TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

“Tüm dünyada perakende verileri kritik ekonomik gösterge olarak kullanılmaktadır”


13.09.2023 / İstanbul



Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Yerel Zincirler Buluşuyor 2023 Konferansı ve Fuarı’na katıldı.​

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada, üretim, tedarik ve lojistiğin son ayağı olan perakende sektörünün, ürünleri müşteriyle buluşturan, çok büyük bir organizasyon, ülke ekonomisinin barometresi, istihdam fabrikası ve gıda sektörünün de sigortası ve teminatı olduğunu söyledi.

 

Hisarcıklıoğlu, daha da önemlisinin bu sektörün ekonominin öncü göstergesi olduğunu belirterek, “Bu nedenle de tüm dünyada perakende verileri kritik ekonomik gösterge olarak kullanılmaktadır. Türkiye’nin büyümesinde perakende sektörünün gelişmesinin payı ve katkısı büyüktür. Zira perakende sektörü, hem yerel ekonomiyi büyütüp imalatı artırmakta, hem de yerel kaynakların yerel KOBİ’ler tarafından işlenerek pazarlara sunulmasını sağlamaktadır. Yerel zincirlerimiz de bu sektörün lokomotifidir. Yerel zincir marketler, yerel ekonominin güçlenmesi, yerel istihdamın hareketlenmesi ve küçük işletmelerin ekonomiye doğrudan katılmasıyla ilgili stratejik öneme haizdir. Sektörümüz, pandeminin yoğun yaşandığı dönemde dahi istihdam sayısını yükseltmiş ve istihdama katkı vermeye devam etmiştir” dedi.

 

Hisarcıklıoğlu, “Ben de sektörümüzü yakından tanıyan bir kardeşiniz olarak, federasyonumuzla devamlı diyalog içindeyim. Zira Türkiye Perakendeciler Federasyonu çatısı altında toplanan yerel market zincirleri, üretici ve tüketici arasında önemli bir köprü vazifesi görmektedir. Ülke ekonomisinin, hem ulusal hem de yereldeki gelişmesine ciddi oranda katkı sağlamaktadır. Toplam mağaza adedi 5.500’ü bulan yerel marketler, özelikle geleneksel gıda perakendeciliği kanalının modernize olmasında çok önemli bir rol üstlenmektedir. Yerel zincirler aynı zamanda sağladıkları iş imkânlarıyla, kadınların ve gençlerin işgücüne katılımını da desteklemektedir. Dolayısıyla sektörümüzü güçlendirecek her adım, esasında ekonominin tamamına yayılır. İşte bu konferans, bize, işimizi daha iyi nasıl geliştireceğimize ilişkin fikirler vermesi açısından çok büyük bir imkan sunuyor” şeklinde konuştu.

 

Sektörün yaşadığı sorunları bildiğini belirten TOBB Başkanı “Öncelikle, piyasada nakit akışındaki yavaşlama, yüksek enflasyon ve maliyet artışları hepimizi zorluyor. Diğer taraftan sektörümüzde haksız rekabete yol açan uygulamalar da mevcut. “Private label” markalı ürünler, hem Kobilerimizin büyümesini, hem de markalaşmasını engelliyor. Sektörün kendi içinde de rekabetini bozuyor. Bir taraftan markalaş diyoruz. Ama markalaşanın da paçasından tutuyoruz. Eğer bu işin önü alınmazsa, milli bir sanayimiz kalmaz. Sanayicimiz ve üreticimiz de taşeronlaşır. Bir diğer önemli konu düşük gramajlı ürünler. Aynı ürün aynı ambalaj içinde, ama düşük gramajla sunularak tüketici aldatılıyor. Bu esasında tüm sektörün yaşadığı bir sorun. Bunun önüne geçmek üzere, perakende satışa sunulan ürünlere “standart gramaj uygulaması” getirmeyi konuşmalıyız” dedi.

 

“Kamudan talep ederken, çuvaldızı da kendimize batıracağız” diyen Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “Eskiden alışverişler tek noktadan yapılırdı. Şimdi indirim marketleri, benzin istasyonlarındaki marketler, tanzim satışlar, Tarım Kredi Kooperatifleri, e-ticaret siteleri ve hızlı teslimat şirketleri var. Alternatifin bu kadar çok olduğu yerde, yerel marketler olarak, bunlardan nasıl ayrışabiliriz, sorusuna cevap bulabilmemiz gerekir.

 

Diğer yandan eski tüketici profili de yok. Hayat hızla, dijitale doğru evrilmektedir. Tüketici, dijitalde. Alışverişini de dijitale taşıyor. Ürün incelemesi, ürün kıyaslaması, ne, nerede, nasıl sorgusu, marka deneyimi,  tecrübe paylaşımı, hepsi internette. Bunlara kim daha rahat cevap verebiliyorsa onun şansı daha çok olacak. Teknolojiye ayak uyduramayan geri kalacak.

 

Gelecek e-ticarette ve mobil uygulamalarda. Bunlara da en hızlı sizler adapte olabilirsiniz. Bu nedenle gündemimizde; Kullanıcı dostu dijital mecra tasarımları, Mobil uyumluluk, On-line satış yapma stratejileri, Dijital görünürlük olmalı”

 

Dünyada takip edilen bir konunun da veri madenciliği, yani ham veriyi bilgiye dönüştürüp kullanmak olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, “Hepiniz barkodları biliyor ve kullanıyorsunuz. Bugün herhangi bir market veya dükkânın raflarındaki ürünlerin yüzde 99’u barkodlu. Her gün kasalarda milyonlarca defa barkodlar taranıyor. Bu barkodları size ulaştıran, bu sistemin ülkemizde işletilmesini sağlayan da, TOBB çatısı altında faaliyet gösteren Global Standartlar 1, yani kısa adıyla GS1 Türkiye organizasyonudur. Kasada duyduğunuz o “Bip” sesi, arka planda GS1 sisteminin çalıştığını gösteriyor. Bu barkodlar, ürünün sadece kasadan hızla geçmesini sağlamakla kalmıyor. Sizlere, stok, sipariş, sevkiyat süreçlerini daha etkin yönetmemize de imkan veriyor. Ticaretin nereye evrildiğini ve değişen tüketici davranışlarını size gösteriyor. Ayrıca, kullanılan her barkod sayesinde, satılan mal stoktan düşüyor, stok belli seviyenin altına düşünce otomatik sipariş ediliyor. Tüketici de barkod sayesinde daha güvenilir alışveriş yapıyor. Zira ürünün her aşamada izlenebilmesini sağlanıyor. Ürün kime ait, ne zaman üretildi, ne kadar soğuk hava deposunda kaldı gibi, hangi bilgiye ihtiyaç varsa, bunlara ulaşılabiliyor. Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü de, ürün ve tedarik zinciri ile ilgili konularda GS1’i bizi referans gösteriyor. Sizler de GS1 uygulamalarını yakından takip edip, kullanarak, daha verimli, etkin bir çalışma düzeni kurabilir ve tüketicinin beklentilerine daha hızlı cevap verebilirsiniz” dedi.

 

Hisarcıklıoğlu, sektörün geleceğinin parlak olduğunu, Türkiye’nin çok hızlı biçimde şehirleştiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Karşımızda daha şehirli, daha mobil, daha hızlı ve kolay tüketim yapmak isteyen, büyük bir nüfus var. Onların tüketim kalıplarına en çok uyan, onların taleplerine en hızlı cevap veren sektör de biziz. O yüzden sektörümüzü sahip çıkalım. Firmalarımıza sahip çıkalım, koruyalım.

 

Bu noktada bazı önerilerim olacak. Mobil uygulamalar, tüketicilere müthiş kolaylık sağlıyor. Mobil uygulamalar üzerinden şirketlere veya ürünlere ulaşılıp ulaşılamadığı, tüketici tercihlerinde çok daha önemli hale geldi. Bu nedenle şirketinizin veya ürününüzün; ya mobil uygulaması olacak ya da geliştirilen mobil bir uygulamanın içerisinde yer alacak.

 

Geçen sefer de söylemiştim, tekrar edeyim. Dünyanın en değerli arazi artık cep telefonu ekranı. Bu ekranda yerinizi almanız gerekir. İşte aradan geçen zaman ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. Bu trend devam edecek ve gelecekte daha da önemli hale gelecek, ıskalamayalım.

 

İkincisi, ortaklık yapmak ve ortak hareket etme kültürünü öğrenmek lazım. Bu devirde daha çok kazanmak istiyorsan, daha çok alacaksın, daha çok satacaksın, yani ölçek ekonomisi sağlayacaksın.

 

Üçüncüsü de illerdeki yerel markalarla işbirliği yapın. Yerel üretici markaları ortak paydaşınız olarak kurgulayın. Birlikte büyüyün. Coğrafi işaretli ürünlere siz sahip çıkın. Bakın eskiden bunlar bilinmezdi. 20 sene önce coğrafi işaretli ürün sayımız kaçtı biliyor musunuz? Sadece 31. Bugün 1,400’ü geçtik. TOBB ile Odalarımız ve Borsalarımız bu işe sahip çıktı. Yerel ürünlerimize ve yerel değerlerimize coğrafi işaret kazandırdık, bunları koruma altına aldık. Bu işe sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da sahip çıktık. Ürünlerimize, Avrupa Birliği'nde de coğrafi işaret tescili sağladık. Birlik nezdinde korunma hakkı elde eden tescilli coğrafi işaret sayımız 14'e yükseldi. Artık kimse bunları bizden habersiz ve izinsiz kullanamayacak. 12 bin yıllık geçmişiyle onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Anadolumuz, daha böyle binlerce yöresel ürünü barındırıyor. Ama bu değerlerimizi tanıtıp pazarlayamazsak, ekonomiye kazandıramazsak hiçbir kıymeti yok. Bakın artık insanlar yerel ve doğal ürünleri tercih ediyor. Bunun için de daha fazla para ödüyorlar. İşte coğrafi işaretli ürünler de bize bu imkânı sunuyor. Üreticimize ve müteşebbisimize yeni fırsatlar açıyor. Bu fırsatları kullanalım”.

 

Hisarcıklıoğlu, el ele verince başaramayacakları, altından kalkamayacakları bir yük olmadığına inandığını belirterek, “Zaten bu yılki Konferansın ana teması olarak çok güzel bir tema belirlemişsiniz. “Biz bir olunca bereket bizim olur”. Bende her zaman konuşmalarımda, camiamıza verdiğim mesajlarda değindiğim bir konusu aslında. “Birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap vardır.” Ben demek yerine biz demek; başarıyı ve beraberliği getirecektir” dedi.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA