TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Ormancılık sektörü Abant'ta sorunlarını ve çözüm önerilerini tartıştı


06.01.2013 / 



Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen “Ormancılık Sektörünün Geleceği: Orman-Ekoloji-Ekonomi” Arama Konferansı Abant’ta gerçekleştirildi.​ ​

 

Konferansın kapanış oturumunda konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Boydak, bu çalışmanın çok önemli olduğunu belirterek, konunun tüm taraflarını bir araya getiren, Türkiye Ormancılık ve Orman Ürünleri Sanayi Sektörlerinin bugününün ve geleceğinin her yönü ile ele alındığını söyledi.

Türkiye’nin son 30 yılda önemli bir kalkınma sürecine girdiğini anlatan Boydak, özellikle son 10 yıldaki istikrar ortamında kalkınma hızının oldukça arttığını ifade etti.

-“Ortak aklı nasıl ortaya koyacağımızı biliyoruz”

Boydak, bu süreçte bir şeyi yeni yeni keşfetmeye başladıklarını söyleyerek şöyle devam etti: “Daha önceleri gerek özel sektörde, gerekse kamuda adımları biraz el yordamı ile atıyorduk. İşin öncesini ve sonrasını hesaplama, strateji geliştirme ve bu stratejiyi takip etme kültürümüz yoktu. Ortak aklın öneminin çok da farkında değildik. Böyle olunca herkes iyi bir şey yapmak için gayret ediyor, ama enerjinin çoğu boşa gidiyordu.

Şimdi bu anlayış çok şükür değişti. Artık el yordamı ile adım atmak yerine daha hesaplı-kitaplı yol almak için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Ve belki de hepsinden önemlisi ortak aklı nasıl ortaya koyacağımızı biliyoruz. Biz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yönetimi olarak bu anlayışı kendimize prensip edindik. Gerek hükümetimizden, kamudan, gerekese özel sektörden çok olumlu geri dönüşler aldık. İşte bu arama konferansı da bu anlayışın bir eseridir”.

- “Ormanların korunması ve yeni yeşil alan oluşturulması konusunda daha duyarlıyız”

Orman varlığının korunması ve çoğaltılmasının, değişmeyen ortak kırmızı çizgileri olduğunu vurgulayan Mustafa Boydak, “Bizim kültürümüzde, savaşta dahi ağacı, ormanı korumak bir esastır. Geçmişte, bu konuda, cehaletten kaynaklanan pek çok hataların yapıldığına şahit olduk” dedi.
 
Boydak, Türkiye’nin, dünyada orman alanı miktarını artırabilen nadir ülkelerden biri olduğunu, 50 yıl önce, dünyanın % 25’i verimli orman alanları ile kaplı iken, bugün bu oranın % 20’nin altına indiğini, buna rağmen 1970’lerde yüzölçümünün % 26’sı orman sahası olan Türkiye’de, bu oranın bugün % 27’nin üzerine çıktığını söyledi.

Ormanların korunması ve yeni yeşil alan oluşturulması konusunda önemli bir bilinçlenme yaşandığını ifade eden Mustafa Boydak, “Sivil toplum kuruluşları ve özel sektör firmaları, kendi imkânları ile yeşil alanlar oluşturuyorlar ve bu alanların bakımını üstleniyorlar. Halkımız da bu konuya, artık daha duyarlı yaklaşıyor. Aynı şekilde son yıllarda, ormanlarımız için en büyük tehdit olan, orman yangınlarına karşı, gerek ekipman, gerekse teknoloji destekli müdahale alanında yapılan yeni yatırımlar, ülkemiz ormanlarının korunması açısından son derece önemli olmuştur” şeklinde konuştu.

- “Orman, yenilenebilir bir doğal kaynaktır”

Boydak, ikinci bir zihniyet devriminin daha yapılması gerektiğini belirterek, “Artık Ormanın bir ekonomik değer olduğunun, çok önemli ve değerli bir doğal kaynak olduğunun tam anlamı ile farkına varmamız gerekiyor. Orman, tıpkı rüzgar gibi, güneş gibi yenilenebilir bir doğal kaynaktır. Dahası, geliştirilebilen, kalitesi artırılabilen bir doğal kaynaktır. Ama elinizdeki doğal kaynağı doğru kullanmazsanız hiçbir kaynak zenginliğe dönüşmez. Atıl kalır. İşin özü, israf olur” dedi.

- Profesyonel Orman Yetiştiriciliği

“İşte o yüzden önümüzdeki süreçte, çok önemli iki şeyi hızla yapmamız gerekiyor” diyen Mustafa Boydak şunları kaydetti: “Bunlardan birincisi Profesyonel Orman Yetiştiriciliğine hızla adım atmaktır. Bakınız çok basit bir örnek vereceğim. Hayvancılığın en önemli unsuru doğal yem, yani çayır ve meralardır. Biz geçmişte yıllarca çayır ve merayı, tarım yapılmayan alanlarda yetişen otlaklar olarak algıladık. Bununla ilgili bir politika oluşturmadık.

Ama yurt dışına gittiğimizde gördük ki mera demek dağda yetişen ot demek değil. Adamlar otu bir tarım ürünü gibi profesyonelce yetiştiriyorlar, hasadını yapıyorlar, alıp-satıyorlar. Hayvancılık sektörünü bunun üzerine inşa ediyorlar.

Peki sonuç ne oluyor? Konya büyüklüğündeki Hollanda hayvancılığın merkezi olurken, hayvancılık potansiyeli en yüksek ülkelerden olan Türkiye hayvan ithal eder konuma geliyor. Şimdi bu zihniyet dönüşümünü tarımda gerçekleştirmeye başladık. Şimdi aynı şekilde Orman varlığının profesyonel yetiştiriciliğine, profesyonel hasadına geçmek durumundayız. Aksi halde ormanımız yetişir, büyür, yaşlanır ve ölür. Zamanında kullanılamayan kaynak da israf olur.

- Orman varlığının kalitesi

İkinci önemli konu ise Orman varlığının kalitesini artırmaktır. Şu an ülkemizdeki orman alanlarının yarıya yakını verimsiz ormanlardan oluşmaktadır. Bu nedenle Türkiye özellikle kaliteli orman hammaddesinde net ithalatçı konumdadır. Aynı kalitede orman varlığı yetiştirme potansiyelimiz varken hammadde ithal eder konumda olmak, tam anlamıyla milli servet israfıdır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde mevcut orman alanlarının korunması ve yeni alanların oluşturulması kadar, sanayiyi besleyecek ormancılığın geliştirilmesi de temel hedeflerimizden biri olmalıdır. Profesyonel orman yetiştiriciliği ve hasadının temel unsuru “kalite odaklı” olmalıdır”.

-“Kaynağı maksimum verimle kullanmasını öğrenmeliyiz”

Mustafa Boydak, özel sektörün de üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini, mobilya sektöründe kullanılan hammaddenin çok değerli, israf edilmemesi gereken bir kaynak olduğunu söyledi.

Bu kaynağın maksimum verimle kullanılmasının önemine dikkat çeken Boydak, “Aynı hammaddeyi kullanarak yaptığınız bir mobilyayı 1 liraya ihraç edebilirsiniz; ya da tasarım geliştirerek, yenilik sunarak ve markalaşarak 10 liraya da ihraç edebilirsiniz. İşte aynı hammaddeyi kullanarak yaptığınız ürünü 1 liraya ihraç ediyorsanız bu da bir milli servet israfıdır. O yüzden bizlerin, özellikle orman ürünlerini hammadde olarak kullanan sanayi sektörlerinin teknolojilerimizi üst seviyeye çıkarmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Boydak, ürünleri daha katma değerli hale getirmek için, AR-GE çalışmalarına, tasarıma ve markalaşmaya diğer sektörlerden çok daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Mustafa Boydak, özel sektör ve kamunun, ortak akılla yeni bir yol haritası çizebilirse hem insanların, hem sektörlerin, hem de Türkiye’nin kazanacağını vurguladı.

-Bakan Eroğlu: ''2008-2012 yıllarını kapsayan Milli Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında 2 milyon 300 bin hektar alanı ağaçlandırma taahhüdünde bulunmuştuk''

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da, buradan alınacak neticelerin 21-23 Mart 2013 tarihleri arasında Ankara'da gerçekleştirilecek ''Ormancılık ve Su Şurası'' ile 2014-2018 yıllarını kapsayacak olan ''Onuncu Kalkınma Planı'' hazırlıkları için faydalı olacağını kaydetti.

Zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip olan Türkiye florasının, tıbbi ve aromatik bitkiler açısından da oldukça zengin olduğunu dile getirerek, bu zenginliği korumak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmaları bir plan ve program dahilinde yürüttüklerini bildirdi.

Eroğlu, 2007 yılında başlattıkları ''Nuh'un Gemisi Projesi'' ile dünyada bir ilki gerçekleştirerek biyolojik çeşitliliğin anında izlenmesine imkan sağladıklarına vurgu yaparak, ''Bakanlığımız, coğrafi bilgi sistemi ile biyolojik çeşitliliğin korunması çalışmalarını 'Nuh'un Gemisi Veri Tabanı' ile kayıt altına almaktadır. Veri tabanında 410 bin 368 civarında veri bulunmaktadır. 2011 yılında 174 bin 498 biyolojik çeşitlilik veri tabanına işlendi, 2012 yılı itibariyle Nuh'un Gemisi'nde yarım milyon veriye ulaşılmıştır'' diye konuştu.

Ormanların, ''odun dışı orman ürünleri'' bakımından önemli bir konuma sahip olduğunu anlatan Bakan Eroğlu, ''Uzun yıllardan beri odun üretiminin ön planda olması, odun dışı orman ürünlerine yeterli ilginin gösterilmemesinin temel sebeplerinden biridir. Ancak son yıllarda bu eğilimin değişmekte olduğu açıkça görülmektedir. Orman Genel Müdürlüğümüz bünyesinde konuya ilişkin Odun Dışı Orman Ürünleri Dairesi Başkanlığı kurduk. Önümüzdeki dönemde önemli ürünlerin yayılışını ve kapasitesini tespit etmek ve bu ürünlerin sürdürülebilir şekilde üretilmesini sağlamak için gerekli çalışmalara başladık'' ifadesini kullandı.

-''Aromatik Bitkiler Merkezi''

Bakan Eroğlu, Türkiye'nin en büyük Aromatik Bitkiler Merkezi'nin Afyonkarahisar'da kurulduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: ''Afyonkarahisar Zafer Şehir Ormanı sınırları içerisinde, yöredeki tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirileceği, tohum üretilip saklanabileceği ve halka tanıtılacağı Türkiye'nin en büyük Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkezi'ni kuruyoruz. Bu bitkilerin tanıtımının yanı sıra üretimi ve pazarlanmasını da yapacağız. 5 Ekim 2012 tarihinde temelini attığımız bu merkezi inşallah Aralık 2013'te hizmete açacağız.''

Tıbbi ve aromatik bitkiler baharat, ilaç sanayi, meşrubat, parfüm, sabun, şekerleme, kozmetik, diş macunu, şifalı ve dinlendirici çay imalatı, esans, aroma gibi birçok alanda kullanıldığını hatırlatan Eroğlu, tıbbi bitkilere yönelik talebin sürekli artmasının bu bitkilerin ticareti ile uğraşan ayrı bir pazar oluşturduğunu anlattı.

Eroğlu, bitkisel ilaçların bütün dünyadaki toplam pazar payının 2000 yılı için yaklaşık 60 milyar dolar olduğunun tahmin edildiğini vurgulayarak, bunun dünyadaki yıllık ilaç pazarının yaklaşık yüzde 20'sini oluşturduğunu bildirdi.

-''Odun dışı orman ürün ticareti''

Türkiye'de yaklaşık 300 bin kişiye doğrudan veya dolaylı istihdam imkanı sağlayan odun dışı orman ürünü ticaretine dayalı pazarın, dünyadaki büyüklüğünün 21 milyar dolar olduğunun tahmin edildiğini belirten Eroğlu, ''Ülkemizin orman ürünlerinin dış ticaretteki en önemli payını yüzde 97'lik oranı ile odun dışı orman ürünleri almaktadır'' dedi.

Bakan Eroğlu, Türkiye'nin 196 ülke arasında en fazla odun dışı orman ürünü ihracatı yapan 21'inci sırada olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: ''Odun dışı orman ürünleri ihracatı, dünya ölçeğinde bakıldığında son 10 yılda sürekli artış eğilimindedir. 2011 yılında Türkiye'nin, odun dışı orman ürünleri sektöründen en fazla ihracat yaptığı ülke Çin'dir. Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 15'i Çin'e yapılmakta olup sektör ihracatında ikinci sırada yer alan ABD, toplam ihracattan yüzde 9,3 oranında pay almaktadır.''

Eroğlu, odun dışı orman ürünü kapsamında ihracata konu edilen türlerden en fazla gelirin sırasıyla çam fıstığı, defne yaprağı, kekik ve doğal mantarlardan elde edildiğini söyledi.

Geçen yılda toplam 150 bin ton odun dışı orman ürününün üretildiğini dile getirerek, yaklaşık 300 milyon dolar ihracat gerçekleştirildiğini kaydetti.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA