TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Enerji sektörü, Kamu ile daha yakın bir işbirliği istiyor


03.11.2012 / 



TOBB Türkiye Enerji Meclisi Başkanı Mehmet Ali Neyzi, TOBB Türkiye Enerji Meclisi Başkan Yardımcıları Alpay Ünal ve İhsan Akyol ile TOBB Türkiye Enerji Meclisi üyesi Cengiz Güneş, Bloomberg HT kanalında Prof. Dr. Kerem Alkin ve Ali Çağatay moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sektör Meclisleri” programında enerji sektörünü masaya yatırdılar. ​ ​

Enerji sektörünün genel durumuyla ilgili bir bilgiler aktaran TOBB Türkiye Enerji Meclisi Başkanı Mehmet Ali Neyzi, enerji sektörünün hem dünya hem Türkiye için heyecan verici bir sektör olduğunu ifade etti.

Sektör meclislerini kurmasından dolayı TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na teşekkür eden Neyzi, diğer sivil toplum kuruluşlarından, örgütlerden veya derneklerden farklı olarak kamu ve özel sektörün temsilcilerini bir arada barındırdıklarını söyledi.

Kamunun özel sektörle beraber çalışma yaklaşımının artması gerektiğini belirten Neyzi şöyle devam etti: “Bunun için 2 tane örnek vermek isterim. Bir tanesi süreçlerle ilgili. Şimdi bizim önümüzde Elektrik Piyasası Kanunu var. Sektörümüz için çok önemli bir kanun ve bu kanun her gün değişmiyor. 5 yılda, 10 yılda bir değişen mühim bir hazırlık bu. Kamu bunda epey bir hazırlıktan sonra Şubat ayında bir taslak hazırladı. Bunu bazı kurumlara sundu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak bize de geldi. Gelen yazıda, 1 hafta içinde görüşlerinizi bildirin diyor. Şimdi böyle bir konuda 1 haftalık bir sürenin gerçekçi olmadığını anlatmaya çalıştık. Böyle büyük bir kanun değişikliğinde oyuncuların görüşleri toplanmalı, hukukçuların görüşleri toplanmalı, sektörle kamu bir arada olup bir netice çıkarmalı. Biz işte uğraşlarla 1 hafta, 10 gün içinde bir şeyler verdik. Ama bakın, Mart’tan bugün Kasım’a geldik, henüz bu taslak son haline gelmedi. Son aşamaya yaklaştığını öğreniyoruz, ama en son taslağı istiyoruz, şu anda elimizde yok, paylaşılmadı. Süreç olarak bu TBMM’deki ilgili Komisyona gidecek diğer kanunlarda olduğu gibi ve biz şimdi artık oradan bunu takip etmek durumundayız. Oysa, hani gönül ister ki, sektörün teknokratları olarak, biz özel sektör temsilcileri de olsak bu kanunu tam birebir hazırlayalım, artık Meclis’e bir arada anlaştığımız bir metin gitsin. Burada biraz daha kamu-özel sektör paylaşımı arzu ediyoruz.

Buna bağlı olarak da ikinci söyleyeceğim örnek de zaten enerji içinde baktığımızda EPDK 4 bacaklı; petrol, LPG, elektrik ve doğal gaz olarak 4’e ayrılıyor. Petrol ve LPG tarafına baktığımızda, hem çok yüksek vergileri olan bir sektör. Yani devletin buradan bir geliri var, ama buna rağmen son derece serbest fiyatların çalıştığı, özel sektöre hemen hemen tamamen devredilmiş olan bir enerji piyasası görüyoruz. Hâlbuki elektrik ve gaz sektörüne döndüğümüzde bunu göremiyoruz şu anda. Bütün Meclis üyeleri olarak aynı fikirdeyiz. Burada hem özelleştirmenin hızlanması, hem de serbest fiyatlamaya geçilmesi, sübvansiyonların kesinlikle kalkması, çünkü sübvansiyonlar uzun vadede hiçbirimize faydalı olacağına inanmıyoruz. Vatandaşın da bundan rahatsız olacağına da inanmıyoruz. Çünkü 70 milyon kişiye paylaştırdığınız zaman bu yükü makul bir yük oluyor, zaman zaman bu bence spekülatif bir hal alıyor”.

Neyzi, Türkiye’de inanılmaz bir rüzgar ve güneş potansiyeli olduğunu, ancak yetkililere bunu yeterli derece anlatamadıklarını söyledi.

Yenilenebilir enerjiye değinen Neyzi, “2011 Ocak’ta çıkan Yenilenebilir Enerji Kanununda bir yerli katkı payı gelmişti ve bu radikal bir düzenlemeydi ama, biz bunu destekledik. Çünkü her ne kadar biz serbest piyasaya inansak da Türkiye’de üretip Türkiye’den ihracat etmeye de inanıyoruz. Dolayısıyla, hani her şeyi dışarıdan alıp yapmanın Türkiye menfaatine olmadığını kabul ediyoruz. Ama maalesef bu yerli katkı yönetmeliği de çalışmadı. Aradan 1,5 sene geçti hala tam olarak devreye giremedi. Ve neticede bu konunun tekrar değerlendirilmesini istiyoruz” dedi.

Son 5 yılda güneş enerjisine yatırımın arttığını vurgulayan Neyzi, güneş enerjisiyle elektrik üretmenin maliyetinin düştüğünü belirtti. Suudi Arabistan gibi tamamen petrolü ve gazı olan bir ülkenin, 10 bin megavat güneş santralini kurmak için hazırlık içinde olduğunu anlatan Neyzi, Türkiye’de ise 500 kw ve 600 megavatlık bir sınır getirerek güneş enerjisinin önünün tamamen tıkandığını ifade etti.

Elektrik faturalarındaki TRT payına da değine Neyzi, bu konuyu yıllardır konuştuklarını ama hala ortadan kalkmadığını söyledi.

Batılı ülkelerin yenilenebilir enerjiye yatırımı, finansmanı da teşvik ederek yaptıklarını hatırlatan Neyzi, “Yani teşvik derken sadece vergi teşviki, fiyat teşvikinden bahsetmiyoruz. Ama Avrupa’da bir yenilenebilir enerji santrali kuracağınız zaman çok daha avantajlı bir kredi bulma şansınız var. Bu bir politika olarak ortaya konuyor. Teşvik verirken yenilenebilire verilecek kredilerin üzerindeki yükleri biraz kaldırabilirsiniz. Bu da zaten yatırımcıya yansır. Ve böylece yurt dışından da buraya kredi akması kolaylaşır. Bence bu çok hayati bir konu. Yoksa biz bu rakamları konuşuyoruz, ama fiiliyatta bu rakamları bulamayacağız. Ayrıca ihtiyacımız kadar yatırım yapacağız ve hep ucu ucuna bir elektrik piyasasıyla baş başa kalacağız” diye konuştu.

-Ünal: “Yenilenebilir kaynakların kullanılması ön planda olmalı”

TOBB Türkiye Enerji Meclisi Başkan Yardımcısı Alpay Ünal da yenilenebilir enerjiye yatırım konusunda devletten teşvik beklediklerini vurgulayarak, “bizim için en büyük teşvik, süreçlerin hızlandırılması olur. Yani bu ne demek? Lisansın alınmasının kolaylaştırılması, yani sürecin kolaylaştırılması. Şu anda bir lisans başvurusuyla yatırım sürecine kadar yaklaşık 2 ile 3 yıl arası süre geçmekte. Ama inşaatına baktığımızda orta çaplı bir yatırım projesinde, 2-3 yılda hayata geçmekte. Yani bu noktada bizim ülkemizde bir çeşitlendirme yapılması gerekmekte. Yenilenebilir kaynakların kullanılması ön planda olmalı. Avrupa’ya baktığımızda, ilk önce yenilenebilir kaynakları kullanmışlar. Daha sonra diğer fosil yakıtlara yönelinmiş. Tabi ki o yakıtlardan da elektrik üretilmeli. Enerji piyasası bir bütündür. Doğal gaz da olmalıdır, kömür de olmalıdır, nükleer de olmalıdır, yani yenilenebilir kendi kaynağınızdır, onu kullanmanız gerekmektedir” dedi.

-Akyol: “özel sektörün önündeki engeller ve bürokrasi azaltılmalı”

TOBB Türkiye Enerji Meclisi Başkan Yardımcısı İhsan Akyol ise enerji sektöründe yatırımların bundan sonra özel sektör vasıtasıyla yapılması planlanmışsa, özel sektörün önündeki engellerin ve bürokrasinin azaltılması gerektiğini söyledi.

Dışa bağımlılığı azaltacak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla yapılacak olan yatırımların desteklenmediği belirten Akyol şunları kaydetti: “Örneğin bir yatırım teşvik mevzuatı açıklanıyor. Bakıyorsunuz içerisinde enerji sektörü yok. Doğal gazdan bir santral yapacaksanız hiçbir teşvik yok. Diğer yenilenebilirde, hidrolikte makine teçhizatı, KDV ve gümrük vergisi desteğini görüyorsunuz ama bir yatırım indirimi, bir işçi, inşaat dönemiyle ilgili, harcamalarıyla ilgili herhangi bir desteğin olmadığını görüyorsunuz. Bunlar da tabi projenin finansman maliyetlerini ve geri dönüşlerini, dolayısıyla birim elektrik üretim maliyetini artırıyor. 2012’den sonra sözleşmeliler ortadan kalkacak, piyasa tamamen özelleştiği zaman neye göre oluşacak fiyat? Temel felsefe, maliyeti esas alarak fiyat vereceksiniz. Yani fiyatlar o şekilde dengeye gelecek. Çünkü sonuç itibariyle siz fiyatı verirken maliyetinizi göz önünde bulundurmak zorundasınız”.

-Güneş: “tam rekabet piyasası oluşmadı”

Enerji sektöründe büyük bir yatırım ihtiyacı var diyen TOBB Türkiye Enerji Meclisi üyesi Cengiz Güneş, “Bu yatırım ihtiyacının giderilmesinde de özellikle Türkiye’de piyasa görünümüne baktığımız zaman, Elektrik Piyasası Kanunu’nun çıkmasından sonra yatırımların özel sektör tarafından yapılması öncelikle hedef olarak ortaya kondu. Bu gerek orta vadeli planda, gerekse yıllık programlarda da halen tekrarlana gelen bir husus. Ama fiiliyata baktığımız zaman halen tam rekabet piyasasının oluşmadığını ve sinyal fiyatın henüz gerçekleşmediğini görmekteyiz. Bunun temel sebeplerinden birisi, kamunun halen sektörde bir ağırlığının olması” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin 11,5 milyar ton linyit rezervi olduğuna değinen Güneş, bunun düşük kalorili olduğunu ve enerji üretimi dışında bir sektörde kullanılmasının güç olduğunu ifade etti.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA