak, süreci daha iyi yönetmek, fırsatları değerlendirerek ülkeyi hak ettiği konuma taşımak için var güçleriyle çalıştıklarına dikkati çekerek, Ar-Ge ve teknoloji ekosisteminden girişimciliğe, nitelikli insan kaynağından iş ve yatırım ortamına kadar birçok alanda yenilikçi ve akılcı politikalar geliştirdiklerini hatırlattı.
-"Togg, sektördeki yeşil dönüşümün de öncüsü olacak"
Türkiye'nin otomobili projesi Togg'un bu hamlelerin başında geldiğini anlatan Varank, şunları kaydetti: "Tam zamanında ve doğru teknolojiye yatırım yaparak hayata geçirdiğimiz bu proje sayesinde otomotiv sektöründeki rekabetçiliğimizi katlayarak artıracağız. Togg, sektördeki yeşil dönüşümün de öncüsü olacak. Gerek fabrikanın inşaatı gerekse aracın geliştirilmesi konusundaki çalışmalar planlandığı gibi tüm hızıyla devam ediyor. Togg'un piyasaya çıkmasıyla bu alandaki farkındalık çok daha artmış olacak. Ayrıca Togg ile beraber küresel markaların da ülkemizdeki elektrikli araç yatırımları tam gaz devam ettiğini görüyoruz. Bildiğiniz gibi Ford Otosan bu konuda ülkemizde çok büyük bir yatırım yapıyor. Bu ay itibarıyla Kocaeli'de tam elektrikli araçlarının üretimine başlıyorlar. Diğer birçok marka da ülkemize gelmek için fırsat kolluyor. Ülkemizin yakın zamanda elektrikli araç konusunda global bir üretim üssü olacağına emin olabilirsiniz."
Varank, sektörde yaşanan hızlı gelişmelerle elektrikli araç şarj altyapılarına olan ihtiyacın da arttığına değinerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilan ettiği destek programı anımsattı.
Bu kapsamda, 81 ilin tamamında, 1500’den fazla yüksek hızlı şarj istasyonunun kurulmasına yönelik toplamda 300 milyon liralık destek sağlayacaklarını dile getiren Varank, "Bunun tamamını hibe olarak bu alanda yatırım yapacak firmalarımıza vereceğiz. Böylece bir yıl içinde Türkiye'yi şarj istasyonları ile donatmış olacağız."
Varank, elektrifikasyon sürecine paralel olarak elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarını daha fazla ön plana çıkardıklarına işaret ederek, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarına sağlanan teşvikleri anlattı. Varank, bu konuda Türkiye’nin her tarafındaki sanayicilerin de yatırım planlaması yaptıklarını aktardı.
OSB'lerin "Yeşil OSB"lere dönüşümünü hızlandıracak projelerden de bahseden Varank, bu sayede organize sanayi bölgelerinin altyapı gereksinimlerini karşılayarak suyun geri kazanıldığı, yenilenebilir enerjinin üretildiği sürdürülebilir sanayi alanları olacağına işaret etti.
Varank, sadece üreticilerin, yerel yöneticilerin, sanayicilerin ve iş insanlarının çabasıyla bu dönüşümün gerçekleştirilemeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Dünyanın ve Türkiye’nin geleceğini kurtarmak istiyorsak çocuklarımızın, evlatlarımızın, gençlerimizin bu alanda daha çok bilinçlenmesi daha çok şuurlanması gerekiyor. Salonun tamamını dolduran gençlerimize teşekkür ediyorum. Türkiye’nin geleceğini siz, biz değil bu gençler, TEKNOFEST kuşağı kurtaracak. Biz onlarla beraber çok daha yeşil, çok daha güzel bir Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz."
-ATO Başkanı Gürsel Baran
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, uluslararası örgütleri, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası, akademisyenler ve öğrencileri bir araya getiren zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, zirveye ATO'nun öncülük ettiğini belirterek, Türkiye'nin geçen yılın sonunda onayladığı Paris İklim Anlaşması'nın başta ekonomik sistem olmak üzere sosyal, kültürel ve ekolojik sistemde büyük değişimleri öngördüğünü söyledi.
Avrupa Birliği'nin (AB) de Yeşil Mutabakatı devreye soktuğunu anımsatan Baran, "Başlı başına ülke ekonomilerini etkileyecek bir konu olan iklim değişikliği, gerekli dönüşüm sağlanamadığında büyüme oranlarına negatif yansıyabilecek bir olgu olarak karşımızda duruyor." dedi.
Baran, Ankara'nın iklim değişikliği konusunda bir ilki ortaya koyduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "İlk defa, bu kadar çok paydaşlı ve geniş bir mutabakatla, iklim değişikliğine karşı, farkındalık ve dönüşüm için sivil bir hareket başlattık. ATO olarak sahip olduğumuz misyon ve vizyonla ülkemizin 'yeşil dönüşümü' konusunda da vaziyet alıyoruz. Öncülüğünü üstlendiğimiz bu zirvede iş dünyası, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, özel sektör, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir görev üstlendik."
İki gün sürecek zirvede, iklim değişikliği konusunun tüm detaylarıyla ele alınacağına işaret eden Baran, Türkiye'nin otomobili TOGG başta olmak üzere yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularında iyi uygulamaların yer aldığı fuarın KOBİ'ler ve işletmelere de örnek olacağını söyledi.
Baran, zirvede bankaların yeşil dönüşüm finansman imkanlarını ortaya koyacağını dile getirerek, zirvenin gençler için de ufuk açıcı bir deneyim olacağını anlattı.
Dünyanın Paris İklim Anlaşması ve AB'nin Yeşil Mutabakatı temelleri üzerinde yeni bir toplumsal düzene doğru yeniden şekillendiğini aktaran Baran, "İklim değişikliğine karşı sanayiden ticarete, tarımdan teknolojiye kadar her alanda ortaya çıkacak yeşil dönüşüm, yüklediği tüm sorumlulukların yanı sıra yeni iş ve iş yapış biçimlerini de beraberinde getirecek." diye konuştu.
Baran, şöyle devam etti: "Son birkaç yıldır pandemi ve savaş başta olmak üzere yaşadığımız tüm gelişmeler gösterdi ki Türkiye ekonomisi güçlü bir ekonomi ve Türk müteşebbisi de dinamik yapısıyla değişime kolayca adapte olabiliyor. Yeşil dönüşümü gerçekleştirdiğimiz takdirde, mevcut avantajlara bir yenisini daha ekleyerek dünyanın lojistik ve tedarik merkezi olabilecek durumdayız. Zirveye katılan tüm kesimlerin oluşturduğu birlik ve beraberliğin, yeşil dönüşümün sunduğu fırsatları, yeşil kalkınma hamlesine dönüştürecek sinerjiyi oluşturmasını diliyorum."
(A.A.)