TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

“Vakıf üniversiteleri, kar amacı gütmeyen kamu kurumu niteliğinde üniversitelerdir”


29.12.2012 / 



TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclis Başkanı Bekir Okan, TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkan Yardımcıları Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Dr. Mustafa Aydın ve Yalçın Zaim, Bloomberg HT kanalında Ali Çağatay moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sektör Meclisleri” programına konuk oldu.​ ​

 

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclis Başkanı Bekir Okan, vakıf üniversitelerinin, Türkiye’nin yükseköğretimine çok büyük katkılar sağladığını belirterek, vakıf üniversiteleri ile özel üniversitelerin karıştırıldığını söyledi.

Vakıf üniversitelerinin, kar amacı gütmeyen kamu kurumu niteliğinde üniversiteler olduğunu vurgulayan Okan, vakıf üniversitelerinin sayısının arttığını ve gerek fiziki şartları ve vizyonu, gerekse eğitime sağladığı kalite yönünden, sağladıkları katkılardan dolayı Türk yükseköğretiminin kalitesini yükselttiğini ifade etti.

Okan, “Diğer taraftan şu algı var: ‘Vakıf üniversiteleri kar ediyor veya işte sadece paralı öğrenci gider düşünce var’. Bu da çok yanlış. Çünkü vakıf üniversiteleri çok sayıda burs veriyor. Yüzde 100, yüzde 50, yüzde 25 gibi” şeklinde konuştu.

Vakıf üniversitelerinin rekabeti artırdığını anlatan Okan, “Dünyadaki gelişmeleri takip ediyor ve de o gelişmeleri, teknolojileri bu üniversitelere sağlayaraktan katkı sağlıyor yükseköğretime” dedi.

-Meclis Başkan Yardımcısı Özdemir: “Eğitim ve hukuk alanındaki kronik sorunlarımızı çözmedikçe küresel bir güç haline gelemeyiz”

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Özdemir de, vakıf üniversitelerinin hiç yokken kendiliğinden var olmadığını, hem küresel, hem yerel bazda bir talepten doğduğunu anlattı.

Dünyada yükseköğretime talep doğduğunu vurgulayan Özdemir, “Çünkü küreselleşen dünyada küreselleşme olgusuyla rekabet edebilmek için yükseköğretim görmüş nitelikli elemanlara ihtiyaç var. Yani 19. yüzyıldaki, 20. yüzyıldaki üniversite modeli artık geçti. Hem piyasayı dikkate alan, bunu fırsata çeviren, hem piyasayı eğiten, hem de aynı zamanda kültürel boyutu, yani bir üniversiteyi üniversite yapan felsefe, sosyoloji, psikoloji alanlarında hem lisans, hem yüksek lisans programlarıyla sosyal sermayeyi sürekli artıran bir kurumlar olarak görüyoruz üniversiteyi” dedi.

Özdemir şöyle devam etti: “Dünyadaki değişim karşısında hepimizin kendimizi sorgulamamız ve değişmemiz lazım. Aksi takdirde, Başbakan Yardımcımız Ali Babacan TOBB Şurasında bunu açık ve net olarak ifade etti, biz eğitim ve hukuk alanındaki kronik sorunlarımızı çözmedikçe küresel bir güç haline gelemeyiz.

Bundan dolayı, Yüksek Öğretimdeki arkadaşlarımız ve YÖK de bunun farkında ve yeni yasa da tam bu zeminde ortaya çıktı ve tartışılıyor. Bunu belki ayrıca tartışırız. Tabi bu da bizim işimizi kolaylaştırıyor, YÖK’te böyle olumlu bir anlayışın olması”.
 
-Meclis Başkan Yardımcısı Zaim: “Ben mi yöneteceğim, sen mi yöneteceksin çekişmeleriyle vakit kaybediliyor”

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkan Yardımcısı Yalçın Zaim ise, Türkiye’nin Cumhuriyet’ten itibaren, bir sosyal devlet yapısıyla gelişmeye başladığını ve sosyal devlet yapısını iki noktaya daha çok yönlendirdiğini belirterek, “Birisi eğitimdir, birisi de sağlık. Bu belli bir düşünce tarzı da, yani ne derler, sıkı sıkıya yapışmış bir düşünce tarzı oluşturdu. Bundan kolay kolay kurtulmak mümkün değil. Bunun sıkıntılarını bizler hala yaşıyoruz.

Yani şöyle ki, bütün bu taleplere, yani vakıf üniversitelerinin pozitif etkilerini görmelerine rağmen belki bir güvensizlik, belki de işte kafada var olan o düşünce bizim önümüzü açmamızda biraz ellerini tutuk olarak kullanıyorlar. Bu tabi başka yönlere de kayıyor. Bazen, tabiri caizse, amaçtan da sapıyor. Yani yalnız tutmak değil, birilerini durdurmak, birilerini devam ettirmek gibi. Bu herhalde biraz zaman alacaktır” dedi.

Zaim, üniversitelerden ne beklendiğini sorarak, “Acaba bir başka türlü bir gelir kaynağı olarak mı düşünürler. Yani şehirlerin ekonomilerine katkı olarak mı düşünülüyor?  Yani işte bir bina, tabela, hocalar yarım yamalak bulundu, öğrenci zaten mevcut, işte üniversite oldu. Böyle düşünülüyorsa bu yanılgı. Yani büyük bir yanılgı. Ama bunun farkındalığı yani ne zaman faturasının çıkacağı belli değil, bir 10 sene sonra, belki 20 sene sonra çıkabilir” ifadelerini kullandı.

“Ben mi yöneteceğim, sen mi yöneteceksin” çekişmeleriyle vakit kaybedildiğini vurgulayan Zaim, “Bir şehire hocalarını götüreceksin ve eğitim vereceksin. Yani yeni bir satış yeri yapmıyorsun, eğitim vereceksin. Hocalar kolay gitmez oraya. Yeteri kadar öğrenci bulup bulamayacağın da şüpheli. Hemen oluşmaz bunlar. Bunların her birinin bir noktası var. Ama biraz daha oyalanırsak geç kalmış olacağız; asıl problem burada. Yani herkesin unuttuğu bir nokta var. Ay’a gidildi, Mars’a gidildi. Ay’da yerleşme problemlerine bakıyorlar. Biz daha Hakkari’de kar temizlemekle meşgulüz. Yani bunlar sempatik sinyaller değil” dedi.

-Meclis Başkan Yardımcısı Aydın: “Yeni yasa taslağı, eski YÖK Yasasını aratır durumda”

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Aydın da, yeni YÖK yasasına değinerek, yeni yasa taslağının, eski YÖK Yasasını aratır durumda olduğunu ifade etti.

Aydın şunları kaydetti: “Ben, Türk yükseköğretimi açısından YÖK’ün, yani yeni ismiyle Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu’nun sadece bir koordinasyon ve kriterleri belirleyen bir kurum olması gerektiğini düşünüyorum. Kriterleri koyacaksınız ve takip edeceksiniz. Siz gelip kontenjanı neden bana soracaksın, programını neden bana soracaksın, rektörünü neden bana soracaksın, program başkanını neden bana soracaksın? Neden ben ulusal kaliteye sahip, akademik kariyere sahip bir insanı alıp da kendi kurumlarda istihdam edemeyeceğim?

Toplantılar yapılıyor, sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınıyor, fakat paydaşların hiçbir tanesi o komisyonda yok.

Çok daha merkeziyetçi, çok daha her şeyi bana sor, çok daha onun iç yönetimine müdahil olan, çok daha Türkiye Yüksek Öğretim Kurulumun güçlendiren bir yeni YÖK Yasa taslağı önümüzde görüyoruz.

Ben bunu değerli YÖK üyelerimize de söyledim, bu esasında siyasi iktidarın manifestosuna da çok ters bir yapılanma olarak görüyorum bunu. Çünkü siyasi iktidar iktidara gelirken bir manifesto ortaya koydu. Bir vizyon çizdi. Dolayısıyla şu anda yapılmaya çalışılan bu vizyonla da taban tabana zıt olduğunu düşünüyorum”.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA